istikrarsızlığın makamı haline geldiğini söyledi.
Vural, “Sayın Cumhurbaşkanının herhalde işi gücü yok canı sıkılıyor, konuşuyor. Bu konuşmalardan Soros
faydalanıyor. Soros’cu bir başkanımız var” şeklinde konuştu.
Spekülatörler kazanıyor
Ekonomiye siyasi amaçlı yapılan müdahalenin istikrarsızlık yarattığını ifade eden Oktay Vural “Müdahalelerin hepsi
ekonominin, kuralları dışında siyasi amaçlı bir spekülasyonun içine bir girdabın içine sokulmak istenmesinin
göstergesidir” dedi.
Vural şöyle devam etti: “Kurallar subjektif olarak birileri tarafından sorgulanır hale gelince, o zaman bu kurallar
ortadan kalkacak diye bir risk oluşuyor. Faiz ve döviz spekülatörleri de bu riskten faydalanıyor. Cumhurbaşkanı
konuştukça dolar yükseliyor. Müdahale ettikçe faiz ya da döviz eksenli insanlar, doları olanlar, faizle oynayanlar,
para kazanıyor. Kendisi konuştukça döviz ve faiz spekülatörleri avuçlarını ovuşturuyor.”
SİSTEMATİK RİSKİN ADI ERDOĞAN
MHP’li Vural, tepede sistemik bir risk olduğunu belirterek, “Şu anda Türkiye’de istikrarsızlığın ve spekülasyonun
riski Tayyip Erdoğan’ın konuşması. Merak ediyorum Cumhurbaşkanının konuşmalarından önce veya sonra kimler dolarla
oynadı, kimlerin elinde dolar var. Cumhurbaşkanı biraz huzura ermeli. Biraz susmalı. Zaten Türk ekonomisinin
dengesi çok kritik. Cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık arasında güç kimde çatışması var. Saray’da gölge kabine var.
Bu gizli koalisyonlar arasındaki rekabetin bedelini biz ödüyoruz” dedi.
FAİZ LOBİSİ BİZZAT KENDİSİ
CHP Genel Başkan yardımcısı Faik Öztrak, ekonomide yaşanan istikrarsızlığın kaynağında AKP kadrolarının yaptığı
hatalar olduğunu belirterek “Enflasyon gerilerken Merkez Bankası da faizleri düşürdü. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı
Erdoğan çıktı, “Bu kadar yeter mi alay mı ediyorsunuz? Bu faizleri düşürün” diye bağırdı. Bunu demesiyle Türk
lirasının dolar karşısındaki değeri rekor seviyede düştü. Bu arada faizler de yükselmeye başladı. Merkez Bankası
başkanı bu etki altında konuştu, o da enflasyon düşerse ben de faizleri düşürürüm dedi, yani Cumhurbaşkanı’nın
talimatları karşısında eğilip büküleceği izlenimi verdi. Bu sefer dolar bir kez daha rekor kırdı” dedi.
Cumhurbaşkanın cüretinin ve Başbakanın sessizliğinin ülkeye çıkardığı bir fatura olduğunu söyleyen Öztrak, “Faizi
talimatla düşürmeye çalışanlar ve buna ses çıkarmayanlar faizin son bir haftada neredeyse 1 puan artmasına neden
olmuştur. Bu memlekette birileri faiz lobisinden sürekli şikayet ediyor ama dönüp baktığınız zaman faiz lobisinin
bizzat kendisi olduğu net biçimde görülüyor.
MERKEZ BANKASI BAŞKANI AJAN İLAN EDİLEBİLİR
CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı, hükümetin, genel seçimler öncesi ekonomideki kötü gidişatın faturasını
kesecek kurbanı bulduğunu belirterek, “Bu kurban Merkez Bankası’dır” dedi. Demirçalı, hükümetin yakında Merkez
Bankası Başkanı’nı ajan veya paralel yapının adamı ilan ederse şaşırılmaması gerektiğini söyledi.
Ali Demirçalı, şunları dile getirdi: “Üretim, yatırım ve istihdamdaki sorunlara yüksek faizleri gerekçe gösteren,
bu bağlamda durmadan Merkez Bankası’nı eleştiren hükümet, yakında Merkez Bankası Başkanı’nı ajan veya paralel
yapının adamı ilan ederse şaşırmayalım. Yandaşlarını buna inandıran hükümet, genel seçim öncesi vatandaşı da
inandırmanın peşindedir. Bıraksınlar artık bu kayıkçı kavgasını. Bıraksınlar ‘Merkez Bankası bağımsız,
karışamıyoruz’ söylemlerini.
