Bizim çocukluk yıllarımızda teknoloji bu kadar gelişmemişti. Hayat bugünkünden daha zordu biz de zorluklara karşı alıştırma yapar; durup dururken beynimize iş çıkarır, bulmaca çözerdik.
     Doldurma tipi bulmacalar yaygındı. Bir dergi çıkaracak olsak, bulmaca sayfasının talibi çok olurdu.
     Bulmacanın önemli esprisi, soldan sağa yazılan kelimelerle yukardan aşağı yazılan kelimelerin birbirine uymasıydı. Başlangıçta zorluk gibi görünen bu mecburiyet, harfler çıktıkça, bulduğumuz kelimeyi doğrulayan bir ipucuna dönüşürdü.
     Ben bugün MHP'nin Önce "Ülkem" ve "Milletim" sonra "Partim" ve "Ben" şeklinde telaffuz edilen dört maddeli öncelikler hiyerarşisiyle, son seçimlerdeki "Dört prensibini" ortaya alarak önümüzdeki 1 Kasım bulmacasını çözmek üzere bir beyin fırtınası başlatmaya çalışacağım.
     Bunu yapmamın bir amacı var. Acaba yukardan aşağı yazılan önceliklerimizle soldan sağa sıralanan ilkelerimiz arasında nasıl bir uyum var? Tabloyu doğru oluşturmak ve gelecek bulmacasını çözmek için iktidara mı yoksa muhalefete mi eğilimli olmalıyız? Koalisyon kuracaksak kimle nasıl kurmalıyız. Bunun için kendimize sandıkta nasıl bir gerçekçi hedef koymalıyız?
     İlkelerimiz ve önceliklerimiz belli olduğuna göre, bütün bu soruları "İktidar mı yoksa muhalefet mi?.. Hangisi kimin daha çok hayrınadır?" şeklinde tek bir cümleye de sığdırabiliriz.
     Şimdi öncelikler ve prensipler tablomuza bakarak bu sorunun cevabını arayacağız. Önceliklerimizle ilkelerimiz arasında bir çelişki olmaması gerekir. Yani önceliklerimizi "yukardan aşağı" ilkelerimizi "soldan sağa" yazdığımız zaman bulmacanın en azından ruh ve mana bakımından düzgün çıkması, bütünlük arz etmesi gerekir. 
     Sabit Öncelikler Sıralamamız: 1. Ülkem, 2. Milletim, 3. Partim, 4. Ben…
     Gündemdeki Dört İlkemiz: 1- Anayasanın İlk Dört Maddesi, 2- Cumhurbaşkanının Yasal Sınırları, 3- Çözüm Sürecinin Sona Ermesi, 4- Yolsuzluk Dosyalarının Takibi… 
     Bu ilkeleri savunmakla bunları uygulamak, ayrı ayrı şerefli işlerdir. Savunurken "bize ve partimize" onur kazandıran bu ilkelerin uygulanması halinde "ülkemiz ve milletimiz" kurtulacaktır.
     Bir kısmı yasamanın bir kısmı da yürütmenin sahasına giren bu dört ilkenin hayat bulabilmesi için uygun meclis aritmetiğine ihtiyaç vardır.
     Milletimizin MHP'ye 276'yı vermesi halinde bulmaca zaten çözülmüş olacaktır. Biz kötü ihtimale, koalisyona veya muhalefet halinin devamına göre düşünmeye devam edelim: 
     AKP "Cumhurbaşkanına dokundurmam" demiş ve yolsuzluk dosyalarından kaçmıştır. Yani AKP, inkılâbî bir uyanış, köklü bir ahlaki dönüşüm yaşamadıkça bu partiyle 4 ilkeli bir koalisyon kurmanın imkânı yoktur.
     HDP'ye ihtiyaç duymayan bir MHP-CHP koalisyonu için ise MHP'nin oylarının 5 milyon artarak % 25'in üzerine çıkmasına yani 150 Milletvekiline ihtiyaç vardır. 
     MHP'nin "Önce Ülkem ve Milletim, Sonra Partim ve Ben!" klişesi, ilkelerden de öte bir "doktrin sabitesi"dir! Adı üstünde hayati önceliklerimiz "ülkemiz ve milletimiz"dir.
     Koalisyon hükümetlerinde "güvenoyu" alan tarafta olmak yani yürütmenin üstlenilmesi demek aynı zamanda yasamada salt çoğunluğun bir parçası olmak demektir.
     Dolayısıyla 1 Kasım'da sandıktan çıkması muhtemel meclis aritmetiğine göre Anayasanın ilk dört maddesinin korunacağı yer "muhalefet" değil "iktidar bloğu" olacaktır.
     Cumhurbaşkanı isterse yasal sınırların dışına çıkmaya kalksın, ona haddinin bildirileceği yer sırasında Beştepe'nin önüne her sabah iki kamyon çakıl dökecek olan Bayındırlık Bakanlığıdır.
     İsterseniz Tarım Bakanlığına organik gübre döktürürsünüz. 
     Çözüm süreci maskaralığına kalıcı olarak son verebilmek için İçişleri Bakanlığı, tüm gizli dosyalarıyla birlikte, koltuğunuzun altına olmalıdır. MİT, sır katipliği hüviyetinden çıkarılmalıdır.
     Belediyelerdeki yolsuzlukların üzerine gidecek olanlar, muhalefet milletvekilleri değil, müfettişlerdir. 
     Yolsuzluk dosyaları için Adalet Bakanlığının görevleri peşinen koalisyon protokolüne yazılmalıdır.
     Bizim ilkelerimiz bir muhalefet partisi için vaz edilmiş ilkeler değildir. MHP, iktidar olmalıdır.
     MHP haklı söylemleriyle iktidarı zaman zaman kendine benzetip ona çeki düzen verse de; millete fiili hizmetten uzak kaldığı sürece, önce bulmacanın "ülkem ve milletim" sütunları boş kalmaktadır.
     Sonra da bu uzun hasret, saha çözümlemesinde "partim ve ben" satırlarını zora sokmaktadır.
     Türk siyasetinin olmazsa olmazı olan "dört ilke" artık tümüyle MHP'ye mal olmuş, yeterli onuru kazandırmıştır. Şimdi sıra ilkeleri uygulamaya, bu onuru milletimizle paylaşmaya gelmiştir.
     İlkelerimiz, önceliklerimizle koordine edilmeli "ülkemiz ve milletimiz" bu kaostan kurtarılmalıdır.