AKP'nin, adaletli bir "57. Hükümet uygulaması" olan KPSS'yi ifsat etmesi ve yandaşına, eşine akrabasına torpil yapması kimseyi yıldırmasın. Sonu, özellikle kayırılanlar açısından hüsrandır.

     Bir anne düşünün sürekli çocuğunu kayırıyor, onun yapabileceği işleri bile kendisi yapıyor. Psiko-motor becerilerini geliştirmek için eğitici hiçbir şey yapmıyor.

     Sabah uyandırmaya, akşam erken yatırmaya kıyamıyor. Ders çalışırsa ödül veriyor, çalışmazsa ceza vermiyor. Üzerine vazife olan işleri yaptığında bile alkışlıyor.

     Şimdi bu çocuk mu daha çabuk adam olur; yoksa erken kalkıp erken yatmasını bilen, fazla nazına gidilmeyen, adaletle büyütülen bir çocuk mu? Okumazsa aç kalacağını bilen bir çocuk mu hayatta daha başarılı olur; yoksa otuz yaşına kadar annesinden harçlık alacağını düşünen bir nazenin mi?

     Bu sermayeyi dönüştürme ve devleti kendi rengine boyama operasyonunu marifet zanneden AKP yönetiminin yanıldığı nokta burasıdır.

     KPSS'yi bile kazanamayan, AKP'li olmayan omurgalılara göre bilgi, yetenek, hatta karakter sorunu bulunan kitleyi bir de böyle hazır kadrolara veya yağlı servet kapılarına alıştırdığınız zaman ilk zararı yandaşlarınıza vermiş oluyorsunuz.

     Üniversite sınavı kazanmış, kampüs kapısında gözyaşı döktürülen, zulme uğrayan başörtülü kızlarımıza adalet temin etmek başka, elifi görse mertek sanacak cühelayı, sırf babası AKP'li diye başkasının hakkını yiyerek işe yerleştirmek başka bir şeydir.

     Sırf sahibi dindar diye Ülker'i yasaklayan Orduevi komutanını apolitize etmek başka, 500 bin yandaşını askerden kaçırarak eline tüfek almamış stratejik embesiller ordusu kurmak başka bir şeydir.

     KOÇ'a Sabancı'ya, TÜSİAD'a, IMF'ye, ayar vermek başka, devlet eliyle, yetim malıyla, kamu sermayesiyle "MÜSİAD KOÇ'ları" yaratmak başka bir şeydir.

     Ticaretin, esnaflığın, sermaye yönetmenin zorluklarını yaşamadan servet sahibi olan VIP Torpilli işadamlarının, yeşil hortumları kesildiğinde en küçük bir yalpalamada yıkılacağı, bunalacağı, havlu atacağı ve iş bilmezliğin kurbanı olacağı şimdiden bellidir.

     Yine torpille memur olmuş, müdür olmuş, başkan olmuş, müsteşar olmuş, vekil ve bakan olmuş insanların alıştığı rahatlığın ömür boyu sürse bile nesiller boyu sürmeyeceği açıktır. 

     Bu siyasi ikramiyeyle, "kıyak" yaşayan AKP'lilerin, zamanla bu "rahat kazanma alışkanlığı"na bağlı bir zayıf insan kültürü geliştireceği şimdiden bellidir. 

     Tarih bize, zor şartlarda yaşayan insanların sonunda kazanan taraf olduğunu, zenginlik ve medeniyet ürettiğini gösteriyor.

     "Sürtünme" hayatın en önemli gerçeklerinden biridir. İnsanın hayatından sürtünmeyi kaldırırsanız geriye fazla bir şey kalmaz. İnsanoğlu, sürtünmenin olmadığı cam fanuslarda hayatta kalamaz.

     İnsanın dünyayla olan sürtünme katsayısıyla oynamayacaksınız. Müslümanlara kıyak yapıyorum, onların hayatını kolaylaştırıyorum diye mümin kuçu kuçular, mümine kedicikler yetiştirmeyeceksiniz!

     İnsan yavrusu, biyolojik olarak dünyadaki en savunmasız varlıktır. Ormanda doğsa bir kedi yavrusu kadar bile şansı yoktur. Bıraksanız bir hafta bile hayata tutunamaz. Ancak iyi yetişmiş bir insan, bir ormanı içindekilerle birlikte yok edebilir. Veya tam tersini yapıp, kıraç bir alanı ormana çevirebilir.

     Bu fark, insanın, kendinden önceki medeni birikimle, girdiği etkileşim sonucunda ortaya çıkar. Eğer bu etkileşimin sürtünme katsayısı yüksek olursa yani kişi, iyi bir eğitim alırsa, hayatı mücadele ederek, rekabet ederek kazanırsa, ustalaşırsa, uzmanlaşırsa o insan daha dirençli, sağlıklı ve başarılı olur.

     Siz, resmi kıyaklarla, siyasi vakumlamalarla bu sürtünmeyi, hayat mücadelesini en aza indirgediğiniz zaman, insanları yetiştirmek yerine köreltir, büyütmek yerine küçültür, sonunda mideyle bağırsaktan ibaret, omurgasız bir et yığını haline getirirsiniz.

     Bugün AKP'li olmak bir menfaat gibi görünse de kamunun her kesiminde yapılan idari haksızlıklar aslında bu küçülmeyi gelecekteki kaçınılmaz "çöküşü" ifade etmektedir.

     Orta Asya'dan beri tabiatla mücadele kültürünün en güçlü temsilcisi olan; bu yüzden de kurduğu devletleri genellikle kurnaz ve ehli keyif yerleşiklere kaptıran, sonda da kendi eliyle yıkan atlı göçebe Oğuzların 2.000 yıl sonra nihayet MHP gibi bir siyasi rehbere, ihtisas kalkanına sahip olması bu yüzden önemlidir. İstikbal yine Allah'tan başka kimsenin önünde eğilmeyen Oğuzlarındır.

     Oğuzların ünlü ozanı Nesimî: "Rızkımı veren Huda'dır, kula minnet eylemem!.." diyor.

     Rızık Allah'ın, zorlu sınav Oğuz'un… Ucuz yal, zalime kuyruk sallayanlarındır!

     KPSS'de bu yoldan giderek, yirmi yıl sonra elde edilebilecek en iyi pozisyon…

     "Haram Lokmalar Daire Başkanlığı"dır.