Aşağıda HaberTürk’te yayınlanan çok önemli bir yazıyı dikkatlerinize sunuyoruz.  Daha önce konuyla alakalı düşünlerini paylaşan Eğitimci Sabri Şenel'in görüşlerine haklılık kazandıran HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, benzer temayla eğitimin acı gerçeğine parmak bastı. Nagehan Alçı'nın yazısına geçmeden önce Sabri Şenel'in daha önce yayınlanan görüşlerine şöyle bir balakım:

“Devlet okullarındaki yetersiz derslik sayısı, öğretmen ihtiyacı, araç gerek yetersizliği, herkesi Anadolu Lisesi mezunu etme ısrarı ve popülizmi, okullarda yığılmayı getirdi. Herkesi üniversite mezunu yapma arzusu Üniversite mezunu işsizler ordusu oluşturdu. Eğitimin sorunlar yumağının daha çok gündeme gelme ihtimali okulları açmayı göze aldıramadı. Zira artık bu yoğunlukta ders olmaz sorgulamasını getireceği için Online eğitim özellikle kamuda kurtuluş oldu. Sorunlar palyatif çözümle biraz daha halının altına süpürme yapıldı. Dünyanın çağdaş standartlarına rekabetten dolayı zorunlu yaklaşan Özel eğitim çok büyük haksızlığa uğradı yoksa okul kapanması süresi özel okullarda Dünya ile ölçüşecek standartlardadır. Devlet eğitime derslik araç ger ve öğretmen alımı gibi yeterli yatırım yapmadı. Ama devletin sırtından bu yükü alıp azaltan özel eğitim ihmale bilgisizliğe ilgisizliğe veya yanlış algılara kurban edildi. halbuki Covitin vurduğu en büyük enkaz eğitimde oldu. Enkazın kaldırılması kaybolan iki yılın telafisi için bilimsel çalışma yaparak sayın Cumhurbaşkanı ve etrafı acilen bilgilendirilmelidir. Bunun İçin ne gerekiyorsa yapılmalı 15 veya 24 sınıf mevcudu aralığında dersliği olan eğitim verebilen her kurum şartsız açık olmalıdır. Bu sağlanmazsa önümüzdeki yıl açılamama tereddüdü sektörü korkunç krize batağa iflasa sürükler ceremesini özel sektör kadar ülke ve çocuklar çeker bu problem ve çözümü akıl bilim Demokrasi ve Hukuk içinde mutlaka muhatabına iletilmeli artık vakit yok sözün bittiği yerdeyiz” 

*
Hayatta asla yerine koyamayacağınız şeyler…

Sevgili dostlar,

Elbette pandemide herkes çok yoruldu, çok yıprandı.

Ama eğer bu ülkede hala devam eden bir örgün eğitim olmasını önemsiyorsak artık öğretmenlerin aşılanmasını bir an önce tamamlamamız gerekmez mi?

Kademeli açılmada birinci olarak açılacak yerin önemine, ikinci olarak riskine, üçüncü olarak ise kapalı kaldığında oluşacak zarara bakmak gerekir.

Gelişmiş dünya bu kriterlere göre karar veriyor.

Bu üç kritere bakınca da okul hem önemli hem bulaş riski düşük hem de kapalı kalması çocuklara telafi edilemeyecek zararlar veriyor. İşletmelerin maddi kayıplarını devlet belki yerine koyabilir ama bir çocuğun 7 yaşını, 8 yaşını ona hiçbir zaman geri veremezsiniz…

Çocuklarımızın 1,5 senesi evde kapalı geçti. Çoğu pandemi öncesi hayatı, her gün okula gitme disiplinini neredeyse artık hatırlamıyor.

Belli saatte yatma, belli saatte kalkma, program yapma, sosyalleşme gibi unsurlar çoğunun hayatında yok.

ÖZEL OKULLAR, HANİ NEDEN 'HODRİ MEYDAN' DEMİYORSUNUZ?