‘KURU 1 MİLYON DOĞURDU’
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın Merkez Bankası hakkında konuşması üzerine doların fırlaması 17 Aralık
Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nun aktörlerinden Süleyman Aslan’ın evinden çıkan paraya 1 milyon 8 bin Türk Lirası
değer kazandırdı. 17 Aralık 2013’te evinden ayakkabı kutuları içerisinde 2.5 milyon Euro, 2.4 milyon Dolar ve 520
bin Türk Lirası çıkan Aslan servetini büyüttü.
Dönemin Halk Bankası Müdürü Süleyman Aslan’ın 17 Aralık’ta evinden 2.4 milyon Dolar çıktığında, dolar kuru 2.04
idi. Buna göre parasının TL karşılığı 4 milyon 896 bin idi. Ancak durmak bilmeyen doların 2.46’ya kadar çıkması
Aslan’ın parasının değerini 5 milyon 904 bin TL’ye kadar çıkardı. Valilikte bulunan paralar geçen süre zarfında 1
milyon 8 bin lira değer kazandı.
TarafTRT, 3 yıllık aranın ardından 2016'da Eurovision Şarkı Yarışması'na katılma kararı aldı.
Türkiye’nin 1975 yılından bu yana katıldığı Eurovision Şarkı Yarışması’ndaki oylama sistemindeki adaletsizlik gerekçesiyle TRT yönetimi 2013 yılında yarışmaya katılmama kararı almıştı.
Yarışmaya 2014 ve 2015 yıllarında da katılmayan TRT yönetimi ile yarışmanın organizasyonunu yapan Avrupa Yayın Birliği (EBU) arasında son dönemde yeni görüşmeler yapıldı.
Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre TRT, oylama sistemindeki adaletsizliği eleştirerek 2013 yılından bu yana katılmama kararı aldığı Eurovision Şarkı Yarışması’na organizasyonu gerçekleştiren EBU ile yapılan görüşmelerin ardından 2016 yılında katılma kararı aldı.
''AHLAKİ SİSTEME ELEŞTİRİLER VARDI''
Eski TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin döneminde EBU yönetiminin Türkiye’den özür dilemesine karşın eleştirilen konularda herhangi bir adım atılmaması nedeniyle gerilen ilişkiler yeni TRT Genel Müdürü Şenol Göka döneminde yapılan görüşmeler neticesinde düzeldi. TRT yönetiminin yarışmaya katılmama gerekçesi olan oylama sistemindeki adaletsizlikle ilgili olumlu adımlar atıldı. Bu kapsamda 2015 yılındaki başvuru süresinin geçmiş olması nedeniyle TRT yönetimi 2016 yılındaki yarışmaya tekrar katılma kararı aldı.
TRT Genel Müdürü Şenol Göka, Eurovision Şarkı Yarışması organizasyonunun büyük bir kaynak gerektirdiğini ve bu kaynakların doğru kullanılmasının şart olduğunu söyledi. Göka, “Sadece oylama sistemi değil, ahlaki sisteme ilişkin de bazı sorunlar vardı. Son yıllarda bazı konular öne çıkmaya başlamıştı. Bunlara ilişkin eleştirilerimiz vardı. Bunlar konusunda karşılıklı yol alındı” dedi. Avrupa’daki pek çok ülkenin EBU’nun yönetiminden memnun olmadığını, kaynakların kullanımı konusunda eleştiriler yapıldığını ifade eden Göka, “İtalya, Romanya gibi ülkelerin de benzer eleştirileri var. Bulgaristan da çekilmeyi tartıştı. Ancak yapılan görüşmelerin ardından talepler yerine getirilecek ve katılacağız” diye konuştu.
''AMAÇ BİRİNCİ OLMAK DEĞİL''
Eurovision Şarkı Yarışması’nda farklı bir heyecan yaşandığını söyleyen Göka, amacın birincilik olmadığını, alınacak derecenin çok fazla ciddiye alınmaması gerektiğini kaydetti. Futbol karşılaşmalarından örnek veren Göka, “Maçlarda nasıl hakem hatasından bir takım küser, tepki gösterir ama sonra Avrupa kupalarına yine katılırsa, burada da öyle bir durum söz konusu” değerlendirmesinde bulundu.
Eurovision’da Türkiye 2003’te Sertap Erener’in “Everyway That I Can” adlı şarkısıyla birinci olmuştu. 2014’te gerçekleştirilen son Eurovision müzik yarışmasında Avusturyalı transeksüel şarkıcı Conchita Wurst birinci olmuştu.
Editör: TE Bilisim
