AKP'nin yenilmesi ve Türkiye'nin bu iktidardan kurtulabilmesi için toplumda ki dumura uğrayan milli şuurun uyandırılması gerekir.Güçlü,karakterli insanların ve toplumların ortak özelliği;öz benliklerinin,milli şuurlarının yüksek seviyede olmasıdır.

 

                   Bir toplumda milleti millet yapan değerler yükselmiyorsa, örselenmişse, hedef kitleleri ikna etmekte aciziyet yaşanıyorsa, tarihsel süreç içerisinde var olan gerçeği kabullenmekte ve inanmakta, kitleler ayak diretiyorsa, toplumda milli travma ve şuur erozyonu başlamış demektir.

 

                 Gerek insan, gerekse toplumlarda milli direnç ve uyanış kendine güvenmekle başlar.Kendine güvenenler ise,başkalarının kendileri hakkında ne diyeceklerini ve ne yapacaklarını sorgulamadan önce,kendi düşüncelerini ön plana çıkaranlardır.Güçlü insan ve güçlü toplum,önce düşüncelerini açıklar ve ardından projelerini uygulamaya sokar.

 

                   Milli toplumlarda,hipotez de hüküm de kendi tasavvurlarıdır.Hipotez sağlam temellere oturmazsa hüküm bir an sonra hükümsüzlük halini alır. Düşünceler sağlam karakterler üzerinde şekillenirse; kişi ve toplum,başkalarının ne dediğine bakmadan kendi davasını yürütür.

 

                   Tarihten bu güne kadar da aynı seyir takip etmiştir ve devam edecektir.Türk Milleti '' Kökü mazide olan atidir''.  Milletimizin bir kısmı gelinen şartlarda;  mazisini unutmuşsa, inkar edenleri desteklemeye devam ediyorsa,

millet ve milliyetçiliğinin varlığı bir DRAM halini almışsa bile kökü hala mazidedir.

 

                      Manevi düşüncelerimizde, duygularımızın geçmişe kanatlanmasında,  iyi ya da kötü olan her şeyin genleri mazide saklıdır. Bu değerleri çok iyi bilmek,  halka ve bilhassa genç nesillere tanıtabilmek, geçmişimizle övündüğümüz kadar geleceğimize de güven duygusuyla bakmak, milletimizde ki yaşama ve kalkınma duygusunun ön şartıdır.

 

                     Nasıl ki işleyen bir aracın çalışması ve fonksiyonunu ifa edebilmesi için müteakip defalar bakımdan geçirilmesi,yağlanması ve tamir edilmesi gerekiyorsa,fertlerin ve milletlerin manevi olarak çürümemesi için de,milleti bir araya getiren milli değerlerin şahlandırılmaya ihtiyacı vardır...

 

                    Toplumda genç kuşaklar ne görürlerse onu alacaklardır. Maddeye ve mideye hitap eden,materyalist düşüncelerle yetişen gençlerle,milliyetçiliği ve Türkçülüğü kavmiyetçilikle karıştırarak ırkçılık gibi görenler,küresel değerleri kendi var oluş değerlerinin üstünde tutan anlayışla yetişen kuşaklardan oluşan toplumun geleceği de olamaz.

 

                                    AKP'NİN   ''MANKURTLAŞTIRDIĞI'' KİTLELER

 

                       Malesef AKP iktidarında Türkiye, geniş bir kültürel erozyon ve manevi tahribatla baş başa bırakılmıştır. Milli değerlerimiz yıpratılmış, direncimiz kırılmaya çalışılmıştır. Mezhepçilik,bölgecilik,çıkarcılık,her çeşit istismarla ve dincilik yapılarak,adeta insanlarımızın saf temiz duru din anlayışının kodları dinamitlenmiştir.İslam'ın her türlü yüce değerleri bu iktidar zamanında istismar edilmiş ve kullanılmıştır.

 

                        Rüşvet,iltimas,adam kayırma,HIRSIZLIK ve benzeri suçlar dahi kılıfına uydurularak, kendilerini haklı çıkarabilmek için;İslam adına kendi yandaş proföserlerine FETVA verdirilerek güya kendilerince aklanma yoluna tevessül etmişlerdir.İslam'ın ulvi değerlerinin kullanılmasının yetişen genç nesillerde nasıl tahribatlar yaptığı,kendilerini İslam'la özdeşleştiren AKP'nin kirli faturalarının ileride  İslam'a kesileceğinin idraki içerisinde olmadan 12 yıl boyu yüce dinimiz bunların elinde istismar kapısı olmaya devam ede gelmiştir.

