ÜLKEMİ ŞİRKET GELECEKLERİMİ ÖNCELİKLİDİR?

 İmralı süreci; oluşturulan korku ikliminde kurbanlar almaya ve aramaya devam ediyor. Gizli ajanda ve gündemin sonunun nereye varacağını kestirmek için kahin olmaya gerek yoktur. Köşe başlarını tutanlar iktidarın güç ve imkanlarından nemalananlar tarafından estirilen küresel rüzgarlarla bölgemizi ve ülkemizi dizayn etmeye devam ediyor. Birebir konuştuğumuz her iş adamı kendine biçilen rolü oynuyor. Kendi şirket menfaatleri ile ülke ve millet menfaatleri ikileminde ağırlık elbette azgın kar iştahlarından yana ağır basıyor. Ülkenin ve bölgenin yeniden yapılandırılması küresel müdahale onları vicdan ve cüzdanları arasında mahkum etmiş durumdadır. Suskunluk ve estirilen rüzgara karşı yelken açmak iktidar icraat ve uygulamalarına destek vermek bunu doğruluyor. İşverenler için öncelik şirket menfaatleri midir yoksa ülke menfaatleri midir? Kapitalist sistemin dünyaya dayattığı anlayış kapitalist sermayenin ülkeleri etki alanına alması ve iktidarları değiştirme veya işbaşına getirme uygulamasının tersine ülkemizde iş dünyası iktidar gücü karşısında her uygulamayı tasdik eden ülke noterleri olmuştur. Onlar elbette yeni siyasi bölgesel şekillenmeler karşısında gelecekte kendi mal ve hizmetlerini satma düşüncesi asıl belirleyici olmaktadır. Anadolu da bir söz vardır “Keçi can derdinde kasap yağ derdinde” işverenlerin önceliği ülkeden önce kendi maksimum kar beklentileri ile gelecekleridir. Fas’tan Endonezya’ya kadar şekillendirilecek siyasi bölgesel coğrafya da mal ve hizmet satmak birinci öncelikleridir. Erbil de yatırım yapan, oralarla iç içe olanların Barzani ye söyleyecekleri sözleri olabilir mi? Onların görevi elbette AKP kongresine katılan Barzani’yi avuçları çatlarcasına alkışlamaktır. Çünkü orada kameralar kayıt yapıyor. İkbal ve karları şirket gelecekleri söz konusudur. Darbecilerle kol kola yıllarca irtica korosunda bulunan iş dünyası bugün, dün yanında oldukları yeni güç adresi artık iktidardır. Çünkü onların her halükarda dik duracakları savunacakları kırmızı çizgileri olmazsa olmazları tartışmalıdır, olsa da kendi menfaatleri değil midir? Dün Atatürk üzerinden baskıcı, dayatmacı, sahte ateist, Marksist, Laiklik anlayışı ile inançlı insanları rencide eden bu iş ve medya patronlarında hiç utanma arlanma var mıdır? Bizim anlamakta hiç sıkıntı çekmediğimiz ama kamuoyunun anlamaması için her türlü karartma perdeleme yapılıyor. Bilgi kirliliği ile etraf toz duman edilerek bir sosyal psikolojik harekata maruz bırakılıyoruz. İmralı süreci kaçınılmaz kader ve son seçenek diye takdim ediliyor. Toplum dayatmalarla kamuoyu manipüle ediliyor. Şunu anlamakta biz asla zorluk çekmiyoruz, daha düne kadar irtica yaygarası yapan, yıllarca başbakana saldıran ve  yerin dibine batıran bu kesim birden hepsi iktidar yanlısı kesildi ve  iktidarın ipine sarıldı. Kayıtsız, şartsız, eleştirisiz iktidarın yıkama yağlama yalakası haline geldiler. Bütün bunlar kendiliğinden mi olmuştur? Bütün bu uzlaşması, bir araya gelmesi asla mümkün olmayan sosyal, siyasal ve işveren kesimini bir araya getiren sebep ve güç nedir? Bu sırrı gizemi keşfetmek İmralı sürecinin ip uçlarını ortaya çıkarır. Bu ülkede sürece bakanlar kurban veriliyor. Boşnak asıllı Türküm diyen İzmir milletvekili kurban arayan ve ava çıkan dinozorlar tarafında siyasi linç ediliyor. Evet oluşturulan İmralı korosunun medya, iş dünyası ve diğer ayakları da toplum mühendisleri tarafından bir bir dizayn ediliyor. Engeller bertaraf edilerek tavşan proje hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bunu fark eden ve kendi kimliğine sahip çıkacak bir millet Anadolu da uyanıyor. Ben kürdüm ama Türk milli kimliğimden gurur duyuyorum sesleri etnik özürlü siyaseti bitirecektir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bu ülkeyi kuran halkları eşit kılmıştır. Türk Milleti kıblesi bir olan herkesin ortak adıdır. Türkçe ve Türk milli kimliği Müslüman olan bütün hakların ortak dili ve adıdır. 1915 Tehcirinde Ermeniler zalimlerle işbirliğinin bedelini ödeyerek gönderildiler. Daha sonra Rumlar mübadele ile daha sonra 6 eylül olayları ile gönderildi. Ülkemizde nerede ise azınlık kalmamıştır. Ülkemizde azınlık meydana getirme devlete millete ortak etme teşebbüsleri geri tepecektir. Buna özgürlük denmez dense kendi kendini imha tasfiye etmek denir. Buna da asla Türk milleti müsaade etmeyecektir. Arap, Gürcü, Çerkez, Arnavut, Laz, vs. ben Türk milli kimliğimle gurur duyuyorum sesleri bu oyunu bozacaktır. Bu sözler Türkçenin ebedi ses bayrağı olacaktır. Bu millet işverenleri milletin ve devletin gelecek müdafaasında göreve çağırıyor her davranış milli hafızaya kaydediliyor.