Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!
 Türkeş'in Basın açıklaması şöyle:

Türk milleti endişelidir.
Endişelidir; çünkü devletini kemiren huzursuzluğu hazmedememektedir. Çünkü milletimizin biricik varlığı, yegâne dayanağı devletidir.
Devlet kutsaldır, tıpkı onu ayakta tutan milletin kutsal olduğu gibi. Bu hakikat tarihte geçerliydi, bugün geçerlidir, gelecekte de geçerli olacaktır.
Dün Sayın Zekeriya Öz’ün yaptığı açıklamalar Türkiye’de hukukun yeraltına gömüldüğünün acık işaretidir. Demokratik bir nizamda "kuvvetler ayrılığı" ilkesinin bu denli zedelendiği bir ortam kabul edilebilir değildir.
Başbakanlık ofisinin Sayın Öz’ün açıkladığı iddialara verdiği cevap ise fevkalade düşündürücüdür. Başbakanlık kaynakları iddiaları reddetmiş ve artık alışılageldik bir üslupla "yalan", "iftira" ifadelerini kullanmıştır.
Mademki Sayın Erdoğan "kimseyi birine göndermemiştir", o halde Sayın Öz’e gidip Sayın Erdoğan’ın adını kullananlar kimlerdir? Başbakan bunu hiç mi merak etmemektedir? Verilecek "normal" bir tepkide en azından söz konusu şahısların kimlikleri sorulur ve Sayın Öz’e Başbakan’ın ismiyle tehdit savuranların kim oldukları sorgulanırdı.
Nevar ki, Başbakanlık, yine bir "panik atak" haliyle, alelacele bir bildiri yayınlamış ve kamuoyunu kuşkulandırmıştır. 
Sayın Erdoğan günü kurtarmaya çalışıyor ve bu da hatalar zincirini tetikliyor - netice itibarıyla zarar gören Türkiye oluyor. Başbakan’ın içini öyle bir hırs kaplamıştır ki, hadiseleri sağlıklı tahlil edememektedir. Kendisinin yasadığı bu körelme, tarihten ders ve ibret almasına da mani olmaktadır. 1970'lerde dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Richard Nixon da, "Watergate" skandalı sebebiyle savcılara savaş açmıştı. Fakat ne oldu? Neticede hak ve hukuk galip geldi, Nixon ise utanç içinde istifa edip gitti.
Tarih, AKP gibilerini çok gördü, hem de her ülkede ve her coğrafyada. Ve Tarih, nihayetinde, hepsini layık oldukları şekilde göndermiştir.
Bugünün “kumpas” teorisyenlerine de bir çift sözümüz var: şimdi “kumpas” kurulduğunu söyledikleriniz, bunu aylar, hatta yıllar öncesinden dillendiriyorlardı. O zamanlar bu şerefli söz konusu davaların “kumpas” olduğunu bildikleri halde Türk adaletinden kaçmadılar; gittiler, ifadelerini verdiler, cezalarına razı oldular.
Eski Genelkurmay Başkanı’nın dahi adalete teslim olduğu yerde, bir Başbakan’ın oğlunun da teslim olması gerektiği aşikârdır. Başbakan’ın bu verimsiz inadı karşısında toplumumuzun hukuka olan güveni sarsılmaktadır. Herkesin kendi adaletini tesis etmeye çalıştığı bir ülkede hukuk değil, orman kanunları yerleşecektir.
Başbakan korkuyorsa, çekiniyorsa, kızıyorsa, o halde bu istikamette devam etsin - yapacağı tek şey tükenişini hızlandırmak olacaktır. Buna ses çıkaracak değiliz. Ancak erklerin birbirlerine neredeyse kılıç çektikleri bir atmosferde, devletin başının inisiyatif alma zamanının çoktan geldiği kanısındayız. Bunu hatırlatmak mecburiyetindeyiz.
Türk kamuoyu; çok ciddi, inandırıcı ve dürüst izahatlar beklemektedir. Şayet bu izahatlar verilmez ise; anarşi ve kaos büyüyecek, ülkemiz tamamıyla yönetilemez duruma gelecektir.
Onun için TÜRK KAMUOYU ADINA sesleniyoruz: “ADALET, hem de hemen!”

Editör: TE Bilisim