Konumuz "Şeref"

Bizi okuyanlar, bugüne kadar birkaç kez "ağır sorduğumuzu" hatırlayacaklardır.

Hakkari Yüksekova'da sırtlarından vurulan iki Uzman Çavuş'un cesedi sokakta kaldığında… 

"Şerefiniz var mı sizin?" diye sormuştuk.

Diyarbakır'da komutanlık bahçesindeki Türk Bayağı güpegündüz inince ise soruyu değiştirdik:

"Şerefiniz yok mu sizin?.." 

Kitapçık türü  farklı  olsa da cevap anahtarı aynıydı.

Hızla geçen zaman, soruların cevabını bir kez daha ortaya çıkardı. 

Ve bugün muhatapların önünde tek bir seçenek kaldı…

İşte o soruların cevabı…

İşte muhatabın hüküm zamanı…

Evet…

 

Şerefsizsiniz!..

 

Google arama motoruna "Balyoz" yazdım.

İnterneti, makinanın bütün hızıyla defalarca tarattım.

Tutuklamalar, yargılama süreci ve mahkûmiyet kararlarıyla ilgili haberlere baktım.

"Memlekette ne kadar da çok şerefsiz varmış" dedim kapattım!..

Bu havayı, bu suyu, bu toprağıbunlarla  paylaştığımdan  utandım.

"İnsan bir tane de şerefli haber yapmaz mı" diye hayıflandım. 

İhbar edenlerin şerefi olsa...

Tutuklayanların şerefi olsa...

Suçlayanların şerefi olsa…

Gizli tanıkların şerefi olsa...

Sahte kanıt hazırlayanların şerefi olsa…

Kalem kıranların şerefi olsa...

Şakşakçı gazetecilerin şerefi olsa...

Bakan çocukları için polisi ve adliyeyi hallaç pamuğu gibi atanların…

"Yeni Türkiye"ci siyasi taşeronların biraz şerefi olsa…

Böyle mi olurdu?..

 

Vardiya Üç… Allah Kerim!..

 

Askere kurulan kumpastan sonra bu sefer de polis tutuklamaları başladı ve tüm hızıyla sürüyor.

Dün sahur vakti100'e yakın polis müdürünü aldılar. 

Bu sefer Beşiktaş yerine Vatan Caddesinden çığlıklar yükseldi.

Tutuklananların meşrebi farklıydı,ama tepki aynıydı:

"Kocam 2 yıl Şırnak'ta görev yaptı. Çok dürüst bir insan…

Biz Şırnak'ta bomba yedik. Evimiz bombalandı. Emniyet binası bombalandı. Allah bizi korudu. 

Şimdi de koruyacaktır!.."

Aklımıza, "vardiya bizde" platformunun "sessizçığlık"ları geldi.

60'ına merdiven dayamış, o güne kadar karakol yüzü görmemiş hanımlar, çaresizce kıvranmıştı.

Dokunan yanıyordu!

O günlerde bir de hiç çığlık atamayanlar, sesi medyaya yansımayanlar vardı.

Vakarla adaleti beklediler; sanki ortada adaletle ilgili bir iş varmış gibi sakince savunma verdiler.

Binlerce sayfalık düzmece fezlekeye karşı…

Maznunların Allah'tan başka kimsesi yoktu. 

Ağır cezalar yediler.

17 Ağustos 2011'de tutuklanan Kurmay Albay A. Cüneyt Küsmez, mahkemedeki savunmasında… 

"İnançlı bir insan olarak isnat edilen suçlamayı şahsıma yapılmış bir hakaret olarak değerlendiriyorum. Tahliyemi talep ediyorum" demişti.

Kurmay Albayı,"İsmail Ağa Camiine keşif yapmaktan" tutuklamışlardı.

"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan 16 yıla mahkûm ettiler.

Mahkemede Avukatı, "tutuklanma tarihinden sonra Şırnak ilinde terörle mücadelenin zaafa uğradığını, ciddi miktarda şehit ve yaralı verildiğini" ümitsizce anlattı.

PKK da işte Vatan Caddesindeki Polis eşinin bahsettiği "bombaları" o günlerde patlatmıştı!

Albay Küsmez, PKK'ya karşı yürütülen bir operasyonun içinde çekilip alınmıştı. 

O kadar iyi niyetliydi ki; biletini, gidiş-dönüş almış; tutuklanınca da dönüş bileti yanmıştı.

Hakkında suç delili sayılan dijital verilerin Gölcük'te "ele geçirilmesinden" 8 ay sonra Şırnak'tan İstanbul'a kendi ayağıyla gelmişti. 

Suçu ve kaçma şüphesi olsa böyle mi olurdu?...

Özel yetkili hâkimler, savunmayı dinlemediler, tahliye taleplerini sürekli reddettiler ve kahraman Albay'ın, rütbelerini söktüler, O'nuağır hapis cezasına mahkûm ettiler.

Affedinizlütfen kalemin asabiyetini…

"Şerefleri olsa" böyle mi olurdu?

Gelelim vardiya meselesine… Allah'ın günü 24 saat; yanitam üç vardiya…

"8-4 vardiyası" asker eşlerine düştü.

"4-12"ye polisleri aldılar.

"12-8"için "Allah Kerim!"

 

Şeytani Rüya!

 

Masadan zor kalkan bir AKP'li başkan, artık "şerefiylesaçmalama"nın kesmediğini fark etmiş…

Kurtulmanın gazıyla almış"şeytanipompalı"yı sıkıyor:

"Öbür dünyaya gittim geldim; 'Erdoğan'a oy verin' dediler!"

Uyanık, öbür dünyanın ne tarafına gittiğini söylemiyor.

Sözüm ona, "cennetten" müjde veriyor!..

Diyanetin bu maskaralığa bir şey diyeceği yok; ben söyleyeyim: 

Rüya "rahmani" değil; "şeytani"dir.

Bunu ona,Allah'ınkullarını kandırmayayeminli olan"iblis" söyletmiştir!

Oyunu,toyunu bilmem ama…

Bugüne kadar giden,hiç geri dönmemiştir!..