Semih Yalçın'ın açıklamasının tamamı şu şekilde:
14 yıla yaklaşan AKP iktidarı; insan ilişkilerinin yönünü kişisel
çıkarların tayin ettiği, ikbal hırsı ve gelecek beklentilerinin; inançları ve
temel ahlaki değerleri yozlaştırdığı bir dönem olmuştur. Bu süre zarfında
siyasette meydana gelen erozyon, bütün toplum kesimlerini etkisi altına
almıştır.
AKP iktidarı; “iman ve ahiret kaygısı” süsü verilmiş dünyevi ihtirasları
kaşıyan; rahatı, keyfi ve tatlı hayata erişmeyi teşvik eden, her türlü çıkar
ilişkisinin ve her türlü ahlaki tavizin mubah hâline geldiği, adına değişim
denen ama aslında “sosyal tereddi”den ibaret olan bir dönemi yaşatmıştır.
Toplumun birçok kesimleriyle beraber birtakım kavramlar ve değerler de
ister istemez bu “bozulma” rüzgârından etkilenmiştir.
Mesela eskiden yüksek ahlak, sabır, sağduyu, hoşgörü ve
tesanüt gibi hususiyetlerde ifadesini bulan “dava” ve “dava adamı”
kavramları; bugün yerini kaygı verici bir çöküş ve sükûta
bırakmıştır. Bunların yerini; tahammülsüzlük, kötüleme, yıkıcı
tenkit, dedikodu, koğuculuk, gıybet gibi beşeri hastalıklarla alil
karakterler almaya başlamıştır. Gelecek nesillere aktarılması
gereken kıymet hükümlerinin ve insani hasletlerin üzerini, kalın
bir çıkar perdesi örtmüştür.
Son yıllarda toplumda meydana gelen ahlaki kokuşmadan en az
etkilendiğine şüphe bulunmayan milliyetçi-ülkücü camiada, –küçük de
olsa- bazı istenmeyen hadiselerin yaşandığına esefle şahit olunmaktadır.
Unutulmamalıdır ki davaya inancın ve sadakatin temel
ölçütlerinden biri, onun vazettiği kıymet hükümlerinin titizlik ve
hassasiyetle yaşatılıp korunmasıdır.
Milliyetçi-Ülkücü Hareketin fikriyatını oluşturan, 47 yıllık
onurlu geçmişinden bugüne taşıyan, ayakta dimdik tutan ve onu
besleyen; sahip olduğu değerler bütünüdür. Bu değerlerin
yaşatılması, davamızın yaşatılması anlamına gelmektedir.
Ne var ki uzun bir süreden beri sosyal medyada, kendini
Ülkücü olarak tanımlayan veya öyle olduğunu iddia eden bazı
kimseler tarafından çeşitli bahanelerle Milliyetçi-Ülkücü Hareketin
siyasetteki temsilcisi olan MHP’yi, MHP’nin Genel Başkan ve
yönetimini hedef alan hafifmeşrep ve ahlak dışı paylaşımlar
yapılmaktadır.
Camiamızın kutlu geleneklerine ve Ülkücü ahlakına aykırı ifadelerle
dolu bu paylaşımlar, “dava” kavramının ifade ettiği değerler bütünüyle asla
bağdaşmamaktadır.
Üstelik bu paylaşımlarda, MHP camiasının sicilli düşmanlarıyla
bilhassa medyada “fitne saçma” geleneğinin temsilcileri olan ve bir bardak
suda koparmaya çalışan bazı ahlaksız köşe yazarlarının referans alındığı
görülmektedir.
Oysa Türk milliyetçilerinin yapması gereken şey; bu gibi zavallıların
bütün Milliyetçi-Ülkücü camiayı aşağılayan yorumlarını tenkit malzemesi
olarak kullanmak yerine, onlara gereken cevabı vermek olmalıdır. Çünkü
onlar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin şahsında hem partinin
kurumsal kimliğini hem o makamın manevi şahsiyetini ve hem de bütün
camiamızı tahkir etmektedir. Onların ahlak dışı ve yakışıksız yorumlarını
referans göstermek; onların ekmeğine yağ sürmek, kendi ayağına kurşun
sıkmak anlamına gelmektedir.
