Birleşmiş Milletler'den sonra ikinci büyük uluslararası örgüt olan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) genel sekreterliği görevini iki dönem yapan MHP İstanbul Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu, Türk dış politikası konusunda önemli tespitlerde bulundu.

İhsanoğlu, AKP iktidarının dış politikasının çatışmacı ve kişi merkezli olduğunu belirterek, “Son yıllarda iç politikada geçerli hâle gelen kişilik merkezli çatışmacı ve aşağılayıcı üslupla dış politika yürütmeye gittiğiniz zaman bu neticeyi alırsınız ve yalnız kalırsınız, dostunuz olmaz, eski dostlarınız düşman hâline gelir.” uyarısında bulundu.

Ardından tavsiyelerini sıraladı: “Her şeyden önce Türkiye'nin güvenilir bir dost ve müttefik olduğunu göstermesi lazım. İkinci husus, öngörülebilir bir siyasetin olması lazım. Üç, uzun ve kısa vadeli hedeflerini ayırması lazım ve kendi kapasitesine göre siyaset yapması lazım. Yani yorganına göre ayağını uzatması lazım.”

İhsanoğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sık sık ‘kırmızı çizgi' çizmesine de tepki gösterdi.

 “Her gün kırmızı çizgi çizerseniz o kırmızı çizginin hiç kıymeti olmaz.” diyen eski İİT Genel Sekreteri, 9. Cumhurbaşkanı Demirel'in, 1998'de Suriye'ye yönelik ‘Öcalan ültimatomu'nu örnek gösterdi.

Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!

İhsanoğlu, “Bir gerçek kırmızı çizgi çizdi. Ne oldu? Hemen bir iki gün sonra Hüsnü Mübarek buraya geldi. Ankara Şam arasında mekik dokudu ve 9 Ekim'de, Şam'dan bize mesaj geliyor: ‘Öcalan'ı bırakacağız.' İşte kırmızı çizgi böyle çizilir. Onun için, lütfen, bu kırmızı çizgi meselesinde biraz daha iktisatla davranalım ve bunu biraz daha azaltalım, yoksa kırmızı çizgi külliyatı çok büyümüştür.” şeklinde konuştu.

Önceki akşam Meclis Genel Kurulu'nda konuşan Ekmeleddin İhsanoğlu, özetle şunları kaydetti:

Üslup, çatışmaları davet etti

“Türkiye'nin, kural koyucu olduğunu iddia ettik. Bu çok önemli bir iddiadır ve meydan okuyan başka güçleri de davet ediyor. Burada bir çatışma potansiyelini yaratmış oluyorsunuz.  Şimdi, Suriye'ye baktığımız zaman, Türkiye'nin Suriye'deki nüfuzunun ortadan kalkmak üzere olduğunu görüyoruz. Irak'a bizi davet eden, askerlerimizi davet eden Irak hükümeti bugün bizi BM'ye ve Arap Ligi'ne şikâyet ediyor, kınama kararlarını çıkarmaya çalışıyor. Bugün dış politikanın nereye geldiğini görüyoruz.”

Rusya'yı düşman noktasına taşıdık

Rusya bizim kuzey komşumuzdu, bugün Rusya hem kuzey hem güney komşumuzdur. Bunun altını çizmek lazım. Biz Suriye'yle soğuk savaş yıllarında büyük bir cephe içerisinde, Batı ittifakı içerisinde NATO'yla beraber karşı karşıya bulunduk ama o yıllar içerisinde ne bu taraftan o tarafa ne o taraftan bu tarafa bir çakıl taşı atılmış değildir. Komünizm tehlikesi olduğu hâlde, Türkiye hükümeti altmışlı yıllarda, yetmişli yıllarda Sovyetler Birliği'nin yardımıyla sanayisini kurdu. Bu çok önemli, yani Rusya'nın gösterdiği dostluk, soğuk savaş, hasım olduğumuz hâlde, farklı paktlar hâlinde karşı karşıya geldiğimiz hâlde Rusya bize yardımcı olmuştur. Bugün hiçbir sebep yokken birdenbire Rusya'yı düşman noktasına taşıdık. Bugün bizim dış politikamız kaygan zemin üzerinde yürütülmektedir ve hadiselerin sevkiyle yalpalanmaktadır.

Mezhep çatışması bizi de yakar, Türkiye arabulucu olmalı

Eski İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Suudi Arabistan ile İran arasında yaşanan gerginlik konusunda da önemli uyarılarda bulundu.

İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olan Suudi Krallığı'yla İran İslam Cumhuriyeti arasındaki gerginlikten duyduğu endişeleri dile getiren İhsanoğlu, şu görüşü dile getirdi: “Siyasi çatışma mezhebî çatışmaya dönüşmek üzere ve bu bizi de yakar. Onun için Türkiye'nin bu hususta inisiyatif kullanması lazım ve bu iki ülke arasındaki arabuluculuğa Türkiye'nin soyunması lazım. Meclis'imizin parlamenter diplomasi icra etmesi lazım. Parlamenter diplomasi yapmamız lazım ve bu parlamenter diplomasiyle komşularımızla aramızı bulmak lazım. Hükümete yardımcı olalım çünkü dış siyaset millî bir konudur. Ayrıca bu parlamenter diplomasi içerisinde de Rusya'yla bir an evvel arayı bulmamız lazım.”

Editör: TE Bilisim