AKP-CHP heyetleri  “keşif amaçlı”  5 tur görüşme yaptı. Heyetler saatler boyu yaptığı görüşmelerde sadece “masadan kalkan taraf biz olmayalım” a odaklandı. Kamuoyuna kavgacı taraf görüntüsü vermemek için aşırı titizlik gösterildi. Neyi keşfetmeyi amaçladıkları millet tarafından pek anlaşılmadı. İki partinin programları belli, seçim beyannameleri ortada, seçim öncesi ve sonrası demeçler bir tık ötede duruyor. Kısacası, dostlar alış verişte görsün havasındaydı istikşafi görüşmeler. Hükümet kurmak için gerekli 45 günlük anayasal süreden de geriye 18 kaldı.
Heyetler arası görüşmelerin son noktasında CHP’de rapor “olumsuz”. AKP’de de ağırlık “olumsuz”; çünkü heyete saray hâkim. “Olabilir”i seslendirenler çok azınlıkta kaldı. Şimdi top Kemal Kılıçdaroğlu ile Ahmet Davutoğlu arasında yapılması beklenen görüşmede. Yüksek Askeri Şûra’nın bitmesini bekleyen CHP’ye Başbakanlık’tan mesaj geldi  “Cuma günü ikili görüşme olabilir” şeklinde. CHP karşı mesaj yolladı  “görüşmede bazı isimler de olabilir. Bir bölümde de liderler ikili görüşebilir” diye. CHP Başbakanlıktan net bir haber bekliyor. Bana sorarsanız Davutoğlu yine Recep Erdoğan’a sormadan adım atamayacak. Çünkü kellesinin üstünde büyük kongre kılıcı sallanıyor. Önce; heyetler arasında görüşmelerin bitirilmesinin ardından, CHP’deki kulisleri aktaralım sonra bu konuya da değineceğim. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurmayları ile yaptığımız sohbetlerden bölümler aktaracağım;
* “Koalisyon görüşmelerinin sonuç vermeyeceğini başından beri biliyorduk. Kendi aramızda yaptığımız değerlendirmelerde son dönemde meydana gelen terör olaylarının ve diğer gelişmelerin yüzde 5 de olsa koalisyon ihtimalini artıracağını düşündük. Kamuoyunun beklentisi vardı, bunu göz önüne aldık. Ancak bu ihtimali de AKP ve özellikle sarayın tavırları ortadan kaldırdı. Koalisyonun önündeki en büyük engel saray. Amacı zaman kazanmak. Bir kez daha ülkeyi seçime götürmek istiyor. Profesyonelce 45 günü doldurur. Öncelikle Parlamentoyu erken seçim kararı almaya zorlayacak. ‘Ne yapalım yasal süre içerisinde hükümet kuramadınız o halde erken seçime gidin, bu kararı alın, milletin iradesine baş vurun’ diyecek. Kendisi erken seçim startını vermek istemeyecek. Bu konuda tüm siyasi manevraları yapacak. Parlamento ise bunu istemediği için karşılıklı bir strateji savaşı yaşanacak önümüzdeki günlerde.” 
* Kılıçdaroğlu asla masadan kalkan taraf olmayacağını her zaman söylüyor. Bunda samimi. Davutoğlu ile yapacağı görüşmelerde de bunu açıkça söyleyecek. Karşı tarafı bahane bulmaya zorlayacak. Koalisyon görüşmelerinde hiçbir ilerleme olmayan başlıklar var. Bunlardan bir tanesi çözüm süreci. Çözüm sürecini rafa kaldırdılar çünkü amaçları milliyetçi oylar. Ancak tekrar sürece geri dönecekler. Bu bilgi saraydan geliyor. ‘Kur’an-a el bas’ diyen Bahçeli de bunu biliyor. Bu sözü de onun için söyledi. Yani bu konuda ilerleme sağlanamadı. Suriye ve dış politika konusunda bir ilerleme yok. Cumhurbaşkanının anayasal sınırlara çekilmesi konusunda da bir ilerleme yok. Ekonomik ve sosyal haklarda bir takım ilerlemeler var gibi görünüyor ancak makro dengelere geldiğinde orada da istenilen sonuç alınamadı. Dolayısıyla koalisyon ihtimali düştü.
İki genel başkanın ‘biz yapamadık ’demesini kimse beklemesin. Davutoğlu’nu yapamadık açıklamasına zorlayacak Kemal Bey. Çünkü bir nedeni değil, sadece bir bahanesi olacağını biliyor. Sarayın etkisi altında kaldığını da bildiği için eli rahat olacak.”
*“Koalisyon görüşmeleri başladığında ortam daha sakindi. Geldiğimiz noktada ise ortam çok daha farklı. Bırakın kan dökülmesini, ülkede iç huzur kalmadı. Sadece barış süreci bitmedi, ülkenin huzuru gitti. Öncelikli değerlendirmemiz bu artık. Türkiye’yi öncelemek demek budur. Öte yandan biliyoruz ki ve tekrar tekrar söylüyoruz ki; Ortada Davutoğlu, AKP yok, saray var. Davutoğlu sarayın tahakkümü altında. Bir türlü kurtulamadı. Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu görüşmesinin ana konularından biri bu olacak. Biz bunu sürekli kamuoyuna görüşmelerde zaten hissettirdik. Erken seçim konusunu ciddi olarak değerlendiriyoruz. MHP kanadının ne yapacağı belli değil. Koalisyon kursalar bile seçimin uzaması söz konusu olmaz, böyle değerlendirdiğimiz için masada erken seçim ciddi bir seçenek. Buna hazırız.”
CHP Genel Başkan baş Danışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak da  “Türkiye üst üste iki seçimi beklesin”  şeklinde oldukça önemli bir iddia ortaya attı. Toprak şöyle dedi;
“Türkiye 2015’te erken seçime giderse başta ekonomi olmak üzere bir çok krizin altından kalkamayacak. Bıçak sırtı gelecek AKP. Önlem alamayacak, topluma acı reçeteler içermeye kalkacak. Karşısında çok iyi 3 muhalefet partisini bulacak. Yaşanacak büyük kriz neticesinde 2016’da tekrar seçime gitmek zorunda kalacağız. Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanının gölgesinden kurtulması lazım. Netleşmesi lazım. Davulun da tokmağın da elinde olması lazım.”
Gelelim “Başbakan” Ahmet Davutoğlu’nun kafasının üstünde sallanan keskin kılıca...
“Her an sahaya dönmesi beklenen”  11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yurt dışı seyahatlerinin, elçiliklerle temaslarının yanı sıra AKP’de etki alanı olan her isimle görüşme trafiğini hızlandırdı. İstanbul’a çağırıp görüştüğü isimlere  “bu görüşmeleri Tayyip Bey’in bilgisi dahilinde yapıyorum” diyor. Fakat karşı tarafı dinlerken Eylül ayında yapılması gereken kongrede genel başkan adayı olup olmayacağına dair işaret vermiyor. Trafikten anında Recep Erdoğan haberdar edilmesine rağmen o da pek renk vermiyor. Çünkü; Abdullah Gül ile Davutoğlu’nu tehdit etmek onun da çok işine geliyor. AKP’de Abdullah Gül’ün derin çalışmalarını Ali Babacan’a da, aynı Fazilet Partisi’nde olduğu gibi kaostan yeni parti oluşumuna kadar farklı farklı yorumlayanlar  var.
Davutoğlu koltuğunu kurtarmak için hangi ipe sarılacak?..
Kılıçdaroğlu-Davutoğlu görüşmesi olursa çok sıkıntılı geçecek.
AKP-CHP koalisyonu sürprizlere kaldı!..