Eski ATO Başkanvekili Mehmet Aypek koruması tarafından öldürüldü Eski ATO Başkanvekili Mehmet Aypek koruması tarafından öldürüldü
DARBE GİRİŞİMİ DEĞİL, İŞGAL PROVASI
Fahri Yağlı

ABD’nin bölgesel bir planı olan Kürt Koridoruna yönelik, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin açıktan tehdit teşkil etmeye başladığı, Irak’taki Kürt Çadır Devleti ile Suriye’deki Kürt Koridorundan sonra, Türkiye’nin Güneydoğu’sunun da bu eksene dahil olmasında rol alacak olan PKK’nın büyük oranda etkisizleştiği, Türkiye ile bölge ülkelerinin zorunlu nedenlerden dahi olsa yakınlaşmaya başladığı bir dönemde; ABD diğer temel gücünü harekete geçirdi.

Said- i Nursi talebesi olan Fetö ve bölücü örgütün sözde lideri olan APO’dan sonra Papa’ya mektup yazan, ABD için “Dünya gemisinin amirali” diyen, “Batı’nın hizmetindeyim” şeklinde açıktan beyan veren, Türk düşmanı cemaat lideri Fethullah Gülen adıyla örgütlenen çete, ABD’nin kullanacağı bir diğer odaktı.
Bölücü terör örgütü PKK “Kırsala dayalı, meskun mahalde çatışma stratejisine “ karşı,TSK’nın ve Emniyet birimlerimizin inisiyatifi yeniden ele alması, bölgede ABD’nin de beklemediği ölçüde başarı kazanması, ABD’yi tedirgin etmiştir.Bu tedirginlik TEmmuz ayında ABD'nin bölgedeki kirli oyununu bozacak noktaya gelmişti.
“15 Temmuz’da yaşanan bir darbe girişimi değil, işgal ve iç savaş provasıydı. Ülkenin, devletin, milletin zafiyet ve son direnç noktaları tespit edildi.” tespiti; burada çok net bir şekilde yerine oturuyor.
Türk Ordusu’na karşı Ergenekon, Balyoz, Atabeyler daha öncesinde Şemdinli operasyonları ile komuta kademesinde Atatürkçü – milliyetçi subayların etkisizleştiği, tasfiye edildiği yerlere çöreklenen, dış istihbarat güdümlü Fetö örgütlenmesi, bu amaç doğrultusunda bir operasyon gerçekleştirmiştir...
2006’dan itibaren psikolojik savaş, açık örtülü operasyonlarla saldırıya açık hale getirilen Türk Ordusu; bu işgal girişimi ile bir kez daha en çok tahrip edilen kurum olmuştur.

Şimdi de durumu fırsata çevirenler TSK’nın Milli Kodları ile oynamaya başlıyor.
İç savaş ve işgal deneyimi taşıyan bu saldırı ile TSK’nın mukavemet gücü kırılmak istendi.
Savaş ya da işgal halinde, Türk milletini savunacak temel silahlı gücümüz olan Türk Ordusu ile millet arasına nefret tohumu ekildi.
Asli güvenlik güçleri olan Ordu ile Emniyet teşkilatı arasında güven bunalımı yaratıldı.
Ana akım medya, her ne kadar “Darbeci teröristlerle, askeri ayırıyoruz.” şeklinde cümleler kursa da ortaya çıkan tablo öyle değil maalesef.
TSK’nın merkezi yapısını, emir komuta işleyişini, temel kuvvetler arasındaki eş güdümü bozacak olan değişimler TSK’nın hala yoğun bir baskı altında olduğunu göstermektedir.
Bu ihanet kalkışmasından en çok istifade edecek olan gücün, bölücü terör örgütü olacağını belirtmiştik.
Nitekim son bir haftada bölücü terör örgütünün roketatarlı ve bombalı saldırıları neticesinde 10’dan fazla şehit vermemiz bu kaygımızı doğruladı.
TSK’nın bütününü zan altında bırakacak girişimler olur ve TSK’nın ana yapısı ile oynanırsa, emin olun temel mukavemet gücümüz de zaafa uğrar. Bundan en çok fayda sağlayacak olanların kimler olduğunu yazmama gerek yok sanırım. 
Darbe adındaki saldırının boyutu, cemaat – tarikat ölçeğinde olmadığını biliyoruz.
Türkiye’yi tamamen müstemleke haline getirmek isteyen yabancı devletler, ve  AKP Hükümetince yıllarca besleyip büyütülüp,devletin en hassas kadrolarına sırf dindar diye getirilen  Fetö yapılanmasıdır.
Türk milliyetçiliği ışığında, antiemperyalist Milli Mücadele iradesi ve Kurtuş savaşı ile kurulan Cumhuriyet, temel ölçekleri ile “Fabrika ayarlarına” yeniden döndürülmelidir.
Biz Türk Milliyetçileri dünde emperyalistlerin ve onun uşaklarına karşı dimdik mücadele verdik.Şimdide Mücadele vermeye her zaman hazırız.
Sadece Bizi hala tanıyamayan milli ruh yoksunu, kimlik bunalımı yaşayan yetkililere sitemimiz devam edecektir.
Türk kelimesini kullanamayanlara ve Ümmet deyişinize inat, Büyük Türk Milletinin geleceği ve Türk İslam Ülküsünün yaşaması için son cümlem;
" Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin"..



Editör: TE Bilisim