Anladım ki,  insanlar susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar.  Oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.  Göz yumduğumuz kadar insanlar. Şems-i Tebrizi boşuna yazmamış bunu…

Elbette ki, herkesin aynı olmasını bekleyemeyiz bu hayatta. Herkes edepli olacak diye de bir şey yok aslında. Bunu beklemek büyük bir hata olur.

Sadece bilgisizlik öldürüyor hepimizi. Birilerinin arkasından iş çevirirsek, aynı şeyin başımıza yüzde yüz geleceğini bilmediğimizden birçok şeyi yapıyoruz.

Oysa ki, evrenin yasaları çok net. Ne ekiyorsak, onu biçiyoruz hem de katıksız. Öfkeliysek, öfke ile karşılaşıyoruz örneğin. Mutlaka ama mutlaka içimizdekinin yansıması ile karşılaşıyoruz dış dünyamızda…

Başkaları ile uğraşmayı bırakıp,  kendi üzerimizde çalışmaya başlasak, kendimizi tanıma yolculuğuna girsek, kazancımız ve iç huzurumuz olacak. Çünkü ancak ve ancak bir düşü bir amacı, bir hedefi olmayan sevgisiz kişiler, ötekini aşağı çekmeye çalışır. Ve bunun kimseye faydası gerçekten yoktur.  Tanrılar okulu der ki;  “ Kendi üzerinde çalış. Düşüncelerinin farkında ol. Tepkilerini gözlemle. Bu seni, kendini tanımaya ve hayatının efendisi olmaya götürecektir. Hiçbir şey bundan daha önemli değildir.

Ne mutlu kendinin efendisi olana. Ne mutlu kendisinin arkadaşı olana. Ne mutlu kendi kendine yetene. Çünkü kendisinin arkadaşı olmayan bir kişi başkasını sevemez.

Öyleyse, önce kendini kendinde ara;

Çünkü Cennet alemi senin içindedir!

“İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim… Olmak istedikleri, olamadıkları kişiyi anlatırlar.” Yusuf Atılgan

“Bir kul, dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.” Müslim, Birr,72

Herkes o kadar masum ki,  herkes o kadar iyi ki, sanırsın cehennemde yalnız ben yanacağım .:J)