ORHUN ANITLARI / ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER ANITI !

Orhun Anıtları, bilinen Türk tarihinin günümüze ulaşmış en önemli maddi delillerinden biridir. Türk Milletinin yaşadıkları ve başına gelenler; bu anıtlarda yazılarla anlatılmış ve Türklere öğütler verilmiştir. Bu anıtlar, Milat’tan sonra 732 ve 735 yıllarında yazılmıştır. Günümüzün Moğalistan’ın da Orhun Vadisi’nde bulunmaktadırlar. Anıtlardan, 13. Yüzyılda Moğol tarihçisi Alaaddin Ata Melik Cuveyni ve keza Çin kaynaklarıda bahsetmektedir. Yine İsveçli subay Johan von Strahlanberg, 1730 yılında Stockholm’de yayınladığı kitabında bu anıtlara dikkat çekmiştir. Ancak üzerinde nelerin yazdığı, 1893 yılında Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Thomsen tarafından Rus Türkolog Vasili Radlof’un yardımıyla çözülmüş ve aynı yıl bütün dünyaya açıklanmıştır. Bu anıtlarda, MS. 732 yılından önce Türk Milletinin başına gelenler anlatılır. Varın sizde bu tarihten 1893’e kadar geçen süre için, Türk Milletinin yaşadıklarını şöyle bir düşünün! Hatta bu düşünme işini, 2014’ün içinde yaşadığımız günlerine kadar bir uzatın. Neler gelmiş, neler geçmiş değilmi? Aradan geçen yaklaşık 1300 senede devletler yıkılmış, imparatorlar ölmüş, dünya değişmiş ama Türk Milleti ayakta kalmıştır! Biliyorsunuz Türk varmıydı yokmuydu gibi boş ve kasıtlı tartışmalara verilecek en iyi cevaplardan biri, bu Orhun Anıtları’dır. Orhun Anıtları’nın dikildiği günden bu yana, Türklerin üzerinden kaç defa silindirle geçildiği tarihi bir gerçektir. Buna karşılık Orhun Anıtları, Türkler adına dünyanın üzerine ekilmiş en büyük “varlık tohumları”ndan biri hatta birincisidir diyebiliriz.

Bugün bir Türk olarak, Orhun Anıtları’na dayanarak göğsümüzü gere gere konuşabiliyor ve ecdatın varlığı nedeni ile başımız dik ve gururla gezebiliyoruz. Ya uyduruk ve suni yaratılmış milletçiklere ne diyelim? Varmı Orhun Anıtları gibi millet varlığına işaret eden tarihi somut delilleri? Yok değilmi? Bir anıt ve üzerindeki yazıların; millet varlığı açısından ne kadar önem arz ettiğini Orhun Anıtları ile daha iyi anlıyoruz. Gelelim 2011 yılında Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde yapılan “Ülkücü Şehitler Anıtı”na... Türk Milleti açısından bu anıtın önemini, Orhun Anıtları’nın varlığına benzetiyorum. Bugün üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen, 1980 öncesinde yaşananları doğru düzgün hatırlayanımız kaldımı? Ya 500 sene sonra veya 1000 sene sonra bilen konuşan olacakmı? Yada bu topraklar üzerinde Türk devleti hükümran olarak bulunacak mı? Bu soruların cevaplarını ancak bilgili ve şuurlu insanlar verebilir. İşte bu anıt; bize tıpkı Orhun Anıtları gibi asıl olanın Türk Milleti olduğunu ve üzerinden yüzlerce sene geçecek olsa da Anadolu topraklarının Türk vatanı olarak kalacağını, binlerce yıl sonrada anlatacak olan bir anıttır. Ayrıca bu toprağa ekilmiş ve yıllar sonrada mahsül verecek güçlü bir “varlık tohumu”dur. Düşünün bir kere; yüzlerce yıl sonra, Türk Milletinin ve devletinin bekası için hiç çekinmeden ve adına “Ülkücü” denilen Türk çocuklarının nasıl toprağa düştüğünün konuşulması; rahmet ve dua ile anılmaları, sizlercede şöyle bir tasavvur edilsin. Nasıl ki Orhun Anıtları bize “... Kağan oturup, aç fakir milleti toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti bunu işitin!...” diye bir şeyler anlatıyor ve bugün ile geleceğimize önemli mesajlar veriyorsa, “Ülkücü Şehitler Anıtı”da Türk Milleti açısından kanaatime göre aynı misyonu taşıyor. Bu anıtı düşünen, yaptırtan ve günümüz ile geleceğe anıtla mühür vuran MHP’mizin Genel Başkanı ve Türk Milliyetçilerinin lideri Devlet Bahçeli’dir. Diğer emeği geçenlerdende Allah razı olsun.

Devlet Bahçeli’nin, “Ülkücü Şehitler Anıtı” ile Türk Milletine ve Türk Dünyasına verdiği mesaj çok iyi okunmalıdır. Bu sebeble, anıttan Türk Milletinin ve Türk Dünyasının her ferdini haberdar etmeli ve bu anıt kendini Türk olarak gören herkes tarafından ziyaret edilmelidir. Yolu düşen ve anıt için yolunu Ankara’nın Kızılcahamamı’na düşürten her Türk, elinde çocukları ve torunları ile bu “Ülkücü Şehitler Anıtı”na uğramalı ve yazdıklarımız çerçevesinde bu anıtı Orhun Anıtları ile karşılaştırmamızı iyi düşünmelidir. Biz Türkler, “Ülkücü Şehitler Anıtı”nı, Türk Milletinin önüne getirmeli, onu tanıtmalı ve şehadet şerbetini içen kardeşlerimizin haklılığını günümüzün insanlarına tekrar tekrar anlatmalıyız. Ben Orhun Anıtları’nın birebir örneğini MHP Genel Merkezi’nin girişine sonra da “Ülkücü Şehitler Anıtı”nı Anadolu’nun bağrı olan başkent Ankara’ya diken Devlet Bahçeli’nin vermek istediği mesajı böyle anlıyorum. Ya siz?