Prof. Dr. Emre Kongar, birçok yaklaşımına şerhim olsa da -ki böyle, farklı düşünen insanların birbirlerinin gözlerini oymadan, saygı mesafesinde olduğunda güzeldir demokrasi- ülkenin, analizlerine değer verdiğim bir akademisyenlerinden biri!
Dünkü köşesinde PKK’lı Cemil Bayık’ın Cumhuriyet’ten Ahmet Şık’a anlattıklarını servis ederken kullandığı ifadeyi aktarıyorum:
“...ben bunları daha önce defalarca söylediğim için, sanki kendi yazdığım bir ” Aydınlanma “ makalesini okuyorum sandım...” 
Yapmayın bunu Hocam!
Sizin, tezlerinizi bir teröristin algı operasyonuyla doğrulamaya ihtiyacınız mı var?
Yapmayın;
Türkiye’nin neresinden tutsanız, “yıllardır eleştirdiğiniz oyun” u açığa çıkaran delil dolu zaten; duruşunuzun sağlamasını PKK terör örgütünün toplum mühendisliğine bağlamayın!
Bunca yıllık emeğinize haksızlık!
***
“İtle bir çuvala girme” 
Önceki gün Selçuk Üniversitesi’ndeydim, Türk Dünyası İletişim Fakültesi öğrencileriyle çok samimi -ama hakikaten samimi-, içten bir söyleşi yaptık; dertleştik.  Sorularının  “medya bile”  diye başladığını duyunca, bugünkü haliyle “bile” gazetecilere, hak etmedikleri bir değer atfettiklerini anladım. Dilim döndüğünce kimsenin  “ilk taşı atacak kadar günahsız”  olmadığını anlatmaya çalıştım; güncel diye de Ahmet Altan’la örnekledim söylediklerimi. (Aman yanlış anlaşılmasın Altan’ın yaptıkları, yazdıkları değil, dünden bugüne “gazetecilik” maskesi altında sebep olduğu onca trajediye rağmen bugün tam sayfa röportajlar, manşetten demeçler vs. ile onu “parlatmaya”, tadilat yapıp yeniden “pazarlamaya” kalkışan “öteki gazeteler” üzerinden...)
Dolayısıyla, bugün, bu kokuşmuş sektörde/sektöre,  “ilk taşı”  buna hakkı, ötesinde de yüzü olan biri, Altan ve avanesinin haysiyet cellatlığının kurbanı, “şehit(!)”  Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar atsın:
 “Belgeler ordunun resmi belgeleriymiş. Üstünde yüzlerce isim varmış. Sicil numaralarını kontrol etmişler. Hepsinin uyduğunu gördükleri zaman, ” bu belgeler doğru “ demişler. Hafta sonu Hürriyet’te bunları anlatıyor yine. Görüldüğü gibi bütün belgeleri titizlikle, ciddiyetle araştırmış, incelemiş ve yayınlamış.(!)
Avara kasnak gibi dönmeye, boş teneke gibi ötmeye devam ediyor. Düzen tutması zor.
Kardeşim Yarbay Ali Tatar’la ilgili soru sormak istiyor gazeteci. Daha adını duyar duymaz,  ” Biz onunla ilgili, onu intihara sevk edecek bir şey yapmadık “ diyor.
Soru tamamlandığında, ” Bu insanlar mazlum durumuna düştükten sonra haksız acılar çekmiş olabilirler. Büyük bir ihtimalle çektiler “ diyor.
Utanmadan, sıkılmadan üste çıkmaya çalışıp, ” Bir de daha sonra yaşanan mazlumiyet, önceki zulmü ortadan kaldırmıyor. Ben de sana JİTEM’i, parkta sevgilisiyle dolaşırken, alıp götürülen çocukları anlatayım. 17 bin ölü var Güneydoğu’da “ diyor.
Peki ben de sana daha dün sebze pazarında hamile eşiyle alışveriş yaparken kalleşçe kafasına sıkılan Nejdet astsubayı örnek vereyim o zaman. Umarım eşi Esra ile bir gün karşılaşırsın.
(...) Bak Ahmet Altan; Sen ve senin gibilerin bir dönem yaptığı gazetecilik filan değildi. Tetikçilik yaptınız. İnsanlara karşı haysiyet cellatlığı yaptınız.
(...)  Sen yazdıklarınla, yazdırdıklarınla yaşadıklarımızdan bir dönemin en önemli sorumlularından birisin Ahmet Altan. Bundan kurtulamazsın.
Sabırla hukuk arayışımızı sürdürüyoruz. Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. Bugün bile çeşitli makamlardan yapılan kabalıklara, yazılan yalanlara, ” itle bir çuvala girmeme “ adına yutkunup, geçiyoruz. Ama senin yalanda ısrarın  ve bunu diklenerek, dillendirmen artık insanlığa karşı suç niteliğine bürünmeye başladı. (...) şunu iyi bil ki, sen inadında devam ettiğin sürece, biz de peşini hiç bırakmayacağız. Yalanlarını sana hep hatırlatacağız.” 
***
Milli ihanet (!)
Bu da “günün sorusu” olsun:
Şu aralar “akil yapmadınız bari vekil yapın” yakarışlarıyla öne çıkan bir kalemşor, devlet yönetiminin, PKK terör örgütünün -elinde 40 binden fazla insanın kanı olan- cani başına devrini öngören “müzakere süreci” kapsamında oluşturulacak “İzleme Komitesi” için “ABD ya da İngiltere’nin üçüncü göz olarak sürece dahil olması yerine, ” Milli Göz “ tercih edildi” diyor.
Allah’ım aklıma mukayyet ol!
Vatana ihanetin “milli” si mi olur?