Değerli okur, sizlerle 2010 referandumu sırasında bir haber sitesinde yazdığım satırlarımı paylaşmak istiyorum. Bu yazıyı yazdığımda 'paralel' söylemler 'yolsuzluklar' henüz yoktu. Sistemin açığını yalın olarak anlatmıştım.

Gelinen noktada, iktidarların sistem içini kontrol ederek devleti koruyacakları şeklindeki önyargılı yaklaşımlarının aslında nasıl işe yaramayacağını gösteriyor. Anlattıklarımın en az 6 yıl önce olması, bugün olmayacağı anlamına gelmez. En azından bugün yaşadıklarımız, gelecekte göreceklerimiz ve bilhassa seçim sistemi üzerinde düşünmenizi sağlar umarım ki.

***

Yargıda pişiyor, basına düşüyor

Verilen ifadeler, gizli bilgiler anında medyanın eline geçiyor. Ya savcıdan ya da adliye çalışanından şüphe ediliyor. Kimsenin aklına UYAP gelmiyor?

Mahkeme görülürken, ifade alınırken Internet alt yapılı UYAP'tan Adalet Bakanlığı görebiliyor, gelişmeleri. Nasıl oluyor bu? Kısa adı UYAP olan 'Ulusal Yargı Ağı' denilen sistemle. Bakanlık ve taşra arasındaki adliye arasında 43.752 bilgisayar arasındaki adli ağ. Adaletin temel prensibi süratli ve ekonomik olmasıdır diyor tanıtımında.

Önemli olan adliyeyi Adalet Bakanlığına bağlayan sistemin hızlı olması mı, görülen davaların hızı mı? Devlet işten tasarruf edip, verimi arttıracağım derken, güvenlik boyutu sanki ihmal ediliyor.

Geçtiğimiz günlerde, MERNİS'i anlattım. Aslında MERNİS ile ilgili ilk çatlak, kamuoyuna 2006 yılında düşmüştü.

"Türkiye`nin en büyük e-devlet projesi olan 22 yılın emeği MERNIS (Merkezi Nüfus İşletim Sistemi adeta çöktü. 130 milyon kaydın yer aldığı ve yaklaşık 30 milyon dolara mal olan sistemde bulunan kayıtların yüzde 25`ten fazlası hata veriyor.

"Skandal, Mersin`de meydana gelen sahtekarlık olayı ile ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına da giren skandala konu olan ilde nüfus müdürlüğünde görevli bir personelin, hazırladığı nüfus kağıdına rahatlıkla TC Kimlik Numarası girebildiği ve bunu resmileştirebildiği fark edildi." (10 Aralık 2006 - basın)

Nüfus genel Müdürlüğünde yaşanılan bu olayda en önemli ayrıntıysa, hangisinin hatalı olduğunun ayırt edilememesi. İçişleri bakanlığı mülkiye müfettişlerinin 2004 yılında hazırladığı rapor ise skandalın boyutunu göstermesi bakımından önemli.

"Ayni TC kimlik numarasına sahip 77 bin 756 kişi tespit ederek, `bunlardan 58 bin 558 tanesi halen yasayan kişilerdir` (10 Aralık 2006 - Basın)

Kayıtların 2005 yılında düzeltildiği düşünürken, sistemin hata üretmeye devam ettiği belirlendi. Bahsi geçen hatalar sistemden mi, yoksa art niyetli ellerin dışarıdan erişmesi sebebiyle mi olduğu bilinmiyor. Sistemin düzeltilmesinin mümkün olmadığı yeniden yapılandırılması gerektiğini söylüyor inceleyen uzmanlar.

Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkarılan kimlik hırsızlarının, tüm nüfusun kimlik bilgilerini elde edip, art niyetli kişilere sattığının belirlenmesinin ardından, İç İşleri Bakanlığı şu açıklamayı yaptı:

"Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numaralarını içeren MERNİS kayıtlarının çalınmasının ya da üretilmesinin mümkün olmadığını açıkladı." (ANKA - 6.8.2010)

YSK Başkanı da SEÇSIS'in güvenliği olduğunu, dışarıdan erişimin mümkün olmadığını söylüyor. Sizce e-devlet güvenli mi? Seçimlerde, adliyede, hayatın her alanında kullanılması güvenlik zafiyeti oluşturmaz mı?

* * *

20 Eylül ve Özerklik

Ateşkes biterse PKK tekrar terör estirecek. Ateşkesin devam şartı "Demokratik özerklik." Bölgede Kürtlere özerk sistem kurulursa yani, federal bağımsız yapının önü açılırsa PKK ateşkese devam edecekmiş.

Ayrı devlet kurma şartına bağlı ateşkes kabul edilebilir mi?

12 Eylülde evet çıkmasının ardından, muhalefeti karıştırma işlemi başlatıldı. Sırada Kürt açılımının ileri safhaları var.

Sanal olarak güçlü gösterilen AKP, yandaş basınla halkı razı etme noktasına sürükleyecek görünüyor. Terörün durması için, özerklik verelim ne var bunda denilecek.

Olmaz demesin kimse. Bu vakte kadar olmaz denilen, neler oldu neler.