Hepimiz biliriz ki; Adem A.S ilk insandır. Evet, anlatım ve algılama böyledir. Ancak bilinmelidir ki; kutsal kitabımız buna asla vurgu yapmaz. Bizlerin yani insanoğlunun Adem'den geldiğini onaylar ve söyler. Bu konuda bizim yapmamız gerekn şey İNSAN olarak bildiğimiz varlığı yeniden tanımlamak olacaktır. Şöyle ki; Adem bizim formatımızdaki ilk insan. Ancak insan olarak bizim formatımız dışındaki ilk insan kim? Yani yaratıcı Adem'den önce bir topluluk yaratıp sonra o topluluğu ortadan kaldırmış olabilir mi? 

Antroploji ve insan tarihini anlatan bir çok eserde bir takım arkeolojik çalışmalarda ve bir adım öteye gider isek, Darwin'in Evrim Teorisine göre Hafif Maymuna benzeyen fiziksel olarak insanı andıran ancak zihinsel olarak ilkel kabul edilen bir topluluğun yeryüzünde yaşamış olduğu kanıtlanmıştır. 

Yaratıcının yaratmak konusunda, acizlik göstermeyeceği bütün semavi dinler tarafından kabul görmüştür. buna dayanarak TANRI'nın Adem'den önce bir topluluk yaratabileceği tezine de kimse karşı çıkamaz. Bunu şu şekilde anlatırsak daha uygun olur; 

BAKARA 30-31-32-33 Ayetleri

Ve Allah dedi:

-Ben karabalcıktan, şekillenebilir karabalçıktan bir insan yaratacağım.

Melekler;

-Biz Seni O yüce adınla sürekli Hamd ile tesbih ederken Sen, yeryüzünde bogunculuk yapacak ve kan akıtacak bir insan mı yaratacaksın?

Allah

-ben sizin bilmediklerinizi bilirim.

Adem'i yaratıp ona ruhundan üfledi ve ona eşyaların ismini öğretti.

Allah meleklere,

-Sizle şu eşyaların isimlerini sayın dedi,

Melekler;

-Bizler seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz.Doğrusu bizler senin bize öğrettiklerinden başka birşey bilmeyiz.

Allah;

-Ey Adem eşyaların isimlerini sen say dedi.Adem eşlaları sayınca...

Allah,

-ben sizin bilmediklerinizi biliirim, gizleyip sakladıklarınızı ve açığa vurdklarınızı da bilirim demedim mi? Dedi.

Şimdi asli konuya gelince, melekler, önce yaratılacak insanı yeryüzünden "bozgunculuk yapacaklarını ve kan akıtacaklarını" iddaa ediyorlar.Bu kanıya nasıl vardılar? Ki; Hemen peşine "Senin bize öğrettiklerinden başka bir şey bilmeyiz" dediler.Yani daha önce insanı tahlih edip nasıl davranacağı konusunda tecrübe sahibi olmuşlar. Bunun olabilmesi için daha önce yaratılmış bir insan topluluğunu görüp inceleme fırsatı edinmiş olmalılar. meleklerin, Allah'ın onlara öğretmediği ve/veya göstermediği şeyler konusunda bilgi sahibi olmaları imkansızdır. Bu söyleme de hiçbir inanç sahibi karşı gelmez.bizi ilgilendiren kısım aslında, Adem öncesi ve sonrası insan formatı arasındaki farklardır.

Örneğin; Allah Ademe ruhundan üflediğini belirtiyor. acaba daha önce yaratmış olduğu insanımsı varlıklara böyle bir uygulama yaptı mı? Soru formatını değiştirelim.Bugün bile matematik ve fizik kurallarına aykırı olarak inşa edilen ( mısır piramitleri-Çin Seddi vb) yapılar daha önce yaratılan insansı varlıklara mı ait. Eğer öyle ise daha öncekiler şimdiki varyasyondan daha da mı ileride idiler. Zulkarneynin gezisindeki KEHF 90 "güneş ile kendileri arasına bir perde koymadığımız bir topluluk" dediği zümre perde olgusunu (atmosfer) olarak nitelendirdiğimizde oksijen almadan yaşayabiliyorlarmıy dı? 

Ancak bu tezimizin kabul gördüğünü varsayar isek; Allah bunu belki de 2 değil belki de birçok kez yapmış olabilir. Örneğin İstanbul Boğazında yapılan kazılarda çok ama çok bilinen tarihin de ötesinde insansı kalıntılar çıkmıştır. Fakat yapılan araştırmalar neticesinde burada yaşayan topluluğun öyle piramit vs. yapabilecek nitelikte olmdıkları saptanmıştır. Buna dayanarak Allah yeryüzünde ilim-sanat-kültür-akli zenginlik bakımından defalarca farklı varyasyonlarda topluluklar meydana getirmiş olabilir. Daha sonra ise bu toplulkların tanrısal eğilimlerine gerektiği gibi yapmamasından dolayı bunları yok etmiş (helak) olabilir.her topluluığa kendi dönemlerine ait yani (kültür ve sosyal yaşam seviyesine vs.) uyarıcılar (peygambeler) göndermiş olabilir. Tanımsal olarak bizler kendi dönemimize ait uyarıcılar (pergamberler) ve dini kitaplara tabi olduğumuza göre o dönemim insansı varyasyonları da kendi kitaplarına ve kendi uyarıcılarına sahip olmuş olabilirler.

02 OCAK 2018

SALI

MEHMET AKİF EROL