Önsözden

“Tarihin sesiz dili” şeklinde tanımladığımız damgaları konu alan bu eser, 1996 yılında Kazakistan’la başlayıp Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan, İran, Türkiye, Tuva, Hakasya, Altay, Ukrayna, Moldova, Romanya, Makedonya ve Kosova’da sürdürülen saha araştırmalarını kapsayan uzun soluklu bir araştırmanın neticesinde ortaya çıkmıştır.

Bilindiği gibi saha araştırmaları çok maliyetli ve zaman gerektiren çalışmalardır. Oysa bu araştırma, herhangi bir kişi ve kurumdan maddî yardım alınmaksızın yapılmak zorunda kalınmıştır. Bu nedenle araştırmalar yürütülürken kimi zaman arazide gecelenmiş, kimi zaman da akşamları seyahat, gündüzleri araştırma yapılarak çalışmalar sürdürülmüştür.

Bütün olumsuzluklara karşın bu çalışma, bir sevdanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Başka bir deyişle elinizdeki kitap âdeta “damga”ların izinde geçirilmiş yılların ürünüdür. Yorucu, büyük bir emek ve sabır isteyen on altı yıllık bir zaman dilimini kapsamış olsa da her araştırma sahasında ayrı bir mutluluk tadılmış, bu kitabın meydana gelebilmesi adına sevinç ve üzüntü duygularının birlikte var olduğu zorlu bir süreç yaşanmıştır.

Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!

Araştırmalarım sırasında “damgaları kimlerin ve niçin yaptığı, damgaların kaynağının ne olduğu” sorularına cevap bulmaya çalıştım. “Bu damgaları niçin yapıyorsunuz?” sorusuna on altı yıl boyunca aldığım cevaplar, “Atamdan böyle gördüm, anamdan böyle gördüm, bunlar bizim geleneğimiz, tarihten beri bunları hep yapıyoruz” şeklinde olmuştur.

Bir sevda ile 1996 yılında başladığım çalışmalarımda önemli aşamalar kat etmiş olmama rağmen çalışılması gereken saha itibarıyla düşünüldüğünde daha almamız gereken epeyce bir yol olduğunu belirtmem gerekir. Yani mevcut durumuyla çalışmanın nihayete erdiğini söyleyemeyiz. Aslında bir başlangıç olduğunu söylemek daha doğru olur. Bununla birlikte yakın dostlarımın belli bir seviyeye gelmiş bilgileri paylaşmam konusundaki aşırı ısrarları çalışmanın bu dönemde kitaplaşmasına vesile olmuştur.

Çalışmaya konu damgalar, Bozkır Türk kültürünün temel unsurlarından biridir. Anavatanları, tarihî Türk coğrafyasıdır. Oralarda ortaya çıkmışlar ve Türklerin tarih içindeki seyrine bağlı olarak diğer ülkelere yayılmışlardır. Bugün de Türklerin yaşadığı ülkelerde otantik ve stilize şekilleriyle yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Başka bir ifade ile Türklerin tarihte ve günümüzde yaşadıkları coğrafyaların sınırları aynı zamanda damgaların ortaya çıktıkları ve yaşatıldıkları coğrafyanın sınırlarını gösterir. Bu coğrafyayı genel hatlarıyla da olsa okuyucunun kafasında canlandırmak düşüncesiyle Osman Yorulmaz tarafından kaleme alınan “Tarihî ve Çağdaş Türk Coğrafyası” adlı yazı giriş mahiyetinde eserin başına konulmuştur.

Türkçe ve İngilizce hazırlanan kitap V+440 sayfa olup, yüzlerce damgadan en çok kullanılan 208 damganın çizimi yapılarak dizin oluşturulmuş, 14 ülkeden 579 fotoğraf kullanılmıştır.

 

Editör: TE Bilisim