Böyle allı pullu, parıl parıl yanan, renkleri göz kamaştıran hayvanı görenler gözlerini alamaz olmuşlar tilkiden. Böyle bir hayvanı hiç görmemişlermiş daha önce! Deerken seçim yapılmaya başlamış. Herkes bu allı pullu rengarenk hayvanın seçilmesini istemişler. Arslan demiş ki, ‘sakın ha kanmayın, kuyruğunu görmüyor musunuz? Bu tilkiden başka bir şey değil!’ Ancak, kimse arslana aldırmamış ve bu rengarenk hayvanı seçmişler.
Tilki seçilmiş seçilmesine ama, seçildiğine ve nasıl olduğuna kendisi de saşırmış. Ama olsun, nasılsa seçildim diye, bu mevkiyi hırsızlıkları ve kurnazlıkları için kullanmayı da ihmal etmemiş.
Gel zaman git zaman, yağan yağmur çağan güneşin etkisiyle renklerin parlaklığı sönmeye başlamış. Tüyleri uzadıkça ve bozardıkça tilkiliği her geçen gün aşikar olmaya başlamış. Gün günü bozara bozara en sonunda tilki olarak ortada kala kalmış.
Tüm hayvanlar alemi şaşırmış. Aptallıklarına inanamamışlar. Bir zamanların seçilmiş kıralı tilki, şimdi herkesin kendisinden kaçtığı dalkavuk olmuş!
Kıssadan hisse! Masalımız burada bitti. Tüyleri bozaran yoluk tilkiler, ortalıkta tozutsa da herkes onların gerçek kimliğini öğreniyor. Yoksa bu telaş onun telaşı mı?
(Alıntı: Eftal Tosun)
Editör: TE Bilisim