Eleştiri yapılabilir. Eleştiri de öz eleştiri de olmalıdır ve gereklidir.
Yapıcı tenkitlerden herkes payını almakta, istifade etmektedir. Ancak
bunun kuralı, yolu yordamı vardır. Yıkıcı tenkit, eleştiri olmaktan çıkıp
bozgunculuk hâlini almaktadır.
Maksatlı ve kötü niyetli tenkitleriyle camiamızdaki insicamı bozmaya,
birbirimize olan inanç ve itimadımızı ortadan kaldırmaya çalışan
bozgunculara fırsat verilmemelidir.
Bu arada 1 Kasım Seçimlerinden sonra geleneklerimize, fikirlerimize,
dokumuza, meşrebimize, siyaset ve insan anlayışımıza aykırı birtakım
yollarla başlatılan “suni” kurultay girişimleri; nihayet mahkeme kapılarına
kadar uzanmış, yargı yoluyla MHP’yi kayyuma teslim etme çabasına
dönüşmüştür. Yani Türk milliyetçilerinin mukaddes ve mübarek davası,
davalık olmuştur.
47 yıllık siyasi hareketin geleneklerini ve şerefli geçmişini bir kenara
bırakıp birtakım bahanelerle MHP’nin mahkeme kapısına götürülmesiyle
ilgili gazetelerde atılan başlıklara bakınız:
MHP mahkemelik oldu!
Kurultayı yargı belirleyecek!
MHP’de yargı süreci başladı!
Bu başlıklar, MHP’yi mahkemeye sürüklemeye kalkanlar için bir utanç
vesikasıdır.
Siyaset yapma ve siyasette çözüm üretme yolları bellidir. Normal
istikametten gitmek varken yargı tasarrufu altında politik çıkar temin etme
çabasının arkasında iyi niyet aranmaz.
MHP; zaten günü geldiğinde, 2018’in Mart’ında kurultayını
yapacaktır. Üstelik ilçe kongreleri bu yılın Ekim ayında
başlayacaktır.
MHP Genel Başkanlığına aday olmak, gerekli şartları taşıyan her
Ülkücünün hakkıdır. Ancak bu konuda iyi niyet ve sağduyu içeren, “davaya
hizmet” gayesi güden davranış; MHP’nin geleneklerine zarar vermeden
olağan kurultay sürecinin akışına göre hareket etmek ve kurultayda
resmen aday olup değerli delegelerimizin karşısına çıkmaktır.
Ne var ki MHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıklayanlar ve o
yolda ittifak edenler tarafından bu yapılmamış, delege iradesi yerine
mahkeme kapıları tercih edilmiştir. Böylece söz konusu müteşebbislerin
amacının üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu anlaşılmıştır.
Türkiye tarihi en zor günlerini yaşarken; mevcut iktidar tarafından
rejimin şekli ve niteliği değiştirilmeye, demokratik parlamenter sistem
yerine dikta rejimi kurulma çabaları devam etmektedir. Bütünlüğümüze
yönelik küresel tehdidin boyutu genişlerken; bölücü terör örgütünün
saldırılarında her gün ikişer üçer şehit verilirken; bütün bu sorunların tek
çözüm adresi olan MHP’nin performansını, enerjisini ve gücünü suni
kurultay tartışmalarında harcamak, partimizi kişisel ihtiraslar ve şahsiyatın
çıkmaz sokağına yönlendirmeye çalışmak çok büyük vebaldir. MHP’yi
geleneklerinden uzaklaştırarak mahkeme koridorlarına sürüklemeye
çalışanlar ve onlara alet olanlar, bu vebal ve sorumluluğun altından
kalkamayacaktır.
Âdet ve teamüllerimiz doğrultusunda Ülkücü iradenin normal
yollardan tecellisini beklemek yerine onu yargı erkinin vereceği
karara mahkûm etme teşebbüsleri, aslında doğrudan Ülkücü
iradeyi hedef almıştır.
Bu iyi niyetten yoksun ve acul girişimlerden bir sonuç çıkmayacağı
gibi; Ülkücü irade, siyasi geleneklerimize aykırı yöntemlerle onu
zorlayanlara gereken dersi zamanı geldiğinde verecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.