 

                       AKP'nin milli görüş çizgisinden gelen %20  lik seçmen profili artırılarak ve insanlarımız şu ve bu vaadlerle kandırılarak, aldatılarak tabanda kemikleştirilmiş bir seçmen kitlesi  oluşturulmuştur.2002 den itibaren BİRİNCİ İKTİDAR döneminde, din siyaseti ile etrafına topladığı eğitimsiz insanlar,dindar insanlar ve Anadolu'da milliyetçi insanların oylarıyla iktidara gelmişlerdir.İş başına gelmelerinde cemaat ve tarikatların da rolü olmuştur.

 

                      AKP,  2007-2011 yılları arasında ki 2. İKTİDAR'A  gelişinde de seçmen kitlesini daha da artırmıştır. Kamu gücü sonuna kadar kullanılmış,kazandığı yerel belediyelerin tüm imkanları bu uğurda seferber edilmiştir. Dar gelirli ve yoksul vatandaşlarımız,belediyelerin yardımlarıyla ve sosyal desteklerle bu insanlar kendilerine bağlanmıştır.Basın yayın susturulmuş, muhalif yazar ve gazeteciler içeriye atılarak korku oluşturulmuştur.Kandırılmış temiz ihlaslı insanlarımız haricinde ki; oy veren menfaat şebekelerinin büyük kısmı kendi menfaatlerini ülke değerlerinin üzerinde tutmuşlardır...

Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli

                      

                      Ülkücüler sair zamanlarda Erdoğan için; ''...Fatiha okumayı bilmezler,kafatasçı,kandan beslenenler,ırkçılar,...'' olarak suçlanırken; seçim zamanlarında ise 180 derecelik dönüşümle, ''ÜLKÜCÜ VE MHP'Lİ KARDEŞLERİM...'' olmuştur. İstismarın her türlüsü fütursuzca diz boyu sergilenmiştir. Amaca ve hedefe giden  yolda, her türlü araç bu zihniyetçe mübah görünmüştür...

 

                      Askerler üzerinden algı operasyonu devreye girmiş, her türlü vesayetçilik anlayışıyla mücadele ediliyor  imajı ile toplum tam bir propoganda bombardımanına maruz bırakılmıştır.Bu dönemde Cumhuriyetin temel niteliklerine saldırılmış,askerin itibarı sıfırlanmış, bölücülere her türlü tavizler verilerek Devletimiz pazarlık masasına oturtulmuştur...

 

                      Öyle bir düzen kurulmuş ve çark işlemeye başlamıştır ki, hiç çalışmadığı halde maaş ve yardım alan insanlarla, kim para verirse oylar da onların dediği insanlar oluşturulmuştur.İşte AKP'nin beslediği,büyütüp şişirdiği,dar gelirliler,cemaatler,çeşitli tarikatlar,bürokratlar,tüccarlar ve her türlü menfaat odakları ile tüm yandaşlar,kamu gücüyle,devletin her türlü imkanlarını da yanlarına alarak seçimlerde olağan üstü çalışarak AKP'yi  HEM ÜÇÜNCÜ DÖNEM,HEM 30 MART MAHALLİ İDARELER YEREL SEÇİMİNDE HEM DE 10.AĞUSTOS 2014 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE DE  HEDEFE TAŞIMIŞTIR....

 

                     Bu guruplar 12 yıldır AKP'yi kayıtsız şartsız desteklemişler ve bu yolla on iki yıl içinde; genel,yerel ve referandum olmak üzere 9 SEÇİMİ DE ÜST ÜSTE KAZANMAYI BİLMİŞLERDİR... Destekleyenlerin çok büyük kısmı doğrudan iktidara göbek bağı ile bağlanmış ve iktidarın nimetlerinden nemalanarak beslenenlerdir..

