Ey  İblis sana emrettiğim halde, Adem'e secde etmemenin nedeni nedir? 

Ben Ademden daha hayırlıyım, çünki beni Ateşten  onu topraktan yarattın.

Öyle ise; in oradan aşağıya, çünki senin orada büyüklük taslamağa hakkın yok.

Rabbim bana, onları tekrar dirilteceğin güne kadar süre ver.

Sen süre verilenlerdensin. 

Madem ki beni azdırdın(dışladın) ben de senin doğru yolun üzerine pusu kuracağım ve onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından yanaşacağım. Onların bir çoğunu sana şükreder bulamayacaksın.

Yukarıdaki ayetler silsilesinden  de anlaşılacağı gibi bu dialog Allah ile İblis arasında geçmektedir. Kıskançlığın sadece insana özgü bir özellik olmadığı açıktır. Allah'ın takdirini ve sevgisini başka bir yaratılmış canlıya myil etmesi melekler tarafından pek hoşnutlukla benimsenmemiştir. İblisin  bu kibir ve kıskançlık koalisyonunun ana tepkisi ne idi acaba ? Daha önce de diğer meleklerin "Biz seni tesbih ederken, sen yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve kan akıtacak bir insan mi yaratacaksın?" söylemi, (daha önce yarattın ve sonu hüsran ile bitti. Biz buradayız başka bir varlığa ihtiyaç yok. Sürekli emrindeyiz) demek oluyor. Kendi mevcut cüzri iradeleri yapılan işi eleştirmek maksadıyla kullanıldı.Acaba Allah meleklerin bu söylemlerinden dolayı onlara kızdı mı? Gerçi O, birşey yapmak için hiç kimseden icazet alacak değildir. Bunların içinde en çok ve en radikal tepkiyi de İblis'in vermesi, aslında melekler cemiyetindeki otoritesini kaybetme kaygısı olabilir.  Kendi sonunu da öğrendikten sonra, insana olan düşmanlığı kat ve kat arttı. Şöyle söyleyelim; Bir evin tek çocuğu kendinden sonra gelen kardeşini kıskanır. Nedeni ise; kendi saltanatı sona erecektir. Ebeveynlerinin sevgisini artık paylaşmak zorundadır. Sosyal imkanlar, yiyecek,giyecek, sevgi ve şevkat gibi manevi duygulara da artık ortak gelmiştir. Bu davranış şekli insanoğlunda normal karşılanmaktadır.İblis'inde Allah'ı çok sevdiği aşikardır. Kendisinin otorite olduğu bir durumda, yeni ve farklı bir yaratılış ile gelen birirnin ondan önde tutulması kıskanmasına sebep olmuştur.Bu da normal karşılanmalıdır. Yaşanan bu olay ise iki farklı cephenin oluşmasına ve bu olayın yarış ve rekabete sahne olması kaçınılmaz son olmuştur. İnsanoğlu Allah'a inanıp O'na tabii olup O'nun emir ve yasaklarını yerine getirmek için yaratılmış bir varlık iken; İblis ve avaneleri, İnsanoğlunun bunları yerine getirmesini engelemeye çalışan organize olmuş bir topluluk haline gelmiştir. Yaratıcının İnsana olan sevgisini kabullenemeyen İblis; " yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan in" emrinden sonra Şeytan adını alarak, insanoğlunun yaratılışından kıyamete kadar ki süreçte kendini adadığı bu görevi layıkı ile yerine getirmeye özen göstermektedir. Peki bu rekabet adil midir? Bu konuyu her iki tarafın da sahip olduğu  özellikler ile ele alalım;

Şeytanı kitapta geçen birkaç özelliği ile değerlendirelim:

Görünmemek 

 Şeytan, Kitapta da belirtildiği gibi  " Sizin onu göremeyeceğiniz yerlerden size yaklaşır" ayeti ile, insanoğlunun fiziki sınırları içinde, duyu organları ile anlaşılamayacak şkilde kamufule olmuştur. 

Vesvese mekanizması 

Şeytanın insan ile olan temasında, Şeytan, insanoğlunun sahip olduğu cüzri iradeye saldırır ve gerek somut gerek se soyut bir takım olaylar ile ilgili " VAR OLMAYAN BİR ŞEYİ VARMIŞ GİBİ İNANDIRMAK" vasfına sahiptir. 

Kuruntu mekanizması 

Burada ise Şeytan yine aynı formulü kullanarak "VAR OLAN BİR ŞEYİ YOKMUŞ GİBİ İNANDIRMAK " suretiyle uygular. 

