Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk
 SEVGİLİ ARKADAŞLAR; 


Sanki hiç bir problemimiz yokmuş gibi iki gündür Hollanda'yla yaşamakta olduğumuz kriz gündemimizi işgal ediyor.


Öncelikle Hollanda'nın Devletlerarası hukuk ve nekâzet kurallarını alt üst eden tavrını tekrar ve şiddetle kınadığımızı ifade etmeliyiz.


Ama bu krizin ortaya çıkmasının sebebini de kısaca analiz etmemiz gerekiyor. Hollanda'da 15 Mart çarşamba günü bir parlamento seçimi yapılacak ve bu seçimde "ırkçı partilerin" oylarını artırmasından endişe ediliyor. Hollanda hükûmeti, Türk politikacılarının Hollanda'da yapacağı halka açık siyasi toplantıların bu "yabancı düşmanlığı ve ırkçı" eğilimleri daha da artıracağından korkuyor.


Aynı şekilde Hollanda tarih boyunca Türklerle savaşmamış bir Avrupa devleti. Türkiye'de bulunan yabancı sermayeli yatırımlar bakımından ilk sıralarda yer alıyor.


Her iki ülke politikacılarının da, birbirlerini "oy avcılığıyla" suçladığı bir polemiğin tam ortasındayız.


Aynı şekilde 298 sayılı "Seçimlerin Temel Hükümleri" başlıklı kanunun 9.maddesinde 2008 yılında değişiklik yaparak, yurt dışındaki vatandaşlara oy hakkı tanınırken, başta Almanya olmak üzere çeşitli Avrupalı devletlerle yapılan görüşmelerle "yurt dışında ve konsolosluklarda propaganda yapılmayacağını" kabul etmiş ve bu konuda bir yasal düzenleme yapmışız.


Şimdi soruyoruz, 16 Nisan'da yapılacak REFERANDUM'da EVET lehine fazladan üç beş oy daha devşirmek için ortaya çıkan ve Hollanda'nın da tırmandırdığı bu krizi sukûnetle halletmek yerine, karşılıklı olarak meydan okumalara teslim olmayı "devlet aklıyla" izâh etmek mümkün değildir.


Hollanda'nın kendi iç siyasi dengeleri gereğince gözettiği hassasiyetler bulunmakla birlikte, yapmış olduğu uygulamaların EVRENSEL HUKUK İLKELERİ ve DEVLETLERARASI HUKUK KURALLARINA uygun olmadığını ve kınadığımızı tekrar ifade ederken, AK PARTİ adına ve tamamen "EVET" tercihi kapsamında yapılan faaliyetlerde bulunanları da, Türk Devletinin âli menfaatlerini korumak mesûliyeti altında bulunduklarını serinkanlılıkla hatırlatmak mecburiyetindeyiz.


Hukukun, herkese ve hepimize lazım olduğunu da bu vesileyle muhataplarına bildirmek ve milli birliğin önemine bir kez daha vurgu yapmak isteriz.

Hiç bir seçim veya referandumdan elde edilecek sonuç; TÜRK DEVLETİ VE MİLLETİNİN YÜKSEK MENFAATLERİNDEN daha önemli değildir.

Rubil GÖKDEMİR



Editör: TE Bilisim