Bundan yaklaşık 1 hafta önce, Bu ülkenin başbakanı şu cümleleri kurdu; “Ben dün Tunceli de idim, Bugünde Tunceli de idim, yarın da gideceğim. Sizler burada konuştuklarınızı cesaretiniz var ise, gidin o babaları, dedeleri öldürülen çocukların yüzüne söyleyin.” Tunceli neresi? Ayrı bir ülke mi? Ayrı bir Cumhuriyet mi? Bu konu ne alaka? Nereden çıktı?
Pekala olan bir gerçeği söylememek yalancılık değil mi? Seyit diye bir sıfat yüklediğiniz adam Askerlerin katline emir vermemişmidir? İsyan çıkarmamışmıdır ?Terörist değil midir? 
Bu konuyla ilgili malumunuz bu portalda ‘da bu konu enine boyune konuşuldu, tartışıldı, gerek Sabri ŞENEL beyefendi gerekse diğer yazar arkadaşlarımız tarafından mektuplu deliller ile açıklamalar yapıldı. 
Bu davanın lideri Sayın DEVLET BAHÇELİ beyefendi, daha öncede aynı konuya mazhar olmuş, gidip konuşamazsınız denilen yerde bütün kalbi ile bütün içtenliğiyle bağıra bağıra NE MUTLU TÜRKÜM  DİYENE demiştir. Her yere gider ve ne konuşması gerekiyorsa onu da konuşur. Asıl ayıp 13 senedir iktidar olan bir partinin ülkeyi ne hale getirdiğini kendi kendine zikretmesidir. 
Asıl konumuz bu değildir. Asıl konumuz; 80 öncesinde Papa suikastini gerçekleştirenler Ülkücü Hareket mensubu idiler. Papa nın geldiği gün gerçekleşen bu Tunceli ziyareti; kendi kendine içerisinde husumet yaratan Papa yı bir nebze de olsa rahatlatmaktır. Yani ziyaret günü çok önemlidir. Senelerdir, Vatikan Türkiye Milliyetçilerini yakın markaja almış durumdadır. Şu ana kadar onlar için tek tehdit, Türkiye Milliyetçileridir. Devlet Bey, kendi tebaasından sorumlu olduğundan dolayı bu meydan okuyuşa karşılık vermek zorunda olduğu için bu Tunceli Ziyaretini gerçekleştirmiştir. 
Bütün Türk Milliyetçileri 28 KASIM 2014 de bedenen,kalben, ruhen tek vücud olarak TUNCELİ de idi. 
Bilindiği üzere şu anda yeryüzünde 2 tane Papa bulunmaktadır. Papalık tarihi ve usulu bunu kabul etmez. Katolik dünyasının bir tane Papa sı olur; ölünce yerine başkası seçilir. Bunun nedeni  tasfiye edilen Papanın Mısır’ın üzerinde kurulacak  hakimiyet konusunda başlattığı ve kazandığı soğuk savaştır. Müslüman kardeşler ile İsrail’in Mısır üzerinde kurmak istediği hegomonyayı kırmış ve Mısır’da İsrail’e  DUR demiştir. 
Mevcut Papa, Türkiye ziyaretinden önce RTE ‘den ülke içerisindeki dikkatleri başka taraflara çekmesini istemiştir. RTE de bunu Tunceli mevzusuyla gerçekleştirmiştir.
Bu ülkenin dinamiklerinin aklı,beyni,ruhu Tunceli de iken bakalım ANKARA’da neler oldu.  Asli konu EKÜMENLİK. Şimdi Katolik lider neden Ortodoks bir devletçik talep etsin? Farklı meşreplere sahip olunsa da şu anda Vatikan’ın tek düşmanı Ortodokslardır. Neden mi? Çünki Avrupanın doğusunda yoğunluklu olarak yaşayan bu halk, dinini  Rusya’nın yönlendirmeleriyle yaşamaktadır. Rusya, oluşturduğu bu din sisteminin işleyip işlemediğini Ukrayna’ya bağlı KIRIM da gerçekleştirmiş ve zafere ulaşmıştır. Ortodokslar, Rusya’ya bağlılar. Bu bağlılıklarını da mezhep  kavramlarıyla pekiştirmişlerdir.  Halen Moldova ve Letonya  gibi içlerinde UZ Türklerinin de olduğu bu  Ortodokslar, Rusya’yı istemektedirler. 
