GÜNCEL

Uyanmazsak Uyandığımızda Tren Kaçmış Olabilir: YPG Oyunu Bozar mı?

Orta Doğu’da değişmeyen senaryolar, YPG’nin silah bırakmayı reddetmesi ve Türkiye’nin kaderini etkileyebilecek jeopolitik gelişmeler üzerine Mehmet Sönmez’den çarpıcı bir köşe yazısı.

Mehmet Sönmez

Orta Doğu’da kırk yıldır aynı oyunun sahnelendiğine tanıklık ediyoruz. Senaryolar, perde arkası planlamalar değişmiyor; yalnızca dekorlar ve oyuncuların kostümleri farklı. ASALA sahneden çekildi, yerine PKK getirildi. Önce dağlarda terör saldırıları yaşandı, ardından benzer yapıların temsilcileri takım elbiseleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi sıralarında yer buldu.

1991 seçimlerinde HEP–SHP ittifakıyla Meclis'e giren 18 milletvekili, bugün DEM ismiyle anılan siyasi çizginin kurumsallaşmasının temelini oluşturdu. Bu yapı, hem Meclis kürsüsüne hem de hazine yardımlarına doğrudan erişim kazandı.

Aynı dönemde, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, ABD’nin Kuzey Irak’ta 36. paralelin kuzeyinde “güvenli bölge” oluşturmak adına “Çekiç Güç”ü konuşlandırdığı görüldü. İddialara göre bu süreçte, PKK’ya doğrudan silah ve mühimmat desteği sağlandı.

Refah-Yol Hükümeti döneminde Başbakan Necmettin Erbakan, Çekiç Güç tezkeresinin süresini uzatmayarak bu faaliyetlerin sona ermesini sağladı. Bu karar, bazı yorumculara göre, bölgede uzun vadeli planlara vurulmuş önemli bir darbeydi. Ancak 28 Şubat 1997’de yaşanan ve “postmodern darbe” olarak tarihe geçen süreç, Refah-Yol Hükümeti'nin görevden ayrılmasıyla sonuçlandı.

Sonrasında Refah Partisi'nden ayrılan bir grup tarafından, 14 Ağustos 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kuruldu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidara gelen AKP, sınır ötesinde güvenlik hattı oluşturarak Türkiye'nin terörle mücadelesinde önemli kazanımlar elde etti.

Ancak bölgesel dengeler yeniden değişti. ABD–İsrail ortak vizyonu olduğu öne sürülen Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) hız kazandı. Irak, Libya ve Suriye gibi ülkeler parçalandı. Bu süreçte, “barış” ve “çözüm” söylemleriyle yeni bir açılım sürecine dair hazırlıklar gündeme geldi. Anayasa değişiklikleri için Meclis’te çeşitli komisyonlar kuruldu.

Bu süreçte en kritik nokta, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, Suriye ve Irak’taki YPG unsurlarının silah bırakma yönündeki masadaki teklifleri kabul etmemesi oldu. Bu tavır, tıpkı Kıbrıs’ta Annan Planı’nı reddeden Rumların yaklaşımı gibi, sürecin tıkanmasına yol açabilecek potansiyele sahipti.

Ve son söz… Bu coğrafyada hiçbir gelişme tesadüf değildir. Haritalar masa başında çizilir, senaryolar yıllar öncesinden yazılır. Eğer bugün yaşananları yalnızca “siyaset” olarak görürsek, yarın gözümüzü açtığımızda sınırların değiştiğine tanık olabiliriz. Türkiye’nin kaderi, bugün gösterilecek iradeye bağlı. Uyanmazsak, uyandığımızda çok geç olabilir.