Kendi Din anlayışını dikte etmek

Şeytanın Kitap üzerinde herhangi bir hükmü yoktur. Bu sebepten dolayıdır ki; İnsanoğlunun Kitaba yakınlaşmasını istemez. Toplumlar içerisinde, gerek fiziksel gerek ise ruhsal olarak uygun insanları seçer ve "vesvese -kuruntu" mekanizmasını kullanarak bir nevi toplum mühendisliği yaparak, kendi din alimlerini yaratır. 

Aslında konunun aslına bakar isek Şeytan asla ve asla insanoğluna allah'ı inkar etmelerini söylemez. O sadece Allah'a eş koşulmasını ister. Bunun nedeni ise kendisi, kendisinide yaratan Allah'a inanmış, ve O'nu çok sevmiştir. Hatta bir adım daha öteye giderek Allah'ın İnsanoğlunu daha çok sevdiğine inanarak bunu bir türlü kabullenememiştir.  Ne gariptir ki, Şeytan kendini yaratana inanmış olmasına rağmen, tabiri caiz ise  İnsanoğlu işin cılkını da çıkararak kendi içerisinde ATEİZM olgusu altında inkar inanışına da yönelmiştir. Bu sayı günümüzde küçümsenmeyecek kadardır. Yeryüzündeki 7 milyarlık nüfusun 3 Milyardan fazlası ATEİST - PUTPERESTTİR. Şeytanın bu durum karşısında şaşkın olduğuna inanıyorum.

İnsanı elindeki argümanlar ile değerlendirelim

Uyarıcılar (Peygamberler) 

Allah, kanunlarının  yeryüzünde yayılması, insanoğlunun kendisinin varlığına ve dirliğine inanması için yine yeryüzünde kendi belirlediği ve insan ırkından olan uyarıcılar göndermiştir. Bu peygamberler, insanlara yaptıkları yanlışları tebliğ etmekle ve yapmaları gerekenleri anlatmak ile yükümlüdürler.  Elbette şeytan farklı yollardan bu uyarıcılara da mani olmaya çalışmıştır. Kimi zaman direkt kendisi, kimi zaman ise ayarttığı insanlar ile bunu yapmaya  kalkışmıştır. Bu konuda İsrailoğulları üzerinde hakimiyet kurmuş ve birçok peygamberin öldürülmesini sağlamıştır. 

Kitaplar

Kuran-ı Kerim, daha önce Musa'ya indirilen Tevat'ı onaylamak için indirilmiş bir Kitaptır. Kitaplar aslında bir nevi " ŞEYTANDAN KORUNMA REHBERİDİR." Anlatılan kısaslar, verilen örnekler, Şeytanın ve neslinin hangi durumlarda nelere ne tepkiler vereceğini anlatır. İnsan ile şeytan rekabetinin asli unsurları rekabetin nedeni, şeytanın becerileri ne gibi meziyetlere sahip olduğunu ve bu duruma göre nasıl savunma ve taarruz edileceği açıklanır. Şeytan bu sebepten dolayı, insanoğlunun Kitabı okuyup anlamasından rahatsız olur. 

Bu iki tarafında saldırı ve savunma sistemlerini analiz ettikten sonra aslında iki tarafında kendilerine has silahlarının olduğu aşikar ortadadır. Günümüze bakıldığında şeytanın bir adım önde olduğu da kanıksanamaz bir gerçektir. Şöyle ki; şeytan dini öncelikle fırka fırka böldürmüştür.  Daha sonra mezheplere, tarikatlara ve en kucuk kısmı ile cemaatlere ayırmıştır. Bu olay sadece islam dini için geçerli değil, bütün semavi dinleri kapsar. Bunun nedeni ise, insanoğlunun tek çatı altında toplanmasını istememesinden kaynaklanır. Fırkaları birbirine düşman ederek, bütünleşme olgusunu da zora sokmuştur. 

Aşırı sevginin ve kıskançlığın, kibir ile buluşması Şeytan'ın ilke sahibi ideoloji sahibi, düşmanına acımasızca saldırması günümüz silahlı teröristleri andırır. O iyi eğitim almış, ne istediğini bilen, ideolojisine sadık, iyi bir asker, iyi bir politikacı ve iyi bir din adamı olarak her daim karşımızda , yanımızda, arkamızda ve bizimle birliktedir. 

Ne mutlu bize k, bu muhtşem suç makinası, bu inanmış kötülük dehasının kusurları da vardır. Bizim yapmamız gereken ise kullanma klavuzunu iyice okumak olacaktır. 

LÜTFEN KURAN-I KERİM OKUYUNUZ. 

ESEN KALIN 

06 OCAK 2018 MEHMET AKİF EROL