 

                            AKP'NİN DİN ADINA YAPTIĞI TAHRİBATLAR

 

                    Bu şartlar altında halkımız adeta efsunlanmış ve sihirlenmiş durumundadır.Değer yargılarımız örselenmiştir..Din istismarının hiç olmayacak boyutu bu iktidar zamanında yapılmıştır.İnsanlarımız yıllardır,hala İmam Hatip Liseleri ve baş örtüsü mevzularıyla meşgul edilerek,ülkenin milli ve üniter yapısı üzerinde ki bölücü tehlikeleri sorgulamaktan uzak tutulmuştur.

                  

                   ''RTE'ye  dokunmak bile ibadettir..'' Haşa '' Allah'ın bütün sıfatlarını üzerinde toplamış bir liderdir...'' diyenler AKP'ye oy vermişlerdir.Halkın nazarında beklenen MEHDİ  konumuna yükseltilmiştir...Sayın Erdoğan da kendisi üzerinden Allah'a şirk koşulduğu halde mehdiliğini kabul eder pozisyonuna gelmiştir.

 

                       Çünkü çıkıpta bir kere olsun;''... bu söylenenler şirktir haşa Allah'a eş koşmaktır, ne demektir bana dokunmak ibadet olsun,biz de bir faniyiz,böyle konuşanların partimizle alakası olamaz...'' mealinde tek bir söz söylememiş olması,dini istismarın ve dinciliğin çarpıcı örnekleridir... Cumhurbaşkanlığı seçiminde bekledikleri %60 oyu alamayıp, %52 oy olmaları sonucunda;dindarlık adına en büyük DİNCİLİK TİCARETİ yapılmıştır.

 

                                     HAŞA ERDOĞAN MEHTİ MİDİR!?..

 

                      Son seçimde, Erdoğan'ın oy oranının beklentilerin altında olması nedeniyle; '' PEYGAMBER EFENDİMİZİ BİLE DESTEKLEMEYENLER OLMUŞTUR.BİZİ DE %52 DESTEKLEMİŞTİR...'' şeklinde dudak uçurucu ifadeleri söyleyebilmiştir. Ve ne AKP'den ne de Erdoğan'dan  tekzip edici mahiyette hiç bir açıklama yapılmamıştır.

 

                     BU ne demektir? Erdoğan'ın kendisini haşa Peygamber Efendimizle (SAV) kıyaslaması demek değil midir?.Nerede bu ülkenin haysiyetli din alimleri? Diyanet işleri ne iş yapmaktadır?..Bu istismarın sonu nereye varacaktır,bunu düşünen yok mudur?

 

                   Bu sapık anlayışı biraz irdelemek gerekir:

 

                     Peygamber Efendimiz,yüce İslam Dinini tebliğ ederken desteklemeyenler en başta Mekke döneminde ki EBU CEHİLLERİN gurubu yani KAFİRLERDİR. 622 yılında ki Medine'ye hicretlerinden sonra ki dönem de ikinci dönemdir.Bu dönemde; Medinede ki müslümanlar ile hicret eden muhacir ensarlar birbirleriyle İslam kardeşi sayılmışlardır.Bunların arasında da,inanmadıkları halde inanmış gibi görünen ve Peygamber Efendimizi (SAV) desteklemeyen MÜNAFIKLAR olmuştur...

 

                     Allahtan ki ülkemiz insanlarını dini değerleri ve referansları yüksek,mezhepçilik ve taassupçuluğa papuç bırakmayacak kadar sağlam karakterde olmalarından dolayı kardeş kavgası çıkmamaktadır.Aynı durum ve din istismarcılığı bir başka ülkede veya Ortadoğu ülkesinde olsa idi,oluk oluk din adına kan akması işten bile değildi.

 

                      Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün büyüklüğü bir daha ortaya çıkmaktadır.Atatürk'de her insan gibi fanidir.Büyük kahramandır fakat asla ulu değildir.Ululuk sıfatı fani olanlara bahşedilemez.Bu ayrı bir konu...

 

                      Kısaca Allah(CC) Resulünü desteklemeyen MÜNAFIK ve KAFİRLER olmuştur. Şimdi sormak gerekir.Bu anlayışa göre Erdoğan'ı desteklemeyen bizler ve oy vermeyen  %48 lik kitle, oy kullanmayan 15 milyondan fazla insan,haşa münafık ve kafir midir?

