Biz Gümüşhane’nin dut pestilini ABD’de karşılıksız sevda ile tanıtıyoruz.

Gümüşhane Karayolları işgüzarlık yaparak dut kulübesini yıkmak için alelacele huzura çağırıp jandarma hatırlatması yapıyor.

Karayollarının virane haline getirdiği bağlara, bostanlara 10 senedir su akıtamazken adeta sağır sultanları oynayıp ithal dut yemiş bülbül gibi susanlar, ithal ceviz yemiş karga gibi boş boş öterken yerli dut ve ceviz bahçeleri virane oldu.

Kara yolları kulağının üstüne yattı yıllarca, sus pus oldu.

Biz yıllarca sırtımızda toprak taşıyıp meyve diktik, su taşıdık, dut ceviz suladık.

Türk insanına anlatılmayan gerçekler! Türk insanına anlatılmayan gerçekler!

Şimdi taş üstüne toprak taşıyarak kayısı bahçesi yapıyoruz.

Suyu akıtmak için gelmeyenler kulübe için tepemize üşüştüler.

Allah’a şükür o kayısıya, duta, cevize muhtaç değiliz!

Vadide canlılar nasiplensin Allah’ı zikretsin yoksa etraf çölleşiyor!

Bu bir sevda…

Kargalar, kuşlar, kurtlar, inler cinler ekmeyi, dikmeyi rızkı bekliyor.

Eskiden vadi boyunca dere kenarındaki bağların bostanların yola yakın kulübe evleri vardı.

Hem satış yapılır hem de depo yağmurdan sıcaktan korunma sığınma mekanlarıydı.

Beyler tehdit gibi yıkın kulübeyi diyor…

Ekmediğimiz dikmediğimiz için bu haldeyiz.

Ekmek dikmek tapudur, umuttur, gelecek hayalidir, hayattır ayakta kalmaktır.

Kargaya ceviz, bülbüle duttur…

Yazıklar olsun yazıklar!

Hem de ceza tehdidi!

Atatürk’ün yanında İstiklal Harbi’ne katılan Gazi Şükrü Şenel öldüğünde bir metre kare tapulu yeri yoktu!

O vatan dedi, köyünü seçti.

Torunlarına gidin buralardan deniliyor!

Orada bir evde elli kişi yaşanır mı?

Çözüm üretin veya vatandaşın çözümüne razı olun, önünü açın.

Bu nasıl hantal jakoben bir anlayış!

Editör: TE Bilisim