Bir evvelki yazımızı "Türkmen Dağı, Türk'ün namusudur" diye bitirmiştik.
     Bugün Suriye sınırından, Türkmen Dağından olumlu haberler gelmeye başladı. Önce Türkmen mücahitler tarafından Türkmen Dağı'nın en stratejik noktası olan Kızıldağ'a bir rövanş harekâtı düzenlendiği haberi geldi. Hatta sabah saatlerinde Kızıldağ'ın geri alındığı haberi internete düştü.
     Bu tür mücadelelerde böyle anlık haberleri teyit etmek o kadar kolay değildir. Ancak Sabah 9:20 itibariyle alınan bir haber, olayın bütün boyutlarını değiştirdi.
Keseb'deki Suriye rejim güçlerinin ağır silahlarla Kızıldağ önündeki Türkmenlere saldırdığı saatlerde bölgedeki bir Rus SU-24 Uçağı, Yayladağı'ndan ateş eden Türk F 16'ları tarafından düşürüldü. 
     Böylece Türkmenlerin Kızıldağ harekâtı, önce Ankara ve Kremlin'in sonra da NATO karargâhının gündemine giriverdi. NATO'nun Yugoslavya'daki, Kosova'daki veya Ukrayna'daki gibi bir inisiyatif üstlenmesi zayıf bir ihtimal…
     Ancak olayın sadece Türkmenlere moral veren bir psikolojik operasyon olmanın ötesinde sonuçlar doğuracağına kesin gözüyle bakılıyor.
 Bu kararın ve siyasi iradenin ortaya çıkmasında MHP heyetinin bölgede olmasının da etkili olduğundan benim hiç şüphem yoktur.
     Türkiye'de Ülkücülerden ve Türk Milliyetçilerinden başka kimsenin pek de oralı olmadığı bir milli namus sahasında, tarihte ilk kez bir Rus uçağının Türk F 16'ları tarafından düşürülmesi, Ülkücü iradeyle devlet aklı arasındaki derin birlikteliğin açık bir göstergesidir.
     Türkmenleri mutlu eden, umutlandıran ve Türkiye sevgisini tekbir sesleri arasında coşturan bu olay, bizi de milli namus çıtasının yükselmesi konusunda umutlandırmıştır.
     Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün "Türkmenlerin IŞİD'e karşı önemli bir savunma gücü" olduğunu teslim ettiği saatlerde Türkiye'yle Rusya arasında bir uçak krizinin yaşanması, Rusya'nın Suriye'deki varlığının NATO seviyesinde sorgulanması ihtimalini de gündeme getiriyor.
     Marksist çizgisi nedeniyle Suriye rejimiyle sevişen ve Rusya'yla tarihi bağları olan PKK'nın Suriye kolu olan PYD'ye sırf IŞİD'le savaştığı için hava desteği veren ABD'nin Türkmenler'i Türkiye'nin kontrolündeki önemli bir aktör olarak görmesi, Türkmen Dağı'nın uçuşa yasak bölge ilan edilmesiyle sonuçlanacak bir süreci başlatabilir.
     Bu yüzden de Rus Uçağının düşürülmesi, bütün gözlerin Bayır Bucak Türkmenlerine çevrilmesini sağlayacak bir "tanıtım çalışması" olarak da değerlidir.
     Rejim kuvvetlerinin Rus hava desteğiyle Türkmenleri vurmasından itibaren Türkiye'de iki konu öne çıktı. Bunlardan birincisi MHP'nin ve Türk Milliyetçilerinin konuya gösterdiği sıcak ilgiydi.
     AKP'nin öteden beri ideolojik bir yaklaşımla Suriye iç savaşındaki muhaliflere verdiği desteğin, aynı yöndeki Türkmenler konusunda nasıl bir sonuç doğuracağı tartışılmaya başlandı.
     İkinci ve buna bağlı olarak da "MİT Tırları" konusu yeniden gündeme geldi. AKP'nin, şu anda AKP Milletvekili olan eski bir MHP'linin "Vallahi billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu" sözleriyle bir kez daha tescillenen gayri milli tutumu acaba değişmiş miydi?
     "23 Temmuz konsepti" olarak adlandırabileceğimiz PKK'yla etkin mücadele ve Milli güç kullanımı, acaba Türkmen Dağı yönünde genişletilerek milli namus çıtasını yeniden yükseltecek miydi?
     MHP heyetinin bölgeye gitmesi, Kızıldağ'ın geri alınma girişimi, ABD'nin Türkmenleri bölgedeki bütün unsurlara üstün tutan açıklaması ve ardından Rus uçağının düşürülmesi, bizim bu yöndeki umutlarımızı güçlendiriyor.
     MHP'nin oylarının % 16,27'ye yükselmesinden ve AKP'nin meclisteki sandalye sayısını 258'e düşürmesinden bu yana hükümet "içine MHP kaçmış gibi" tavırlar sergilemeye başladı.
     Çözüm süreci maskaralığından dolayı, Milliyetçi kamuoyunda "AKPKK" olarak tasvir edilmeye başlanan AKP, 23 Temmuz'dan bu yana, Ortadoğu tecrübeleri ışığında dünyanın gerçekleriyle barışık milli bir siyaset izlemeye başladı.
     Bu siyaset her ne kadar MHP'yi % 12'lere doğru bastırmaya yönelik kısmen de başarılı bir seçim yatırımı olsa da MHP'nin elindeki sınırlı imkânlarla elde ettiği bu dolaylı netice bizim açımızdan bir tesellidir.
     Türkmen Dağı meselesi, bizim için duygusal bir mesele değildir. İster Ümmetçi ister Milliyetçi isterse Demokrat açıdan yaklaşılsın Türkmen Dağı, Türkiye'nin milli namus meselesidir.
     Bu sebeple sonucu ne olursa olsun Rus uçağının düşürülmesi, takdir edilmesi gereken bir eylemdir.
Bir süre hava sahasının ihlal edilip edilmediği tartışılacak ve aynı anda"Rusya'nın Suriye'de ne yapmaya çalıştığı" dünya gündemine oturacaktır.
     Bundan sonra yapılması gereken, milli namus çıtasını aynı yükseklikte tutarak, karadan da aynı kararlılıkla Türkmenlerin haklı mücadelesini desteklemektir.