 

                       Artık Türkiye'nin düşünme zamanıdır. AKP'nin istismar silahları elinden alınmalıdır. Uyuşturulan insanlarımız tez zamanda uyandırılmalıdır...Vurmadan,kırmadan öz eleştiri kültürü geliştirilmelidir. Parti disiplini,hiyerarşik yapı zarar görülmesi istenmiyorsa,parti yetkili kurullarında ve en üst düzeyde, AKP'nin halkı aldatarak,kandırarak devşirdiği oyların neden ve nasıl gittiği sorgulaması teşkilatların yetkili karar organlarında raporlandırılmalı ve masaya yatırılmalıdır...

 

                        Unutulmasın ki oy veren insanlarımız bilerek ya da bilmeyerek, ''YENİ TÜRKİYE'' söylemini savunan RTE'ye oy vermişlerdir.Yeni Türkiye demek,milli ve üniter yapının sorgulanmasına ve parçalanmasına,Türkiye'nin eyaletleşmesine imkan hazırlayan yol haritacıları ile birlikte olmak demek olduğu halkımızın hafızasına kazınmalıdır.1923 'te kurulan milli ve üniter devlet felsefesinin karşısında yer alanların kimlerle dans ettiği ve ne türlü tehlikeli bir dönemeçte yürüdükleri ısrarla defaeten anlatılmalıdır...

 

                         ''YENİ TÜRKİYE'' safsatası; Cumhuriyetimizle hesaplaşmak, federal yapıya göz yummaktır.Türksüz bir Anayasa ile Türkiye'nin yörüngesinin değiştirilmesidir.Türkiye'nin meselelerine etnik ve ayrılıkçı bölücülerle aynı pencereden bakmaktır.

 

                       Atatürk'ün yerine RTE'ın Anadolu Federe Devleti'nin kurucu ve birinci başkanı olarak  kabul edilmesidir....

 

                       Yaşanan bütün bu travmalar,olumsuzluklar,halkımızın yeniden milli değerler üzerinden uyanışıyla ve titreyerek kendisine  getirecektir.İnsanlarımız alıştıra alıştıra '' haşlanmış kurbağa'' durumuna düşmekten kurtarılarak şuurlandırılmalıdır.

                         Gençlerimize yönelik,milli projelerin geliştirilmesi şarttır..Yaş ortalaması 28-29 olan ülkemizde,halkımıza ve gençlerimize yönelik milli ve manevi değerler aşılanmaz ve geliştirilemezse,daha çok AKP ve AKP benzeri gayrı milli,ruhsuz,şuursuz partilerin iş başına gelmeleri kaçınılmazdır...

 

                     Türk Milletin'de Avrupa, Amerika ve sair medeniyetlerde bulunmayan veya az rastlanan, yüksek cevher,fazilet ve asalet bulunmaktadır. Önemli olan  bu cevheri işlemek ve işlenmişleri de Türk'ün başına getirmektir. İnsani meziyetlerimiz, hissiyatımız, enerjimiz, devlet yönetmekte ki geleneklerimiz ve tecrübelerimiz,binlerce yıldan gelen, '' Devleti ebet müddet'' anlayışımız ve soyumuzdan gelen kabiliyetlerimiz bütün dünyayı bize hayran bırakmış olduğu kesindir.

 

                      Türk Milleti'nin tarihi her zaman aynı seyretmemiştir.İdarecilerin basiretsizlik ve yeteneksizlikleri,iktisadi ve siyasi düşmanlıklar,içeride vatan millet hainleri bölücülerin ve şer odaklarının güçlenmeleri gibi sebeplerle ülkemiz bölünme ve parçalanma sürecine girmiştir.

 

                      Yeni fetret yaşanmaması ve AKP'nin tuzaklarından kurtulmanın yolu; bunları duyan gören ve  düştüğü çıkmazlardan kurtaracak vatan evlatlarını yetiştirmekle mümkün olur.Bu ise milli benliğimize,milli enerjimize güvenmek ve inanmakla mümkün olacaktır...  19.08.2014

                                                                                       AV.Faruk Ülker

 

         

                        

 

                

 

                     

           

     

 

Editör: TE Bilisim