Seçim tarihi açıklandı, gözler YSK'da! Seçim tarihi açıklandı, gözler YSK'da!
 Güneydoğu'da yaşanan terör olayları ve çözüm yollarının tartışıldığı her platformda MHP'yi temsil eden konuşmacılara değilmeyen tek sual yöneltiliyor:


Bu sorunun kapsamı; MHP'nin bu konuda hiç bir şey söylemediği, teröre karşı olmak ve şiddetli bir şekilde mücadele etmek gerektiği dışında bir çözüm önerisinde bulunulmadığı önyargısıyla söze başlıyorlar.

Oysa ki, MHP adına söz söylemek mevkiinde bulunmamakla birlikte, şahsi fikrim olarak; bu meseledeki tek çözümün "evrensel hukuk ilkeleri" doğrultusunda, "kollektif hak" saçmalığına sapmadan "bireysel hak ve hürriyetler"den 78 milyonu teşkil eden vatandaşlarımızın en kamil manada ve en geniş şekilde faydalanması ve her insanımızın vatandaşı olmaktan "onur" duyacağı ve "aidiyet" hissedeceği bir devlet ve toplum düzeninin kurulması Türk milliyetçilerinin bu konudaki yegane çözüm projesini teşkil etmektedir.

Yukarıda tanımladığım şekilde ve "bireyi" esas alan "temel hak ve hürriyetlerin" hukuki güvence altına alınmasına rağmen, evrensel hukuk metinlerinde genel kabul görmeyen "kollektif hak" kavramından yola çıkarak ortak kimliği reddeden, ana dilde resmi eğitim, özerklik, federalizm ve bağımsızlık taleplerinden hareketle terör üretenlere karşı ortak devletimizin en şiddetli şekilde mücadele etmesi ve terörün kökünün kazınması ise hepimizin vazgeçilmez çözüm projesidir.

Bizleri çözümünüz yok diyerek önyargılı suallere muhatap kılanlara karşı, "Ortak bir tarihi geçmişten, müşterek gelecek tasavvur" idealimize dahil bulunan tüm vatandaşlarımız için bu yöndeki düşüncelerimizin haklılığını vurgulamaktan geri durmayalım.

Malumunuz olduğu üzere, geçen hafta Suudi yönetimi 47 kişiyi birden idam etti. Mevcut problemler yetmiyormuş gibi, islam dünyası yeni bir "mezhep çatışmasına" sürükleniyor.
Bu gelişmeler karşısında Sayın Cumhurbaşkanımız; "idamlar Arabistan'ın iç hukuk meselesidir" beyanında bulunarak, kimi ne ilgilendirir demek istedi. 
Bu durumda, ilkel bir rejimin 47 insanı idam etmesi iç hukuk meselesi ise, Libya'yı niye yerle bir ettiniz, Türk varlığının yok olmasına, Mısır'a niye karışarak 25 milyar dolarlık yatırımımızın battal hale gelmesine yol açtınız. Suriye rejiminin yaptıklarını niye "İç Hukuk" meselesi olarak kabul etmediniz de başımıza açmadık bela bırakmadınız?


Etrafımızda ihtilaflı olmayan hiç bir komşu bırakmazken, o ülkelerin uygulamalarını niye iç hukuk uygulaması olarak kabul etmediniz...
İslam dünyası için Evrensel Hukuk İlkeleri doğrultusunda Türkiye'yi "Yeni medeniyetimizin rol modeli" yapmak varken, iptidai rejimleri savunmak bize mi düşüyor...
Bu vahim tablo karşısında bizlere düşen milli ve islami kültürümüzü esas alarak, "demokratik ve hukukun üstünlüğünü tesis etmiş, gelişmiş-kalkınmış medeni bir Türkiye'yi Türk ve İslam Dünyasına model olarak sunmanın azmi ve çalışması içinde olmak zorundayız... Yeni medeniyetimizi inşa ve ihya etmek görevi de türk milletine düşecektir. Hedefimizin büyüklüğü ve kutsallığını düşününce her kardeşimizin gündemdeki konulara esir olmadan, ihlas ve azimle geleceğe hazır olmak vazifesi bulunmaktadır...

13 yıldır boyunca, "inkar, red ve asimilasyon politikalarını" biz kaldırdık, milliyetçiliği ataklarımızın altına aldık, kürt sorununu biz çözdük dedikten ve Dolmabahçe Mutabakatı ile "Özerklik" pazarlığı yaptıktan sonra, dün itibariyle " Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır" diyen büyük lider ve politikacımız kimdir acaba? 
Terör örgütüne Çözüm Süreci adı altında 3 yıl boyunca hazırlık yapması için hoşgörü gösteren ve sonra da Örgüt tarafından kandırıldık diyerek, 20 Temmuzdan sonra millet evlatları içinden verilen 372 aziz şehidlerimizin hesabını vermeden milleti kandırmaya devam edenlerin, şimdi de çözüm olarak; Başkanlık sistemi peşinde koşanlara inanmaya devam mı edeceğiz? 
Bu sorularla birlikte; ülkemizdeki bu vahim durum karşısında bile, millete yeni bir umud kapısı sunamayan; sorumluluk anlamında eksik bıraktığımız gayret, enerji, samimiyet ve ürettiğimiz politikalar noktasında hepimizin tam bir tedekkürle nefis muhasebesi yapmamız gerekmiyor mu?

Rubil GÖKDEMİR

Editör: TE Bilisim