Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına
Dünya genelinde 2 Şubat’ta Sulak Alan Günü'nü kutlanıyor. Türkiye bu güne yine buruk giriyor. Son 60 yılda kaybedilen sulak alanların yüzölçümü iki milyon hektara, yani yaklaşık Marmara Denizi'nin 1,5 katı büyüklüğüne ulaştı.

Doğa Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamada, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından uygulanan sulama ve baraj projelerinin Türkiye’de sulak alanların kurumasının birinci nedeni olarak kabul edildiğine dikkat çekildi. DSİ'nin planlama aşamasındaki sulama ve baraj projelerinde hiçbir revizyon yapmadığına işaret edilerek, daha çok baraj yapımını içeren bir vizyonla hareket edildiği ileri sürüldü. Söz konusu projelerin önündeki tek yasal engel olan Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği’nin ise defalarca değiştirilerek zayıflatıldığı kaydedildi. Yönetmeliğin uğradığı son revizyonla sulak alanları tehlike altına soktuğu gerekçesiyle Danıştay tarafından engellendiği hatırlatıldı.

Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan bilimsel araştırmanın verilerine göre; Türkiye'nin tatlı su balıklarının en hızlı yok olduğu ülkeler arasında olduğu bildirildi. Su kuşlarının durumunun da aynı olduğuna dikkat çekildi. Türkiye’de üreyen nesli küresel ölçekte tehlike altındaki beş su kuşunun dördünün hızla azaldığı ifade edildi. Nesli tükenen dikkuyruk adlı ördeğin Türkiye’deki üreme nüfusunun son 10 yılda yüzde 40-69, yaz ördeğinin ise yüzde 90’dan çok azaldığı görüldü. Yale Üniversitesi nesli tükenen canlılara yönelik hiçbir önlem alınmaması nedeniyle Türkiye’nin doğa koruma açısından 180 ülke arasında 177. sırada olduğu yönündeki açıklaması hatırlatıldı.

Konu hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Başkanı Dicle Tuba Kılıç, şunları söyledi: “1990’ların ikinci yarısında Türkiye’de sulak alanların korunması konusunda önemli adımlar atıldı. Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği yayınlanarak pek çok alanın koruma sınırları çizildi, bölge halkı ile ortak çalışmalar yapıldı, yeni koruma alanları ilan edildi. Ne var ki son beş yıl içerisinde alınan önlemlerin sulak alanlara yönelik tehditlerin çok gerisinde kaldığını görüyoruz. Sulak alanların ne yönde geliştiğini bize şüphesiz ki en iyi orada yaşayan canlılar anlatıyor. Türkiye’de sulak alanlara bağımlı hangi canlı grubuna bakarsanız bakın sayısının büyük hızla azaldığını görüyoruz. Pek çok türün nesli tümüyle tükenme noktasına geldi. Bunlar arasında turnalar gibi kültürümüzde önemli yeri olan kuşlardan, sadece Anadolu’ya özgü balıklara ve dikkuyruk gibi nesli tehlikedeki ördek türlerine kadar pek çok canlı yer alıyor. Bu canlılar sadece kendilerinin değil, topyekûn Anadolu’daki yaşam kalitesinin bir göstergesi.”

Editör: TE Bilisim