Dr. Nefi Demirci Hakk'a Yürüdü Dr. Nefi Demirci Hakk'a Yürüdü
Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın Yargıtay’ın yapısında köklü değişiklikler öngören kanun teklifine gösterdiği tepkiye Adana’dan destek geldi. Yeni Nesil Siyaset Platformu Başkanı Avukat Yusuf Özer, "Yargıtay Başkanı'nın açıklamalarına sonuna kadar katılıyorum. Son günlerde özellikle yargıya yapılan müdahaleler kabul edilemez bir boyuta geldi. Hukuk camiasının bir ferdi olarak doğrudan hukuk sistemine yapılan bu müdahalenin kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyorum. Ve bu yanlıştan dönülmesini talep ediyorum." dedi.

17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından AK Parti iktidarının “paralel” söylemlerini kullanarak yargıda başlattığı ‘geri dönüşüm’ sürerken Yargıtay’da yapılması düşünülen değişikliklere tepkiler de gelmeye başladı. Yeni Nesil Siyaset Platformu Başkanı Avukat Yusuf Özer, Yargıtay'a yapılacak müdahalenin Yargıtay'ı bir temyiz merci olmaktan çıkartıp bir ilk derece mahkemesine dönüştüreceğini söyledi. Özer, "Amacımız Yargıtay'ın iş yükünü hafifletmekse bunun yolu, yöntemi Yargıtay'a müdahale ederek, Yargıtay'ın dairelerini artırarak olmamalı. Daha önce de Yargıtay daire sayıları arttı. İş yükü azaldı mı Yargıtay'ın. Hayır kesinlikle azalmadı." diye konuştu.

"İSTİNAF MAHKEMELERİ AÇILIRSA YENİ DAİRELERE GEREK YOK"

Yargıtay'ın iş yükünün yılda yüzde 10 oranında 15 oranında arttığını hatırlatan Özer, şunları kaydetti: "İş yükünün azaltılmasının tek yolu, hükümetin de Avrupa Birliği uyum yasası çerçevesinde vermiş olduğu söz gereği, çalışma gereği 2015 yılında faaliyete geçecek olan İstinaf mahkemeleridir. Yani İstinaf mahkemeleri yerel mahkemelerin verdiği kararları, bölgelerde eleyecek, Yargıtay'a gitmesi gereken en son aşamada dosyalar gidecek ve kendiliğinden azalacak. Şimdi bu büyük bir çelişki. Eğer 2015 yılında biz İstinaf mahkemelerini faaliyete geçireceksek zaten Yargıtay'ın iş yükü her yıl yüzde 10 oranında artma değil, birden yüzde 50-60 oranında azalacaktır. Böyle bir azalma gündemdeyken İstinaf mahkemeleri faaliyete geçecekse neden o zaman Yargıtay'a daire açıyoruz. Neden Yargıtay'a müdahale ediyoruz."

"DEĞİŞİKLİK İKTİDARIN BAŞINA BELA OLUR"

Yargıtay’a açılacak yeni dairelerin hükümetin niyetini ortaya koyduğunu dile getiren Özer, şöyle devam etti: "Bunun sebebi doğrudan siyasi bir müdahale olduğu, bir ideolojik düşünce ile buraya müdahale edildiği açıkça ortaya çıkıyor. Ve Yargıtay'da yapılacak ikinci düzenleme işte her yıl yapılan Adli açılış törenlerinin iptal edilmesi. Yargıtay kökleşmiş bir kurum. Cumhuriyet'ten de eski bir tarihi söz konusu. Oturmuş bir yapısı, kültürü var. Bir kimliği, kişiliği var. Bu tür düzenlemelerle Yargıtay'ın kimliğini, kişiliğini, onurunu, gururunu nasıl zedeleriz. Ülke için, vatandaşlar için en büyük tehlike budur. Bu yapılanlarla akıllarınca kendi ideolojilerinin, düşüncelerinin buraya monte edilmesi düşünülüyor. Ama bu yapıyla inanın; bir seçim sonra bu iktidar gidip başka bir iktidar gelse bu iktidarın başına en büyük bela bu yapı olacaktır. Yargıyla ilgili düzenlemeler bir etki tepki şeklinde anlık bir düzenleme olarak yapılmaz. Oturulup sağlıklı, bütün kurumlardan, kuruluşlardan gerekli aksayan yönler ortaya çıkarılarak sağlıklı bir düzenleme ile yapılır. Hemen hayır Yargıtay'da benim hakim olduğum, benim düşündüğüm görüş hakim değildir diyerek, Yargıtay daire sayılarını artırarak, kendi düşüncesini hakim kılmaya çalışmak bu ülkeye bu vatandaşlara yapılan en büyük saldırıdır, en büyük saygısızlıktır. Yargıtay başkanının eleştirisine, feryadına iştirak etmemek mümkün değil. Yargıya bu açıkça müdahaledir. Bunun karşısında bütün hukuk camiasının olması gerektiğini düşünüyorum."

Yapılan düzenleme ile Yargıtay'ın görüşü alınmadan hakim ve savcı atanabildiğini anlatan Özer, bu konuyla ilgili de şunları kaydetti: "Belediye bazı memurları kendisine almak isterken bile, farklı kurumlardan, kurumun onayı görüşü olmadan alabiliyor mu. Mümkün mü. En alt kademedeki memuriyetler için bu düzenleme uygulanıyor da. Bizim tek güven kaynağımız olan 'mülkün temeli' dediğimiz, herkesin en son sığınak noktası dediğimiz yargı için bu neden lüks görülüyor. Yargıyla bu kadar çok oynanıyor."

"KARARLARLA VATAN HAİNLİĞİ OLMAZ"

Hükümetin lehte kararda yargıyla ilgili olumlu, aleyhte kararda ise vatan hainliğini kullanmasını doğru bulmadığını dile getiren Özer, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanı Galataport'un ihalesinin Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulmasıyla ilgili yaptığı değerlendirmeleri için kararında da kendi düşüncesi ile ilgili bir karar çıkmadığı zaman hemen vatan hainliği derecesinde eleştiriyor. Vatan hainliği diyecek kadar ileri gidebiliyor. Ama aynı düşünce başbakanken, genel başkanken aynı düşünceye yönelik farklı yargıyla ilgili değerlendirmeler tasavvurlar, işlemler yapıldığında ne yapıyor. O savcı, o hakim, o yargı mensubu diyerek hedef gösteriyor. Kendi lehine bir karar verildiği zaman ‘Yargı kararını vermiştir. Herkesin yargının kararına saygılı olması gerekir’ diyerek, ya böyle bir çelişki olabilir mi. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Biz bu yanlışlardan dönüleceğini umuyoruz."

Editör: TE Bilisim