Türkiye bunun neresinde? Türkiye’de Rum eksenli bir Ortodoks hakimiyeti var. Bu hakimiyetin tebaası da oldukça geniş. Burada kurulacak olan bir EKÜMENLİK devleti; bir mahalle büyüklüğünde bulunan bir devlet, nüfusu yaklaşık 500 milyonu bulan bir mezhebi etkisi altına alabilir. Yönetebilir. Bundan kimin ne faydası olabilir?
İSRAİL  ;
Tek merkezli bir din olgusunu yönetmek, daha kolay olur. Ekümen ile yapılacak anlaşmalar, uygulamaya kolay alınabilir. Her ne olursa olsun 500 milyon bile olsa bir tehdit kontrol altına alınabilir. 
AMERİKA;
Halen kendisinin en büyük rakibi olan Rusya’nın halklar üzerindeki egemenliğini zayıflatabilir; kolay bir şekilde Ekümen vasıtasıyla, kaoslar veya karışıklıklar çıkarabilir. 
VATİKAN;
Her ne kadar aynı din mensubuna sahip olunsa da , Katolik dünyasının en büyük tehdidi Ortodokslardır. Dine katılım artmıştır. Nüfusu fazladır. Kendi elleriyle kurduğu devletçiği, kendine bağlayabilir ve tehdit unsuru olarak gördüğü bu güruhu yönlendirebilir.
AVRUPA BİRLİĞİ;
Kendisine sağladığı yer altı kaynaklarını sürekli pazarlık unsuru yapan Rusya’nın ticari olarak, kendilerine bağımlı hale getirebilir, Dinin merkezi yönünü değiştirerek Slav ırkı üzerinde egemenlik sağlayabilir.
Bir de Türkiye üzerinde olumlu- olumsuz etkilerinden bahsedelim. 
Büyük bir ihtimal, Heybeliada ve Balat- Eyüp hattı bölgesi üs olarak seçilebilir. Türkiye bunun karşılığında PKK ve ISID terör örgütlerinin tasfiyesini isteyebilir. Yunanistan başta olmak üzere birkaç ülkenin KKTC yi devlet olarak tanımasını isteyebilir.  Ancak, Rusya’nın bu konuda sessiz kalacağını düşünmek ağmakça olabilir. Ermenistan- Azerbaycan savaşı patlak verir. Azerbaycan, kısmı olarak işgal edilebilir. Türkiye’nin Nahçıvan dan itibaren Türk Dünyası ile bağlantısına son verilip, Doğu pazarından men edilebilir. Hatta büyük bir olasılıkla, Doğu cephesinde, savaş söz konusu olabilir. 
Anlayacağımız şudur ki; Bu ORTODOKS Devletçiği, Rusya ve Türkiye harici herkesin işine yarar. Bölmeye, parçalamaya, ihanet etmeye ve yok etmeye endeksli bir hükümetin yapabileceklerini hesap etmek, düşünmek hatta hayal etmek bile istemiyorum. 
TÜRK TOPRAKLARI KUTSALDIR. BU TOPRAKLARDA YAŞAYAN HERKES NEYE İNANMAK İSTİYORSA İNANABİLİR. ANCAK DEĞİŞMEZ OLAN TEK BİR ŞEY VARDIR Kİ; BİR KARIŞ TOPRAĞIMIZ DAHİ FEDA ETMEYECEK OLMAMIZDIR. 
Saygılarımla
Mehmet Akif EROL