Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler
 Ülkü ocakları Eski Genel Başkanı Ulvi BATU'nun
Konya' da  Yaptığı programdaki konuşma metni....Okumaya değer 

KONYA  ŞEHRİMİZDE OCAK BAŞKANLARI İLE BİRLİKTE OLDUĞUM PROĞRAMDA YAPTIĞIM KONUŞMANIN METNİ...

Beni, görev  arkadaşlarımı ve siz ülküdaşlarımızla birlikte vatansever vatandaşlarımızı bu salonda toplayan hassasiyetin adı : NAMUS’tur.

İnançlı  bir insanın hangi dinden, hangi milletten ve hangi soydan olursa olsun, asla  vazgeçmesi  mümkün olmayan tek öncelikli değeri ve kötülüklere karşı koruyucu zırhı NAMUSUDUR.

İstiklali ve İstikbal'i tehdit edilen bir milletin ayağa ilk kalkan vatandaşları, o milletin namuslu vatandaşlarıdır.

Dün İstiklal savaşında olduğu gibi.
Yine hepimizin omuz omuza saf tutup, yakın zamanda mücadele verdiğimiz kızıl bir işgale direndiğimiz gibi.

Ülkücüler, Türk Milletinin namusuna yönelik siyasi tehditleri en erken algılayan sinir uçlarına sahip en büyük ve güçlü milliyetçi duruşun temsilcileridirler.

Şimdi, önümüzde milletin namusunu “tek bir adamın” vicdanına teslim etmek için  sinsi planların sonucu hazırlanmış bir anayasa değişikliği oldu bittisi ile milletimiz karşı karşıyadır.

Milletin hür iradesinin namusu ipotek altına alınma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Namusun korunması sadece cinsel ahlaksızlık parantezinden ibaret değildir.

Milletin namusu hürriyetidir.
Milletin namusu hür olarak kullanacağı oy hakkıdır.
Milletin namusu vatan topraklarının sınırlarının korunmasıdır.
Milletin namusu yetimlerinin öksüzlerin haklarının korunmasıdır.
Milletin namusu milletin parasının millet için harcanmasıdır.
Milletin namusu adalettir.

Millet namusunu “DEVLETE” teslim eder.
DEVLETİ’de kendi hür iradesi ile yine kendi içinden çıkardığı temsilcilerinin oluşturduğu  Millet Meclisi ile güçlendirir ve denetler.
Hükümetler sadece yürütme ile görevli Meclis'in yetkilendirdiği kurumlardır.

Millet namusunu Hükümetlere teslim etmez.

Milletin topyekün temsil edildiği tek yer Milletin Meclisidir.
Milletin topyekün namusunu teslim ettiği yerde “DEVLETİ”dir.

Şimdi önümüzdeki yeni anayasa değişikliği ile Milletin namusu “tek adama” temsil edilmek isteniyor.

Hemde kandırıla kandırıla, yedi kocalı Hürmüze dönmüş bir iktidarın isteği ve planı ile.

İktidarlarında ellerine geçirdikleri medya gücü ile 15 yıl tek başlarına iktidar oldukları ve her istediklerini yaptıkları halde,  yapamadıklarını engelleyen bürokrasiden şikayet ediyorlar.
Aslında şikayet ettikleri bürokrasi değil.
Milletin namusunu teslim ettiği “devlettir”
Devleti aradan çıkarmak ve zaten iyice yorup perişan ettikleri devlet kurumlarını tamamen partizanlaştırmak için iktidarı tek elde “ tek adamda” toplamak istiyorlar.

Milletin tamamını değil, yarısını bile temsil etmeyen bir siyasi hareketin her şeye hakim olmasını istiyorlar.
Milletin namusunu teslim almak istiyorlar.