Ben buradan özel okullara da soruyorum:

Neden birebir konuşurken okulların kapalı olmasından bunca şikayet ederken birleşip gümbür gümbür "Biz hazırız, serbest bırakın açalım okullarımızı. Biz hazırken, devlet hazır değil mi?" demiyorsunuz?

Bu arada velilerden de ses çıkmıyor. "Eğitim temel haktır" diye bırakın kitlesel bir tepkiyi bireysel çıkışlar bile yok..

Ama ben hiçbir veliye kızamam. Onları anlıyorum.

On milyon yabancı On milyon yabancı

Siyaset ve medya öyle bir korku ortamı yarattı ki… Dünya ile uyumsuz öyle bir kara propaganda havası egemen oldu ki… İnsanlar korkuyor…

Yoksul ve daha az eğitimli kesimin çocukları ise her geçen gün akranlarından daha fazla geri kalıyor.

Anadolu Eğitim Sendikasının geçenlerde yaptırdığı ankete göre öğrencilerinin tamamının düzenli olarak uzaktan eğitime katıldığı öğretmen oranı yüzde 5,6! Öğretmenlerin yüzde 51,5’u öğrencilerinin ancak yarsından azının derslere düzenli katıldığını söylemiş. Canlı derse katılamayanların yüzde 74’ü ise bu ankete göre sonradan EBA TV’den de takip etmiyor. Uzaktan eğitimin öğrenciler için yeterli olmadığını düşünen öğretmen oranı ise yüzde 78,3.

Bu ankette dikkatimi çeken diğer bir konu ise erişim meselesi.

MESELE SADECE ERİŞİM DEĞİL...

"Eğitim aracı ve interneti olmasına rağmen canlı derse katılmayan öğrenciniz var mı?" diye sorulunca öğretmenlerin yüzde 26,5’u "Çoğu böyle", yüzde 20,8’i "Yarısı böyle" demişler.

Yani erişimi olmasına rağmen çocukların yüzde 47,3’ü derslere katılmıyor görünüyor.

Bu bize uzaktan eğitim ile ilgili sorunun sadece erişim engeli olmadığını gösteriyor. Burada özsel bir problem var! Uzaktan eğitim uzun süreli bir çözüm olamaz. Ama bizdeki uygulama çok uzadı!

Sevgili okurlar, biliyorum çoğunuz "Nagehan çok konuştun, zaten yıl bitti sayılır, battı balık yan gider, unut bu seneyi, eylülde zaten açılır" diyorsunuz.

Ancak…

1) Bu sene henüz bitmedi, 1,5-2 ay bu kadar uzun zaman evde kalan çocuklar için nefes olur. -Kaldı ki istense ve öğretmenler desteklese özellikle eksikleri olan çocuklar tespit edilerek yazın telafi eğitimleri ya da etütler yapılabilir.

2) Bu yanlış bakışı değiştirmezsek okullar eylülde dahi açılmayabilir.

Ha bu arada, unutmayalım, okullar kapalı ama apartmandan bozma dershaneler açık zaten.

Buradan tüm öğretmenlere sesleniyorum: Uzaktan eğitimin sizin için de çok zor olduğunu söylüyor, okullara geri dönmek istediğini belirtiyorsunuz… O halde lütfen artık organize olun.

Geçen hafta Türk Tabipler Birliği’nin okulları açmaya yönelik basın toplantısında Dr. Tomris Cesuroğlu da söyledi. Bu bir kaynak değil, bir organizasyon sorunu.

Sendika yöneticilerine de şunu soruyorum: Hedefiniz daha iyi şartlar değil mi? Neden okulların açılması yönünde çaba göstermek yerine sürekli ‘okulların açılma kararı özel okulları korumak için alınıyor’ diyorsunuz? Yazık değil mi dört duvar arasında hapis olan milyonlarca miniğe?

"Yapmayın, etmeyin çocuklar perişan oldu, açalım okulları" diyenleri en ağır şekilde eleştirerek ne çocuklara ne öğretmenlere iyilik yapıyorsunuz!

Nagehan Alçı / HaberTürk - 
14.05.2021

Editör: TE Bilisim