1 Aralık 2016 Tarihli Meclis Basın Toplantısı Metni

Türkiye genelinde iki yılda bir kasım ayında üniversitelerde öğrenci konseyi başkanlık seçimlerinde milliyetçi üniversite gençlerinin kazandığı bölüm, fakülte hatta konsey başkanlık seçimlerine tarafsız, bağımsız ve bilimsel olması gereken üniversite yönetimleri tarafından AKP yanlısı öğrenciler için partizanca müdahale edilmektedir. Milliyetçi öğrencilere, üniversite yönetimleri tarafından baskı kurulmakta, milliyetçi öğrenciler üniversite yönetimleri tarafından tehdit edilmektedir. Milliyetçi öğrencilerin kazandığı seçimler iptal edilmekte, sözde seçimler ile görevler AKP’li öğrencilere teslim edilmektedir. Oysa milliyetçi öğrenciler sadece demokrasi istemektedirler. Milliyetçi öğrenciler baskısız seçim istemektedirler.

Bugün üniversitelerde öğrenci konseyi seçimlerinde olanlar aslında Türkiye’de olanlardan çok farklı değildir; Baskı, yıldırma ile seçim kazanma. Kazananlar ne yapmaktadır? Akdeniz Üniversitesi’nde AKP’li öğrencinin yaptığı ilk şey, Atatürk resmini indirmek ve Erdoğan’ın resmini asmak olmuştur. Türkiye’nin başkanlık rejimi ile daha demokratik bir ülke olacağı masalı ile Almanya’daki führer rejimine benzer bir Reis rejimine Türkiye sürüklenmektedir. 
15 Temmuz FETÖ’cü darbesi Berlin Alman parlamentosu Reichstag’ın yakılmasına benzemektedir. Hitler’i başbakanlıktan Führer’liğe taşıyan Ermachtigungsgesetz’in yerine Olağanüstü Hal yasası almıştır. Ve şimdi Türkiye olağanüstü hal ile bir referanduma sürüklenmek istemektedir. Kişisel kanaatim TBMM, referanduma geçit vermeyecektir. Üstelik Olağanüstü Hal ile muhalefetin susturulduğu ortamda referandum yapmak sivil darbe anlamını taşır. Böyle bir referandumun sonucunun meşruluğu daha baştan sorgulamaya açıktır.

BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...

Türk Ordusu Suriye’de Erdoğan’ın 2011 sonrasında izlediği yanlış Suriye politikasının sonuçlarını kan ve can vererek ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Suriye bir iç savaş coğrafyasıdır. Fırat Kalkanı operasyonunun cereyan ettiği coğrafyada sadece Türk ordusu değil, Amerikan, Rus, İran, İngiliz ve Fransız özel kuvvetleri vardır. Hizbullah, MOSSAD bölgede faaldir. PKK ve IŞİD eylemleri devam etmektedir. Böyle bir coğrafyada dost ve düşmanın kim olduğunun belli olmadığı bir ortamda siyaset adamları çok dikkatli açıklamalar yapmak zorundadırlar. Çünkü yaptıkları her açıklamanın bedelini canları ve kanları ile savaş alanındaki çocuklarımız ödemektedir.

Erdoğan’ın “Türk Ordusunun Esad’ı devirmek amacı ile Suriye’ye girdiği” şeklindeki beyanı tam anlamı ile siyaseten ve devletler hukuku açısından sorumsuz bir açıklamadır. Erdoğan’ın bu açıklaması uluslararası hukuka aykırı fiil diye tanımlanır. Bu açıklamadan sonra sadece önümüzdeki kısa dönemde değil, önümüzdeki yıllarda da başımız ağrıyacaktır.

Erdoğan El Bab’da beş askerimizin şehit olduğu gece yapılan saldırıyı kimin yaptığını biliyor mu ki böyle bir açıklama yapıyor? Üstelik bu açıklama doğru değildir. Türk Ordusu Suriye’ye Esad’ı devirmek için girmemiştir. Bu açıklama Erdoğan’ın İran’dan Devrim Muhafızları komutan yardımcısı seviyesinde muhatap alınmasına neden olmuş ve İranlı komutan Erdoğan’ın buna gücünün yetmeyeceğini söylemiştir. Ne yazık ki bu tespit doğrudur. Rusya’dan da sert tepki gelmiş hatta Rus Dış İşleri Bakanı Lavrov’un Türkiye ziyareti sıkıntıya düşmüştür. Şimdi Saray çevreleri Erdoğan’ın bu açıklamasına yönelik Rus protestosu üzerine “yanlış anlaşılma” diyerek durumu kurtarma çabası içindedir.

Neden başbakan olduğunu bilmediğini TRT’de bir programda açıklayan Binali Yıldırım başkanlık rejimi kurulmaz ise Türkiye’nin bölüneceğini açıklamıştı. Bunun üzerine Twitter üzerinden: “Başkanlık rejimi gelmez ise Türkiye bölünür diyen Binali Yıldırım’ın görevi, Türkiye’nin bütünlüğünü korumaktır. Bunu yapamayan Yıldırım başbakanlıktan istifa etmelidir” dedim. Sayın Yıldırım, mahkemeye başvurarak bu açıklamamı Twitter’dan kaldırtmış. Şimdi sizlere soruyorum Yıldırım “başkanlık gelmezse Türkiye bölünür” dedi mi? Dedi. Peki, Yıldırım köşedeki bakkalı mı işletiyor? Hayır, neden olduğunu bilmese de Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı. Görevi ne? Birinci görevi ülkesi ve milletiyle Türkiye’nin birliğini savunmak. Yıldırım diyor ki, “Ben parlamenter rejim içinde Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü koruyabilecek durumda değildim.” Bu durumda yapması gereken “Ben bu iş için uygun değilim diyerek istifa etmektir. Niye mahkemeye gidip benim açıklamamı Twittter’dan kaldırtıyorsunuz Sayın Yıldırım?

Sayın Yıldırım’a son bir soru daha sormak isterim. Bu açıklamayı yaptığınız günün akşamı sizde bu açıklamadan rahatsız olup, bu açıklamayı düzelten bir açıklama yapmak istediniz ve Erdoğan bu açıklamayı düzeltmenizi engelledi mi?


Editör: TE Bilisim