Allah “vekil şansı” versin bu millete!

Saray’ın, hem ‘taht’a, hem de ‘şafaklar gibi dalgalanan nazlı Bilal’lerin bahtına zeval gelmesin diye tasarladığı ‘surda gedik açtırmama’ planını (açılırsa hukuk süzülüverir içeri maazallah) haber veren kalemşor, bu ara çok yazılıp çizilen “MHP güven oylamasına girmezse, azınlık hükümeti oldu da bitti maşallah” beklentisini tekrarladıktan sonra, “sonrası”nı da sızdırmış satır arasına.
Eğer bir AKP azınlık hükümeti kurulursa, bakın ne olacakmış ilk gündeme getireceği konu başlığı:
(Şimdi benim naif yurdum insanı terörle mücadele, “PKK’nın köküne kibrit suyu” operasyonu filan olur diye bekliyordur, kalplerine inmesin, böyle ‘es’lerle alıştıra alıştıra söyleyelim; değil anam babam, değil benim güzel yürekli kardeşim...)
“...2 yıl dolmadığı halde yeni seçilen milletvekillerinin emeklilik hakkını kazanması için gereken düzenlemeleri yapmak...”
Sorsan şer odaklarına savaş açan bir ülkede, buymuş işte ilk eylem planları!
Artık TBMM’nin tazelerine;
“Azınlık hükümeti rüşveti”  mi dersiniz...
“Güven oyu teşvik pirimi”  mi...
“Güven oylamasına katılmama armağanı” mı...
Adını siz koyun!
* * * 
Ne diyordu geçenlerde Ahmet Davutoğlu:
- Gerektiğinde sizler ve bizler bu vatan için, gelecek için evlatlarımızı da, kendimizi de feda etmeye hazırız!
Hoş hiçbirimiz  “evlatlarımız” derken  “Mehmet”i (Davutoğlu’nun henüz selefininki kadar şöhreti yakalayamamış oğlu) kast ettiğini düşünmemiştik; biliyorduk ki  “feda” ya nazır kılınan yine  “Mehmetçik”ti...
Ne Sefure, ne Hacer, ne Mervenur, ne Bilal, ne Burak, ne Sümeyye, ne Esra, ne de öteki “lider”, bakan, vekil çocukları dahil değil  “evlatlarımız”a...
Yine de içinizde kalmasın, tercüman olalım:
- Koltuklarınızı feda edemiyorsunuz siz daha!...
- Maaşlarınızı feda edemiyorsunuz...
- VIP ayrıcalıklarınızı feda edemiyorsunuz...
- Kim inanır  “evlatlarınız”ı fedaya hazır olduğunuza!
Polis kapıya dayandığında kaçıp saklanacak  “hukuki boşluk” arayan evlatlarınız; PKK’lı katillere karşı canlarını siper edecek ha!..
Haha ha...
Hani şu  “Türk adaleti” ne teslim edemediğiniz “evlatlarınız”dan bahsediyorsunuz öyle mi?
Yargılanmalarını engellemek için “devlet” in, “kurumlar” ın tabiri caizse içini boşalttığınız evlatlarınızı; teröristlerin önüne atıp feda edeceksiniz...
Siz...
Peh...
* * * 
Bu milletin en büyük talihsizliği, milli seferberlik gerektiren bugünlerin, kürsülerden “geleceğimizi feda ederiz”  diye nutuk atarken, el altından da güya fedaya hazır olduğu  “gelecekte” en yüksek standartta keyif çatabilmek için ivedi yasal değişikliğe gitme planları yapan samimiyetsizliğin iktidarına denk gelmesi...
Bakan oğlu  “Barış”ların  “1 trilyon civarında” cep harçlığı kesilmesin de, keçi çobanı kaç  “Barış”ın daha cenazesi gelirse gelsin!
Ne gam...
 
Sizin “yanıyor”  diye kanlı gözyaşı döktüğünüz bağrınız değil, HÂLÂ, YİNE, BU ATEŞTEN GÜNLERDE BİLE cepleri öncelikleri;
Ee tabii Ramazan dedeyle, Havva ninenin evlatları, evlatlarının evlatları alçak pusularla düşerken toprağa, kızgın kumlardan serin sulara kuleden mi, tramplenden mi atlamalı, kelebek mi, kurbağalama mı  derdine düşmenin de bir faturası olur kişiye günün birinde...
11 yaşında babasız kalan Buğra’nın, 3 yaşındaki Azra’nın, 5 yaşındaki Göksu’nun, 2 aylık Asya’nın  “yetim hakkı” kimsenin yanına kâr kalmaz...
Tarih o bedeli ödetmek üzere açtığında hesap defterini, -dokunulmazlık da yok- haksız-hukuksuz zulümhanelerde tutsak edilen “askeri vesayet” mi canım bunlar, koşa koşa teslim olacak değiller ya; en sivilinden erkekliğin onda dokuzuna müracaat, tabana kuvvet...
Kaçmakla olsa tamam, bunun bir de huzur ve refah içinde saklanması var...  “Ecdad” gibi sürgünde sefil mi olsunlar!
Anlayacağınız, neme lazım, birikim şart!
Boşuna değil küplerini doldurmak için bu aceleleri;
Mevzu hayati!
* * * 
Allah’ım bu gariban millete de  “vekil şansı” ver ki;
Ele güne muhtaç olmasınlar kalleş pusularda çökertildiği vakit evlerinin direkleri, ailelerinin reisleri...
Aç-açıkta kalmasınlar, o doğmamış, ana karnında babasız kalmış bebelerin başına yıkılmasın derme-çatma evleri...