Belgesel filmlerde seyretmişsinizdir: Ceylan yavrusunu aslana kaptırır, çaresiz, acı içinde bakar; bir şey yapamaz.
Putin, Kırım’a pençesini attı ve yarımadayı midesine indirdi. Çaresiz ceylan Ukrayna, bir yardım gelir mi, diye sağına soluna bakındı... Ceylanlar, geyikler, zürafalar, filler, hatta kaplanlar bile yardıma koştular ama karşılarında aslanı görünce durakladılar.
Geçmiş olsun... Ukrayna niye çırpınıyor, bilmiyorum. Belki ülkenin yarısı daha gidecek... Ukraynalıları ve Ruslar, ince bir çizgiyle birbirlerinden ayrılırlar. Katolik unsur biraz farklılaşmıştır. Ukrayna’da, Kırım’ın dışında Müslüman unsur var ve sanılandan daha fazla... Bir tarihte Ukrayna’ya gittim ve Kırım hâricindeki Türk Partisi’nin başkanı Raşit Bragin’le görüştüm, bir başka gazetede ayrıntılı yazmıştım. Ayrıca kitabımın birinde var. Görüştüğüm şehir de Donetsk... Hani Rusya’nın Kırım’dan sonra göz diktiği ikinci yer. Rusya sınırına 50 km. Türk Partisi’nin merkezi Donetsk olmasının bir sebebi 100 bin dolayında Türk’ün daha derli toplu burada yaşaması... Diyanet İşleri Başkanlığı büyük bir cami de yaptırdı. Türkler Ukrayna’da bir söze göre 2 milyon... Bir söze göre 4 milyon... Ne yazık ki Türkçeyi unutmakla beraber kendisini Türk bilen birçok insanla karşılaştım.


Geçen gün Habertürk’te Prof. Dr. Nedim Ünal, Prof. Dr. Abdülvahap Kara dostumuz, Prof. Dr. Okan Yeşilot, Kırım’ın enine boyuna masaya yatırıldığı “Öteki Gündem” programına katıldılar. Seyretmenizi isterdim. Vakit bulabilirseniz, girin seyredin... Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal, çok heyecanlıydı ama heyecanına yenik düşmeden bütün gerçekleri soluksuz art arda sıraladı. Abdülvahap Bey de Okan Yeşilot Bey de tarihin unutturulmak istenen yüzünü ilmî dayanaklarla bir bir anlattılar.


Bir yazımda da Kırım hakkında Ukrayna hakkında, Rusya hakkında ve asıl acısı Türkler hakkında bir şey bilmiyoruz, demiştim. Dünya tarihinin yarısı Türkler, diğer yarısı diğer milletlerin hepsidir! Bu gerçek bize şunu anlatıyor: Önce Türkiye’de herkes kendi tarihini bilecek; bilmenin ötesinde idrâk edecek... İllâ “Türk” deyişimizi, Türkiye’de Türk düşmanlığına karşı amansız mücadele verişimizi “ırk” a bağlayanlar dünyanın en alçak insanlarıdır. (Bu ara: “Türk Adını Silme Planı” kitabımızın 30 bin satması ve hâlâ çok talep olması “Türk” adına beni sevindirmiştir.)


Şimdi sözümüz Kırım üstüne... Kırım artık Rusya’nın... Orada Türkler yaşıyor ve bu Türklere ısrarla “Tatarlar” deniyor. Kedisi de bir Kırım Türk’ü olan Prof. Dr. Halil İnalcık bu ifadeye şiddetle karşı çıkıyor: Tatar değil Türk... Deşt-i Kıpçak sahası Türk’tür ve hiç olmazsa Kıpçak Türk’ü demek gerekir... Bu mealde konuşuyor hocaların hocası. 

Biz gerçi “Tatarlar” derken de Türkleri kastediyoruz ama bizim anlamamızla, başkalarının anlaması farklı... Mümkün olduğu kadar “Türk” sözünü yaygınlaştırmalıyız.

Şu zamanda ufkumuzu açacak bir kitap: Alan Fisher’in ünlü çalışması: “Kırım Tatarları”... Birileri bilgiçlik taslayarak İngilizcesini yazılarında referans gösteriyorlar ama bu kitabın Türkçesi var; Eşref B. Özbilen tercüme etti (Selenge Yay., 0212 514 45 73).
Konuya tekrar döneceğim ve Alan Fisher’in kitabından çarpıcı notları aktaracağım.