Tayyip Erdoğan, “Kur’an’ın emri ortadayken, Hz. Nebi’nin hayat pratiği ve emirleri, tavsiyeleri bu kadar açıkken, İslam coğrafyasının ve Müslümanların bugün yaşadıklarını izah etmek gerçekten akılla ve vicdanla mümkün değildir” dedi.
Peki ama İslam dünyasında 22 ülkenin, bu arada Türkiye’nin haritasını değiştirmek için üretilen Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanı olarak bu sürece hizmet etmek akılla, vicdanla izah edilebilir mi? 
***
Erdoğan, “Mezhebine bakarak, terör örgütlerinin zulmüne rıza göstermek, bu dinde asla olmayan bir tavırdır. 200 binin üzerinde masum Müslüman’ın katili olan zalim Esed’e sırf mezhebinden dolayı muhabbet gösterenler, Hazreti Hüseyin’in yüzüne bakamazlar. Müslümanların, medeniyet miraslarına, türbelerine, Hazreti Ali’nin, Hazreti Hüseyin’in türbelerine kastedenler, inanın, Hazreti Peygamber’in, Hazreti Muhammed’in izinden gidiyor olamaz” dedi.
İyi de IŞİD’in işgal ettiği şehirleri boşaltan Telafer’deki Şii Türkmenleri, Tayyip Erdoğan hükümeti niçin kabul etmedi? Telafer’deki Şii Türkmenler, niçin binbir tehlikeyi göze alarak, Kerkük üzerinden Necef’e geçmek zorunda kaldılar? 
Erdoğan yine “Filistin’de yaşanan, bir mezhep çatışması olmadığı için, bir Şii-Sünni çatışması olmadığı için, oradaki can alıcı mesele maalesef İslam dünyasının da ilgisini çekmiyor. İşte burası yaralayıcı” diyor. Türkiye iki milyona yakın Suriyeliyi kabul ederken, birkaç bin Şii Türkmen için bir kamp kuramaz mıydı? Yani ayırımı yapan Tayyip Erdoğan hükümeti değil mi?
***
Erdoğan, “Biz Filistin’in 1948’den beri yaşadığı çile için kıvranırken, ardından hatırlayın, Afganistan çıktı. Afganistan’a Lübnan eklendi. Lübnan’a, Irak eklendi. Irak’a Suriye, Mısır, Somali, Açe, Myanmar eklendi” diye konuştu...
Dikkat ediniz, Libya’yı atladı! Neden acaba? “NATO’nun ne işi var Libya’da?” diye öz fikrini söyledikten sonra, Amerikan baskısı gelince  “NATO, Libya’ya gitmelidir” deyip, İzmir’i de müdahalenin hava komuta kontrol merkezi yapan, Libya’ya eski özel timcileri gönderip, muhalifleri yetiştiren hangi ülkenin hükümetiydi?
***
Adnan Menderes, Alevi-Sünni ayırımı yapmıyordu ama Osman Bölükbaşı’nı seçti diye Kırşehir’i ilçeye dönüştürmüştü. Tayyip Erdoğan ise halkının çoğunluğu Alevi olan Tunceli’yi kendi seçim kampanyası için düzenlenen İnternet sitesindeki haritada yok ettirdi!
Bu arada, Tayyip Erdoğan’ın, Çamlıca’ya yapılan caminin avlusuna kendisi için bir türbe yaptıracağı konuşuluyor. Muaviye’nin de Yezid’in de türbeleri vardı! Murat Bardakçı’nın anlatımına göre “1400 Ekim’inde Şam’ı alan Timur, ilk Emevi halifesi Muaviye’nin oğlu olan ve Hz Muhammed’in torunu Hüseyin ile yakınlarının Kerbela’da şehit edilmesine sebebiyet veren Yezid’in Şam’daki Emevi Camii’nin yakınında bulunan Babüs-sagır Mezarlığı’ndaki kabrini açtırmış ve Yezid’in kemiklerini yaktırmıştı. Bu sırada yıkım ve yok etme işinden Muaviye’nin mezarı da nasibini almış ve ortadan kaldırılmıştı. (...) Şam’ın en eski mezarlığı olan ve tarihi İslam’ın ilk senelerine kadar uzanan Babüs-sagır’da şimdi her 20-25 senede bir Muaviye ile Yezid’e ait oldukları ileri sürülen mezarların bulunduğu söyleniyor, bu mezarlar Şiiler tarafından tahrip ediliyor ve bunları birkaç sene sonra başka mezar iddiaları takip ediyor. Babüs-sagır’da 1990’larda ortaya çıkartıldığı ve Muaviye’ye ait olduğu iddia edilen son mezarın başında ise tahripten korunması için şimdi askerler nöbet tutuyor.” 
Devlet adamlarının kendileri için türbe yaptırmasının bir anlamı yok. Tarihe nasıl geçecekleri önemli! Sahi Erdoğan’ın türbesi nasıl korunacak?