''Bir dil bir insan ,iki dil iki insan sözü'' hakkını hak edene tamamiyle vurgulayan bir sentezlemedir aslında.

Buradaki asıl mevzu insanın dil öğrenimiyle kendini haklı olarak farklı bir ülkeden gelen farklı bir birey olarak görmesi ve asıl kimliğinin dışında yeni bir kimlik kazanmasıdır.Ne kadar çok dil o kadar çok birey ve kimliktir..

Lakin bu iş öyle de kolay bir meziyet değildir.

Lisan öğrenimi düzenli sistemli bir çalışma ,özveri,emek,ciddiyet ve en önemlisi süreç gerektirir.Öyle fotoğrafçıya gireyim şipşak fotoğraf çektireyim düşüncesiyle bu işe girişenler büyük bir hayal kırıklığına uğrarlar.Emeksiz çabasız hiç bir şey olmaz. Hele ki farklı bir milletin,farklı bir kültürün ,farklı bir mesafenin lisanını hafızaya alıp pratiğe geçirmek tamamiyle uzun, aşamalı ve profesyonel bir eğitim gerektirir.Alınan eğitimin tatbikinin de o ülkede kısa süreli olsa da uygulanması şarttır.

Her dil öğrenicisinin algısı , öğrenme çabukluğu farklıdır.Kimi kısa sürede adapte olurken,kimileri bu adaptasyon mesafesini uzatırlar.Bu nedenledir ki dil eğitiminde çok fazla aşama kat edilemiyor.

Bir dil öğrenicisinin arzu ve isteğinin yanında uzun ,zor ve meşakkatli bir yola adım atacağı ve pes etmemesi gerektiği ,düzenli ve sistematik çalışmanın yanında pratik yolları ve en önemlisi özgüveninin sağlam olması gerektiğini öncelikli anlatmak gerekir.

Bir dili konuşmak aslında tatbik etmektir.Kişi öncelikli olarak dilbilgisi alt yapısını oluşturmak zorundadır.Tıpkı bir geminin iskeleti gibi..Ne zaman ki gemi tam inşa halini bitirmiştir o zaman denize açılır.Ancak geminin denize açılması sadece yapısal olarak  tamamlanmasıyla olmaz.Onu denize açacak hareket ettirecek,kumanda edecek iş gücüne ihtiyaç vardır.

İşte dil eğitiminde de gramerin tamamlanması yeterli değildir.Bunu uygulamaya getirmek için; pratiğe, bol bol çeviriye ,özgüvene ve bol bol yazmaya  ihtiyaç vardır.Aslında bir nevi teatral olmak ve sahneler yaratıp uygulamaktır kendince..

Yabancı dil öğrenimi aslen bir mücadele savaş gerektirir.Sadece konuşmak değil, o milletin kültürüyle,düşünce yapısıyla cümleleri kurabilmektir bu öğrenim.Dili öğrenilen ülkenin insanları gibi düşünerek kelimeleri düzenlemek oluşturmak ve o tarz bir anlayışa sahip olabilmektir.

Ve en önemli kural sevmektir...

Sevmeden bir dili öğrenmeye başlamak kişiye faydadan çok zarar getirir.Nefrete yol açar.Öncelik sevdirmektir.Diğer tüm aşamalarda da sabırlı olmak gerekir.Unutmamak gerekir ki uzak yerlere ulaşmak için öncelikle kısa mesafeler katedilir.

Dil sürekli olarak kendini yeniler.Her daim yenilikler  ekler kendine..Tabiki de takipçi olmak şart...

Ve asıl kilit nokta;iyi bir dil öğrenicisinin yabancı dili rahatlıkla öğrenebilmesi için kendi ana dilini özümsemiş sevmiş ve kendi ana dilinde  çok iyi hakimiyet kurmuş olması gerekir.

Lisan öğreniminde başarının en büyük anahtarı öncelikli ana dilinin tüm kurallarını bilmek ve idrak edebilmektir...

Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi''Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin''

D.SEDEF AKKAYA