30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla bu haftaki köşemi zaferin baş mimarı Mustafa Kemal Atatürk ile alakalı bir konuya; Ata’nın Türk tarihine duyduğu derin bağlılıktan ileri gelen bozkurt sevgisine ayırmayı uygun gördüm. Atatürk’ün hayatında ve cumhuriyetin ilk yıllarındaki uygulamalarda bozkurt sembolünün yeri müstesna olmuş, sembolün görünür kılınması ve yaygınlaşması adına yapılabilecek hemen her şey yapılmıştır. Gerçi çok önceleri kurulan Türk Ocakları’nın ve Milli Türk Talebe Birliği’nin amblemleri bozkurt’tu, ama bozkurtun resmi alanda kullanımı Atatürk devrine tekabül etmektedir.

Pek çok şahsi eşyasının yanı sıra masasında çağırma zili olarak kullandığı tunçtan heykel dahi bozkurt şeklinde olan ve yabancı yazarlar tarafından “Grey Wolf (Bozkurt)” diye anılan Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren devletin bastığı ders kitaplarının başına ve Ankara Üniversitesi diplomalarının alt köşesine birer bozkurt kellesi resmi koydurtmuştur. Onun cumhurbaşkanlığı sırasında tedavüle çıkartılan birinci seri 5 ve 10 liralık banknotların ön yüzünde hilal içerisinde bozkurt yer alır. Ocak 1922 ve Haziran 1927 tarihlerinde çıkartılan posta pulları üzerinde bozkurt vardır. 1935 yılında Tekel Fabrikası’nda üretilen ve cumhuriyetin ilk tarıma dayalı sanayi ürünlerinden olan milli sigaranın markası ve logosu bozkurt’tur. Türk İzci Ocağı bünyesindeki çocuk izcilerin “Yavrukurt” olarak çağırılmasını isteyen, ilk yolcu gemimize “Bozkurt” adını veren ve dönemin adalet bakanı Mahmut Esat’a “Bozkurt” soyadını layık gören Atatürk olduğu gibi, Kahramanmaraş’taki “Bayrak Tutan Bozkurt” anıtının da Atatürk’ün emriyle yapıldığı bilinir. Yine Atatürk’ün isteğiyle ünlü ressam İbrahim Çallı’ya yaptırılan ve o zamanki Türk Ocakları Genel Merkez binasının girişine asılan “Ergenekon I” ve “Ergenekon II” adlı tabloların ilkinde Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı betimlenirken, ikincisinde ikinci Ergenekon olarak Milli Mücadele gösterilmiş ve birinci tabloda Türk’e yol gösteren bozkurt’un yerini Atatürk almıştır. Fuat Köprülü Türkiyat Enstitüsü ambleminin nasıl olması gerektiğini sorduğu zaman “Karlı Tanrı Dağları’nın önünde meşale tutan bir bozkurt olsun” cevabını vermesi ise Atatürk’teki bozkurt sevgisinin adeta tutku haline geldiğini göstermektedir. 
Geçtiğimiz günlerde 30 AKP milletvekili dünyadaki 203 ülke arasında sadece Dominik Cumhuriyeti ve Türkiye’nin devlet arması bulunmadığını belirterek bir resmi arma belirlenmesi hakkında yasa teklifi hazırladı. Teklifin meclis gündemine taşınıp yasalaşması durumunda büyükelçiliklerimize ait levhalarda, pasaportlarımızın kapaklarında ve milli takımlarımızın formalarında kullanılmak üzere bir arma belirlenecek ve bu arma Türk bayrağından sonraki en önemli ikinci sembolümüz olacak. Aslında 1925’te Atatürk’ün direktifiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet armasını seçmek için bir yarışma açılmış ve yarışmayı Namık İsmail’in bozkurt figürlü eseri kazanmıştı. Söz konusu eser yeterince görkemli olmadığı gerekçesiyle devlet arması olarak kullanılmayınca ve mesele gündemden düşüp başka bir arma belirlenmeyince devletimiz doksan yıl süreyle resmi armadan mahrum kalmıştı. Türklüğe ve Atatürk'e dair bütün işaretlerin silinmeye çalışıldığı böyle bir dönemde kabul göreceğinden hiç umudum olmasa da, benim önerim yeniden bozkurtlu bir armanın tasarlanması ve benimsenmesidir. Zira Çinliler için ejderha, Almanlar için kartal, Fransızlar için horoz, Ruslar için ayı neyse Türk milleti için bozkurt odur ve Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti bozkurt’tan daha iyi simgeleyebilecek hiçbir şey yoktur. Yazımı sonlandırırken herkesin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyor, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı minnetle yâd ediyorum.