“Sizden Gelenler” in bu haftaki ilk mektubu Ordu’dan.

Edebiyat Öğretmeni Ünsal Erkan bir müjde veriyor mektubunda:

Çaylak geri dönüyor!

Bir dönemin unutulmaz mizah dergisi Çaylak, Ünsal Erkan, Çağrı Cebeci ve Murat Yılmaz’ın girişimiyle, isim hakkını elinde bulunduran, TÖRE edebiyat dergisinin de sahibi Ömer Faruk Beyceoğlu ile irtibata geçilerek yeniden piyasaya sürülüyor.

Leman, Penguen, Uykusuz, Gırgır gibi  “ekol”  olmuş yayınlar. İslamcı cenahın sesi olan Cafcaf’tan sonra, milliyetçilerin bu alandaki eksikliğini gidermeyi hedefleyen Çaylak’ın yeni dönemindeki ilk sayısı, bir aksilik olmazsa Şubat’ta bayilerde olacak.

Naçizane tavsiye;

Ben olsaydım ilk sayıda Nejat Uygur’u ve emeğini anarak başlardım bu anlamlı serüvene...
Bingür Sönmez’den teşekkür
Haftanın ikinci mesajı bir  “teşekkür” . Sarıkamış’tan aktardığım notlardan sonra  “Binlerce teşekkür ediyorum” diye yazmış Bingür Sönmez;

 “Kadir kıymet bilenden de bilmeyenden de Allah razı olsun.

Bence atılan her adımı o şehitler izliyorlar, biliyorlar, onlara ayan oluyor.

Biz sadece şehitlere hizmet etmek için bunları yaptık. Sanıyorum son olaydan sonra da misyonumuz tamamlandı.

Sarıkamış Şehitleri Anma Törenleri, önü alınamaz bir şekilde çığ gibi büyüyecektir. Çünkü artık herkes ” Bayrak tepenin, Kızılçubuğun, Soğanlının Allahuekberin bir Gelibolu, bir Conkbayırı, bir Alçıtepe bir Namazgah  tabyası gibi ziyaretgah olduğunu anlamış bulunuyor.

Emeği geçenlerden Allah razı olsun. “

Sönmez’in yeni Sarıkamış kitapları da yolda; elime ulaşır ulaşmaz tanıtacağım size de.
Şehitler diyarından

Sarıkamış’tan yazan sınıf öğretmeni M.K., bölgedeki okullarda çocukların zihnini vatan, bayrak, millet sevgisinden uzak şekillendirmeye dönük bir gayret olduğunu belirttiğim yazım üzerine ” Yazdıklarınız doğru ama öğretmenlerle ilgili genelleme yapmayın “ diyor;

”Şehitler diyarında bizim gibi öğretmenler de var! “

Siz varsanız umut da var... Ve en çok bizi sevindirir bu umudun varlığı da...
Yazarımız şu aralar bir parça dalgın
Yurt gazetesinde görev yaptığı dönemde, sıcak gündemi, çoğumuza “oh” dedirtecek çizgilerle hicveden Serdar Günbilen önceki gün, Charlie Hebdo saldırısına dair yazdığım yazıda andığım “Serdar” adlı karikatürcüyle kast ettiğimin kendisi olup olmadığını öğrenmek istedi.

Evet Günbilen yerine olağanüstü yaratıcılıkla zannediyorum bir dönem çizdiğiniz gazetenin adı ve kaleminizin karakterinden ilhamla “Yurtseven” diye andığım sizdiniz. Yazıyı, kuzenimin vefat haberinin günü dolmadan yaşadığım bir zehirlenme vakasının ortasında, serum sonrası gözlerim kapanırken yazdığımdan olsa gerek bu dalgınlığım;

Kusura bakmayın.