Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç, bilinçli olarak topluma yanlış bilgi veriyor. Erdoğan, paralel yapı konusunda, “arkadan hançerlendik, aldanmışız, aldatılmışız” diyor. Arınç ise kendisine yönelik suikast iddiası ile Genelkurmay’ın Kozmik Odası’na girilmesi sorulduğunda Erdoğan’ın bu sözlerini de hatırlatarak, “17-25 Aralık darbe teşebbüsü ortaya çıktıktan sonra kafama takılan soru şu oldu; ‘Acaba benim üzerimden bir operasyon mu yaptılar?’ Çok çirkin bir tabir ama kullanmak zorundayım, ‘acaba kullanmak mı istediler? Yani kozmik odaya girmeleri gerekiyordu da böyle bir ciddi olayı kamuflaj aracı olarak mı kullandılar’ diye... Yalan söylemem gerekmez, içimdeki bir şüphe büyümeye başladı. Çünkü bazı olayların kumpas olduğu söylendi ve iddialar da bir nebze ortaya çıktığı için bunlar bana niye bir suikast yapsınlar? Böyle bir şey varsa da niye bunlar hâlâ dava açmadı?
Acaba bu olay sebebiyle benim üzerimden bir başka operasyon yapmış olabilirler mi?” dedi.
***
Denilebilir ki, “Nereden anlaşılıyor ikisinin de yanlış bilgi verdiği?”
Olayları bütün yönleriyle burada hatırlatmak mümkün değil ama Tayyip Erdoğan’ın “arkadan hançerlendik” sözü, yeterli bir delildir. İnsan kim tarafından arkadan hançerlenir? En yakın bildikleri tarafından değil mi?
Diğer taraftan, bugün bakan olan Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın kumpas olarak nitelendirdiği Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi davaların düğmesine, paralel yapı dedikleri cemaat basmadı!
Fehmi Koru, Kanal 7 haberlerinde  “Ergenekon’un tasfiyesine 5 Kasım 2007’de Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde karar verildi” demişti. Ayrıca Tayyip Erdoğan, ilk büyük operasyondan birkaç saat önce Amerika Büyükelçisi Wilson ile görüşmüştü.
Evet şimdi kumpas denilen operasyonları, cemaatin emniyet, yargı, medya ve TSK’daki kadroları tam bir işbirliği içinde icra etti ama düğmeye basan, davaların savcılığını bile üstlenen bizzat Tayyip Erdoğan idi. Erdoğan’ın, bu operasyonları, bugün açılım dediği Kürtlere özerklik, eyalet sistemi, federasyon ve nihayet başkanlık sistemine ulaşmak için yaptırdığı bugün daha net görünüyor. Esasen bu da tıpkı AKP’nin kendisi gibi bir ABD projesidir.
Erdoğan’ın projeyi uygularken önündeki tek engel TSK’nın terörle savaşan kadroları idi, onları da cemaati kullanarak aşmak istedi!
Aşabildi mi? O, henüz belli değil! Ayrıca komuta kademesine kimi getirirse getirsin, TSK kendi yapısını koruyor!
***
Arınç’ın yanlış bilgi verdiği de kendi sözlerinden ortaya çıkıyor! Fethullah Gülen ile 1975-76’dan beri tanıştığını, İzmir’de vaizlik yaptığı dönemlerde kendisini takip ettiğini söylüyor. Yani arada 40 yıllık dostluk var. İnsan 40 yıllık dostunun neye hizmet ettiğini bilmez mi?
Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin kozmik odasına kim girmek ister? Bir cemaatin böyle bir hevesi olamayacağına göre, perde arkasındakilerin kim olduğunu araştırmak gerekmez mi? Gerek bu yollardan gerekse dinlemelerden elde edilen bilgilerin hangi ülkelerle paylaşıldığı belli değil mi? Arınç, kendisinin değil, komşusunun takip edildiğini sanki bilmiyor muydu da şimdi takip olayının kozmik odaya girmek için kullanıldığını söylüyor!
***
Burada ortaya çıkan gerçek şudur. İki taraf da kendi hesapları adına birbirini kullanmıştır. TSK yıpratıldıktan sonra yeni rejimin nasıl kurulacağı ve daha öncesinden Türkiye pastasının nasıl paylaşılacağı konusunda kavga çıkmıştır. Fethullah Gülen’in iktidar sahiplerinin irin dolu havuzlarından bahsetmesi, aradaki bağları koparmıştır. Doğrusu, 17-25 Aralık operasyonları da ihale verilen iş adamlarından kesilen paraların toplandığı irin havuzlarına ve o havuzların sahibine yöneliktir.