ÜLKÜCÜLERİN İKTİDAR VE MUHALEFETİ TANZİMİ!

 Ülkücüler, bu topraklarda  binlerce yıllık Türk tarihinin; her türlü insani, İslami ve Milli değerinin, özü, özeti, ete ve kemiğe bürünmüş halidir.

Ülkücülük, şehitlerin davasının davacılığı; yeni şehitliklerin kapısı; karşılıksız sevda ile Ülke ve millete feda oluşların öyküsüdür! Her türlü zulme, haksızlığa, adaletsizliğe ve insanca 
yaşamamaya karşı yükselen asil feryattır. 

Türk milleti adına adanmışlığın; resmî kalıplara, üyeliklere ya da politik sıfatlara sığdırılamaz; sınırlanamayan ve  aynı zamanda sayılamayan milyonların bitmeyen türküsüdür. Mayasını şehitlerin oluşturduğu, saflığın ve duruluğun kıyamete kadar ebedi adresidir! 

Türk milletinin şerefli mazisi, efsane kahramanlıkların tarihidir. Geçmişin bir asra yaklaşan yakın zaman diliminde sahneye çıkan kahramanlarının adı ise Ülkücülerdir.

Bu milli dirilişin, diklenişin ve direncin, kurtuluş savaşındaki simgeleşmiş adı Bozkurt Atatürk; Komünizm öncelikli tüm emperyalist mücadele döneminde ise efsanevi lideri Başbuğ Türkeş’tir.

MHP ve Ülkücüler, Ülkücü şehit ve kahramanların manevi mirası olarak emanetidir… sarsılmaz, değişmez ocağı ve otağıdır.

Bu mukaddes mücadeleyi sınırlayamayacak, birçok sosyal, siyasal ve ideolojik mücadelede;  dünyanın farklı coğrafyalarındaki ve özellikle Turan yurtlarındaki, Gönüllerin bir olduğu,  kalplerin birlikte çarptığı inanç ve milli kültür derinliklerimizin ortak rüyasıdır.

Mukaddes kültürel değerlerimiz uğruna, tarifi imkansız bedeller ödeyen; sahibinin Türk milleti olduğu ve imtiyazlısının ise olmamasının adı Milliyetçi-Ülkücü harekettir. 

Bu yüce davada, İslamın temsilcisi ve imtiyazlısının olunmadığı ve fakat sadece hizmetkarı olunduğu gibi; o kutlu ve mübarek Ülkücü şehitlerin Başbuğunun emanetinin de temsilcisi ve önceliklisi değil, ancak hizmetkarları olunur! Herkes bunu böyle bilsin.

Böylesi yüce amaçlar, farklı sosyal ve siyasal hareketlerde, yurt içinde ve yurt dışında vardır…

Bu davaları kalıplara sokup, tek bir yatağa zorlamak; farklı nehirlerden deryalara akan nehirleri tek bir nehir yatağına akıtmaya zorlamak gibidir… bu mümkün müdür?

Ülkemizde Bozkurt’ların kalesi Milliyetçi Hareket, aynı zamanda Türk 
siyasetine kadro yetiştiren bir mekteptir. Bu mektep kıyamete kadar Türk milletinin her değerini bedeli ne olursa olsun savunacaktır.  Asla hiç bir mevzide teslim olmayacağız… 

Kaderin ve şartların, farklı siyasi tercihlere ve adreslere savurup zorladığı Ülkücüler, Türk milletinin varlık ve bekasını savunan TEK bir ailedir! 

MHP’de siyaset yapmayan veya yapma şansını kaybedenin kendini Ülkücü olarak tanımlamasına kim mani olabilir? 

Evet, MHP dışında da Ülkücüler vardır ve olmaya devam edecektir! 

Bütün mesele; bu potansiyeli MHP içinde tutmaya çabalamaktır; bu sinerjiyi oluşturmak ve MHP’yi siyasal cazibe merkezi haline getirecek aile bireyleri olmak ve aile reisliğini başarmaktır. 

MHP den diğer siyasi partilere giden,  parti kuran, aday olan saygıdeğer şahsiyetler hep olmuştur… giderken “hain”,  gelirken “kahraman” tanımlaması, insaf ve vicdanları yaralar! 

Milliyetçilik ve demokrasi kardeşliği ikileminde; samimiyet ve tatbikat, gidiş-geliş trafiğini tayin eder.

Ülkücüler, içte ve dışta dosta güven-düşmana korku salan; Türk milletine insani İslami ve milli değerlere adanmış model insanlardır.  Bugünün can kardeş ittifak tarafları, dünün ahlak sınırlarını zorlayan siyasi aktörleridir… yarın kader veya şartlar, kimi bir araya getirir, onu  Allah bilir! 

Kamuoyu Ülkücülerin iktidar ve muhalefetin ittifaklarındaki liderliğini, insiyatif almadaki etkilerini tartışıyor… umut ederiz ki, 24 Haziran sonrası Ülkücü hassasiyeti yüksek milletvekillerinin sayıca Meclise daha çok girmesi mümkün olsun. Ülkenin kuşatıldığı bir dönemde bu dediğimiz çok büyük önem arz ediyor. 

Ülkücülerin doğalarında var olan aklın ve sağduyunun, maalesef biraz nefislere feda edildiği şu süreçte;  işin düşünülmesi ve bakılması gereken yönü bu yönüdür. 

Lütfen tartışmada ölçüyü kaçıranlara uyup, iğrenç iftiralara çanak tutmayın. Bunun kimseye faydası yoktur. Ülkücüden hain, hainden Ülkücü olmaz! Ülkücülük, uğruna şehitler verilen Türk’ün en itibarlı dünya markasıdır. Lütfen herkes bu ideolojik ve siyasi çerçeveyi unutmasın. Şehitlerin ve Başbuğun emaneti olan markayı korusun.

Bindiği dalı kesen, seviye kaybederek aşağı düşer… buna hiç kimsenin hakkı yoktur vesselam!

Sabri Şenel