Annelerimiz,kardeşlerimiz,kızlarımız ve hepsi; denizin maviliği,suların berraklığı, nadide çiçeklerin renkleri,masumiyetin,iyi niyetin timsali,şefkatin ve merhametin coştuğu sel olduğu,cennetin serildiği,coğrafyamızın her köşesinde eşinin, kardeşinin , askerinin yanında düşmana karşı mücadele etmiş dimdik duran kadınlarımız...

Kimi zaman bir kahkaha sesi,kimi zaman kırılmış hayallerin uçurumunda, gözyaşı içinde,kimi zaman bir arkadaş sıcaklığının ortasında,kimi zaman başarı ve mutluluğun eşiğinde ,kimi zaman asilce dimdik dururken, kimi zaman amansız bir selin alıp götürdüğü yitirilmiş umutların kucağındadır...

Zordur bayan olmak,ana olmak,eş olmak,kardeş olmak...Herkesin vasfı değildir. Toprak kokusu,vatan kokusuyla dolu olmalı,dimdik durmalı,yıkılmamalı, gerektiğinde bir merhamet timsali,gerektiğinde haysiyeti,insanı,toprağı için bedel ödemeli,zeki olmalı,çalışkan olmalı...Öyle lafla,gösterişle sözdelikle bu vasıflara sahip olunmaz..Kılıfla paket süsleriyle bu görev uygulanmaz.

Lakin her güzellik kadınlarımızı bulmuyor.Kimi zaman kendi denizlerinde farklı dalgaların zulmünde hezeyana uğruyorlar.Peki nedir bu asıl zulmün denedi,nedir kadınlarımızı ezen yeksan eden olgu..

Nedir kimdir bu beklenip hayal kırıklığı yaratan kavramlar.

Belki amansız bir hastalık , belki bir küskünlük,belki bir söz,belki de güvendikleri tarafından haksızlığa uğratılmasıdır.

Kalplerini herkese art niyetsiz hesapsızca açarlar.Bir denizdir onların hayalleri;vatan sevdası gibi büyüdükçe büyür.Bir bekleyiştir gözlerindeki telaş.Belki beklenen güzel bir gelecektir,belki bir iş,belki bir arkadaş,belki bir haberdir..Bu bekleyiş nasıl nihayete erer bilinmez.Kimi zaman mutluluk ,kimi zaman hayal kırıklığı kimi zaman çöküntüdür bu son..

Nedir gerçek neden?Nedir bu küskünlük..Ne kadar kolay yitirmek değer verdiklerimizi ne kadar kolay silip,ne kadar kolay harcayabiliyoruz emeğimizi, insanımızı , değerlerimizi..

Vefa özveri güven hepsi yerle yeksan..

Sonunda bir umut kaybı ve bu kaybın getirdiği ezeyanlardır geriye elde kalan.Belki alınan bir haber sonucu oluşur bu kayıp,belki bir arkadaşın vefasızlığı,belki uğranılan bir haksızlık,belki de  bu teknolojik zaman olarak adlandırdığımız devrin getirimlerinin ağır olması,belki de iyi niyetlerinin sömürülmesidir oluşan bu umut yitikliği.

Bu umut yitikliği onları her türlü olumsuzluğa ve bu olumsuzluk içinde olumsuz bireyler yetiştirmelerine yol açar..Böyle bir durumda yetişen her birey bu olumsuzluğu devam ettirir.Temelde annesinin içindeki kayıp ona da geçmiştir ve bu çukur gittikçe büyür.Böyle bir hezeyanda büyüyen erkek , eşine çocuğuna negatiflik verir zulmeder,büyüyen kadın ise içinde ki bu çukurla zulme meyillidir zaten..

Peki bütün bu zalimliğin tek nedeni kadınlarımız mı?Ya da umutlarının yitirilmesinin ve bu yitikliğin nesilden nesile geçmesinin temel sebebi nedir?

Bilinmesi gereken en önemli şey:Geçici olan ve geçen her durum ve kavramın aslında bir deniz köpüğü olduğudur.Kalan ve daimi olan her şey ise denizin aslıdır.

Geçicilik kavramları insanları umutsuzluğa sürükler ve sonunda tüketir bitirir.Her ne zaman kalıcılığın farkına varırise, işte o an güçlenir ve sağlamlaşır.

Peki nedir bu kalıcı olan ve göremediğimiz kavramlar..En büyük kalıcılık inanç sağlamlığıdır.Birey ne kadar inanç sağlamlığına sahipse o kadar güçlenir ve geçici durumlar karşısında yılmaz.Lakin bu temel yoksa her dalgada savrulur ve son bulur.

Bir diğer önemli kalıcılık edeptir.Edep kişinin ederini ortaya koyar.Edep sonradan kazanılmaz, doğuştan gelir.Allah'ın bir lutfudur.

Edepsiz insan aslen en çok yıkıma ,zelzeleye uğrayan ve karşısındaki insanı en çok zulme uğratandır.

Düşünülen hep şudur:Masum saf iyi insan en çok haksızlığa zulme uğrayandır.Hayır... Her insan zulme haksızlığa uğrar.Ancak fıtratında edep olmayan her insan kendi zulüm gördüğü kadar karşısındakini de zulümle eşitler.

''Artık gözüm açıldı,çok haksızlığa uğradım,ben de zulmedeceğim ''felsefesini benimser ve uygular.

Vicdan edep sahibi bir insan zulme zaten zulmle cevap vermez.

Yakınmaz,sakindir,razıdır..Fakat bu onun uysal koyun olduğu anlamına da gelmez.

Mevzu Allah'a tam teslimiyettir.

  Günümüz genç, yaşlı ,kadın ,erkek her bireyinin eksikliği budur ve bu eksiklik kapatılmadıkça da umut kırıklıkları ,hüsranlar,yaşam isteğinin sona ermesi gibi duyguları buyur etmek kaçınılmazdır.

Allah ,her insana güzel inanç ve güzel edep nasip eder inşallah...

 

D.SEDEF AKKAYA