Adam  “Paralel Yapı”  diyor başka bir şey demiyor. Nasıl  “Ergenekon” , istenilmeyene yapıştırılan bir yafta ise,  “Paralel”  de öyle...  Bir kesim:  “Nasıl olsa bir cemaati hedef alıyorlar. Oh olsun!”  diyebilirler ve kendi zaviyelerinden haklı da olabilirler. Ama  “Paralel”  saplantısı gitgide tehlikeli olmaya başladı. “Saplantı”  bir hastalık mıdır?
Psikiyatri uzmanı Dr. Ali Hilmi Yazıcı  “saplantı” yı şöyle tarif ediyor:
“İstenmesine rağmen insanın alıkoyamadığı şekilde birtakım rahatsızlık verici düşüncelerinin olmasına saplantı denilir. Obsesyon dediğimiz insanı yoklayıcı, tekrarlayıcı ve aynı zamanda insanın olumsuz yönde etkilenmesi saplantıdır. Hastalık olarak ise saplantı, zorlantı bozukluğu dediğimiz bu yaşantının hayati işlevleri bozacak şekilde çoğalması, insanın sosyal ilişkilerini bozmasıdır. (...) Tanı anlamında bu işin rahatsızlık olmasını nasıl anlıyoruz? Örneğin masa üzerindeki şeyler paralel durmazsa ben rahatsız oluyorsam bu bir saplantıdır.”  (Nilgün Yıldız, Hürriyet, 13 Kasım 2009). Aşağıda yazılanları Dr. A. H. Yazıcı’nın  “ilmî”  açıklamasını aklınızda tutarak okuyun. Devletin en tepesine basireti bağlanmış kitlenin oylarıyla seçilen zat,  “Paralelciler” e vururken, kendisinden olmayan herkese savaş açtı. İşte savcısı, polisi, hâkimi temizleniyor, sonra sıra okul müdürlerine, bürokratlara geldi. Kendisine bey’at etmiş sendikaya bağlı değilsen, müraî değilsen, yaltakçı değilsen, bir yerde  “Uzun Adam çok yaşa!”  yazmamışsan; mimleniyorsun, listeye alınıyorsun ve isminin karşısına  “MHP’lidir, CHP’lidir, falandır”  notu düşülüyor. 28 Şubat Örtülü Darbesi’nden çok daha tehlikeli... İnsanları, liyakatına bakılmaksınız, küreleyip atıyorlar. Bir başbakan  “tayin”  edilirken bile  “Paralel Yapı”  ile mücadelesinde gösterdiği kararlılık esas alınıyor.  “Tayin eden” in şu sözleri dehşetengiz:
“Ahmet Davutoğlu kardeşimizin bu görevlere aday olmasında paralel yapıyla mücadele azmi ve kararlılığı da önemli bir etken olmuştur. Kabinenin Davutoğlu idaresinde aynı kararlılıkla devam edeceğine inanıyorum.” 
“Başbakan tayini”  töreni sırasında böyle bir söz söyleneceği aklınıza gelir miydi? Kim bilir, milletvekilleri içinde kaç kişi:  “Keşke ben daha fazla atıp tutsaydım, belki başbakan tayin edilmiş olurdum.”  demiştir.  Bu zat 8 Temmuz 2014 günü grup toplantısında aynı kararlılıkla konuşmuş ve A. Davutoğlu ve gibilerinin nezdinde muteber olacağını ilân etmişti. Yazmıştık: 
“Ne yazık ki içimizde de bu yapıya gerektiği tepkiyi koymayanlar var. Kimi belediyelerde bakanlıklarda cesaretle bu işin üzerine gidilmediğini görüyoruz. Deve kuşu kafasını kuma gömer kimse görmüyor sanır. Millet kimin ne yaptığını görüyor. Kimin sessiz kaldığını kimin kafasını kuma gömerek ihanete göz yumduğunu görüyor ve biliyor. Bu ihanet şebekesine göz yumanlar müsamaha gösterenler bilsinler ki biz de milletimiz de bunu not ettik ediyoruz...”  “Paralel” le mücadele milletle mücadeleye dönüşüyor.  “Saplantı” nın tehlikesi burada...  Ve PKK, kendisine vazife çıkartıyor; farkında mısınız?!  Güneydoğu’da olup bitenleri bir inceleyin... Asıl kim, kimin paraleline düştüğünü görün!