Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden.. Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden..
 1-Halife olmayı olmazsa olmaz sanan Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Türk Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler, bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerindi.


2-Ama çok büyük sorunlar çıkar, çünkü Arap dünyası, Halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler. İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur. Bu yol;

3-Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarında seçilecek iki bin civarında ulemanın, mollanın, "Ebu Suud Efendilerin" İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmelerini sağlayarak imparatorluğu Araplaştırmak, ...

4- ...İmparatorluğu Araplaştırmak, diğer bir değişle Türk İslam’ı terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar...

5-Arapların da desteğiyle proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır! “Türk’üm!” “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye damgalanır, aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir. Hala Türküm diyene faşist diyorlar!!

6-Naima tarihine göre(1650-1715) O dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm!” “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan hatta çocuk sayısı 158 bindir. Murat Paşa bir köye gider, girişte oyun oynayan 12 yaşındaki çocuğa; Türkmenmisiniz diye sorar!

7-12 yaşındaki küçük Türkmen çocuk sorunun ne manada sorulduğunu anlayamadığından Türkmenim der. Bunun üzerine atından hızlıca inip, kılıcını çekip, çocuğun kellesini uçuran Murat Paşa, akabinde tüm köyüde kılıçtan geçirip, kuyulara doldurup KUYUCU Murat Pasa olur!

8-Maalesef Osmanlı'nın son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türklere zulümle geçer, sıkı bir Arap tandanslı mezhepçilik kurulur! 1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, ve yerletine daha sonra Süleymaniyeli Halid-i Nakşi Kürt-i Tekkeleri sahne alacaktır.

9- O dönem İrandan kaçıp gelen ve sınırlara yerleştirilen Şafi Kürtlere büyuk imtiyazlar verildi. Bölgedeki Osmanlı topraklarının 1/3'ü direkt 2/3'ü de dolaylı yollardan Şeyh ve Aşiret ağalarına verilir. 1839'daki l.Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten de muaf tutulurlar.

10-Yine o dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilir! Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, Serdengeçti Birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, kırdırılır. Ganimeti bile toplatmazlar!

11-Ganimeti saraylardaki Arap mollalar ile işbirlikcileri kendi aralarında paylaşırlar! Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin büyük bir kısmı, bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşip ayakta kalırlar...

12-Kürtleşen Türkmenler kitabına göre 300 civarında Türkmen Aşireti/boyu Kürtleşmistir. Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır… Buna tarihimizde “Ekrad Türkmanlar” denir… (Ekrad=Kürt demek) Ekrad, Türkmandır. ...

13-Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunlu Türklerin büyük bir kısmı İran’a göçer.(Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır.) Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve Alevilik bu politikalar sonucu gelişir ve büyür...

14-Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir artık, ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir. Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmış, mezhepçiliğe kurban edilmiştir!

15-Devlete çöreklenen bu geri kafalı Arap Mollalar(ikibin civarındadır) başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler! Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ıda ıskalatırlar! Rönesans’ı o dönem maalesef İngiltere kapar.

16-Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de koruyup kabul ettiğimiz Endülüs Yahudileriyle gelir. Sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur ve 1563’te ise Rumların da matbaası vardır. Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler!!!

17- bu yobaz geri kafalı dunyadan bi haber Arap mollalarımız, Sözümona ulemalarımızın, en meşhur hayır gerekcesi ise; "Allahın kelamı kara kitaplara basılmaazzz!! Mantığa bak hizaya gell..!!!

18-İbn-Rüşt, İbn-i Sina ile teselli bulup Endülüs Medeniyeti ile gurur duyan zavallıların hemen hicbiri, İbn-i Rüsd'un "tehafütü't tehafüt"ünü yani felsefe üzerine yaptığı çalışmalarıyla Islamı hadis, sünnet zırvalığından çıkartıp mantık ve felsefeye dönüştürdüğünü bilmezler bile

19-Bilmedikleri gibi Ibn-i Rüşt ile İran'daki Gazalinin felsefeye, mantığa karsı çıkıp, hadis-sünnet(ehli sunnet vel cemaat anlayışının) dışındakileri din dışı ilan edip tum Kütüphaneleri yakıp! İslami sonu karanlık bir uçuruma ittiklerini de bilmezler! Çünkü İmam Gazalicidirler.

20-Neyse ana konumuza dönersek; ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan 240 yıl sonra yani 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile Matbaaya kavuşuruz ama bilgiye sahip olmak için çok geçtir artık... Çünkü bilim, akıl, felsefe... bizi çoktan terketmişti bile!..

21-Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır; 1299’dan, 1683 Viyana Bozgunu’na kadar neredeyse savaştığı tüm savaşları kazanan bir ‘’Türk imparatorluğu’’ Osmanlı varken; neden son 250 yılda neredeyse girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de İstiklal Harbi yapmak zorunda kalmıştı?

22-Osmanlı, 1683 Viyana Bozgunu’ndan, 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan "Sakarya Meydan Muharebesine" kadar neredeyse tüm savaşlarını kaybetmiş, 13 cephede aynı anda birden savaşmış, üzerine Anadolu kadınının sayısız ağıtlar yazdığı Yemen'de 1 milyon askerini kaybetmişti.

23-Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi-mezhepçi politikalara dönülmeseydi koca bir imparatorluk batar mıydı? Ve yine; Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Hacı Bayramların, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi?

24-Şeyh Edebalilerin Akşemseddinlerin İslam’ı İslam değilmiydi de? Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu! Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir! Ahmet Yesevi der ki: “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!” Anlayana..

 

Editör: TE Bilisim