Ellerindeki sınırsız, iktidar, medya ve para gücü ile yaptıkları propagandalarda sürekli gerçek niyetlerini gizliyor ve sadece yürütme olarak bugüne kadar yaşanan Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı arasındaki olumsuzlukları söyleyerek dikkatleri gerçek niyetlerinden uzak tutuyorlar..
Yasama, yargı, ordu ve devletin bütçesi ile ilgili “tek adama” devredilen yetkileri sürekli milletin gözünden kaçırıyorlar.

Tek bir soruya cevap versinler yeter.
Sürekli yürütme,  yani Başbakan ve Cumhurbaşkanlığının yetki karmaşasından bahsederek  sadece yürütme’ye ait olan yetkiyi düzenleyen bir anayasa değişikliğini niçin  yapmadınız da,
Yasama, yargı ve Meclis'in yetkisinde olan Ordu ile, Bütçe ile ve mahalli idareler ve iller ile ilgili bir çok hususu “tek adama” devreden ve devleti parti devleti, partizan devlet, tek siyasi görüşün devleti yapacak olan bir anayasa değişikliğini milletin önüne getirdiniz?

Niçin sadece yürütme organı ile ilgili düzenlemeyi gündemde tutarak diğer gizli hedeflerinizi saklayan değişiklikleri milletin gözünden uzak tutuyorsunuz?

Ülkücüler işte bu iki yüzlülüğü ve devletlerine kurulan tuzağı farkettikleri ve iktidarın gerçek niyetlerini çok iyi bildikleri için “HAYIR” diyerek ayağa kalktılar.

Ülküdaşlarım; bugün size gururla ifade etmek isterim ki bütün yurt sathındaki “ HAYIR” seslerinin en tesirli, en şuurlu temsilcisi siz ülküdaşlarım oldunuz.

Ve milletimiz her tehlikeye her zora düştüğünde güvendiği Türk milliyetçilerinin temsilcisi en güçlü damarı ülkücülere tekrar kulak verdi.
Referandumun kaderini Ülkücüler belirliyor ve belirleyecek.
Çünkü AKP iktidarının her türlü gücü, baskıyı ve propagandayı kullanarak, dini ve milli her konuyu istismar ederek yanılttığı muhafazakar ve mütedeyyin kitlenin gözü ülkücülerin üzerindedir.

Ülkücü hareket ve Ülkücüler yine ülkenin kaderini belirleyecek yeni bir kavşakta dün olduğu gibi bugünde milletine öncü olmuş, doğru yönü göstermektedir.  Yapılması gerekeni yapmaktadır.

Bugün maalesef siyasi temsilcimiz MHP kurumsal kimliği ile siyasi duruşunu, öz güvenini kaybetmiş bir haldedir. Siyasi duruşunu ülküdaşları ile paylaşamayacak bir gerekçe ile milletin namusunu bir çok  defa aldatılarak  sürekli tehlikeye atan bir siyasi iradenin kuyruğunda “tek adama” tesliml etmek için irade beyan etmiştir.

İşte bu nokta da  “ülkücü kimlik”;  “şahsiyetçilik ve hürriyetçilik”  ilkesi ile ayağa kalkmış,
“İlimcilik”  ilkesi ile meseleyi masaya yatırmış”,  ‘’ahlakçılık”   ilkesi ile milletin namusuna sahip çıkmış,   ‘’milliyetçilik”  ilkesi ile milletin meclisine kurulan tuzağı fark etmiş ve “ülkücülük”  ilkesi ile de her türlü fedakarlığı göze alarak milletine öncü olmuştur.

Yetimleri, öksüzleri, Mazlum milletleri, İslam  ümmetini , beş yüz milyonluk Türklük  dünyasını TÜRKİYE  CUMHURİYETİ  DEVLETİ’ne,  TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’ni Asil  Türk milletine. Türk milletini Türk milliyetçilerine, ülküdaşlarım, sizleri de  Allaha emanet ediyorum.
EN DERİN SAYGILARIMLA.

Ulvi BATU

Editör: TE Bilisim