Oğan’ın değerlendirmelerinden öne çıkan başlıklar şöyle…

 

“Türkiye’nin Bölgede Daimi Dostları Yoktur, Daimi Çıkarları Vardır”

 

Bugün Suriye’deki güç dengesine baktığımızda Rusya, temel aktörlerden birisi ve Rusya istiyor ki, YPG bölgeyi terk etsin ama onun yerine Türkiye değil Esad güçleri gelsin. Rusya’nın burada temel amacı Esad’ı Suriye topraklarının tamamında etkin kılmak, hakim kılmaktır. Bunun için zaman zaman Türkiye ile zaman zaman İran’la zaman zaman da YPG ile alan açması yapıyor. Dolayısıyla YPG’nin IŞİD’i bölgeden çıkarmasının arkasında bir baktığınız zaman Amerika olduğunu görüyorsunuz ama öte tarafında da Rusya var. O açıdan Şam rejiminin bölgede yeniden hakim kılınması için Rusya ne gerekiyorsa, kiminle işbirliği yapmak gerekiyorsa yapıyor. Sakın Türkiye’nin bölgede daimi dostları olduğunu, daimi müttefikleri olduğunu kanısına varılmasın. Türkiye Suriye’de yakın ilişki içerisinde olduğu ülkeler ile zaman zaman işbirliği yaparken zaman zaman da çatışıyor. Bölgede artık bu çatışmayı doğrudan kimse yapmıyor bunun yerine vekâleten sürüyor çatışmalar. Şam rejimi bölgede her fırsatta Türkiye karşıtı güçleri destekleyerek Türkiye’ye zarar vermeye çalışıyor. Suriye’deki etkin güçlerden İran özellikle kendi milislerini bölgeye yerleştirme derdindedir. Rusya yine aynı şekilde bölgede vekaleten çatışıyor Türkiye ile ama aynı zamanda Türkiye ile de sıkı işbirliği içerisinde. Amerika ise doğrudan çatışıyor. Amerika’nın bölgedeki diğer aktörlerden farkı; Amerika açık bir şekilde diyor ki “Bizim çizgimiz budur ve bundan ötesine geçemezsin”. O sebeple bölgede maalesef ki, birbiriyle çatışan ve birbiriyle aynı zamanda farklı alanlarda müttefiklik ilişkisi içinde bulunan birtakım aktörler var. Türkiye de bunların içerisinde kendine bir alan açmaya çalışıyor.

 

Suriye’de Kimler Türkiye’nin Karşısında, Kimler Yanında?

 

Türkiye’nin karşısında ABD, Rusya, İran, Esad var. Bunların bölgede destekledikleri yerel güçleri saymıyorum bile. Türkiye’nin yanında kim var? Rusya, İran var. Şimdi diyeceksiniz ki, hem karşısında hem yanında, bu peki nasıl oluyor? Maalesef ki, Suriye’de Türkiye’nin yanında olan güçler aynı zamanda karşısında da yer alabiliyor. Karşısında olan güçler aynı zamanda yanında da yer alabiliyor; ama iki güç var ki bunlar tamamen Türkiye’nin karşısında. Birisi Esad rejimi diğeri de ABD. Alt birimlerini saymaya gerek yok YPG, vs…

 

“İsrail’in Bölgedeki Askeri Varlığına Dikkat Çekmek Lazım”

 

İsrail bölgede ve maalesef Türkiye’de bu çok tartışılmıyor, İsrail sanki bölgede hiç yok gibi gözüküyor; ama bütün bunların içerisinde asıl oyun kuranın İsrail olduğunu görmemiz lazım. Neden görmemiz lazım? Amerika bugün bölgede niye var? ABD’nin bölgede YPG ile beraber “60 bin kişilik terör ordusu” kurmasının ana sebebi İran’ın bölgedeki etkisini kırmak ve İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. Dolayısıyla da biz, Türkiye’den bakınca bölgede Amerikalı komutanları görüyoruz, değil mi? Oysa Amerikalı komutanların yanında, Amerikan üniformasıyla çok sayıda İsrailli üst düzey askeri yetkilinin olduğunu da biliyoruz. O sebeple bölge sadece Amerika’nın çizmeye çalıştığı, dizayn etmeye çalıştığı bir bölge değil. Asıl olarak Amerikan eliyle bölgeyi dizayn etmeye çalışan İsrail’dir. O sebeple bölgedeki İsrail ve İsrail’in askeri varlığına da dikkat çekmek lazım.

 

“İstihbarat Örgütlerinin Görüşmesi Gayet Normaldir”

 

Bölge hakkında istihbarat örgütleri zaten görüşüyor. Görüşmemesi mümkün değil çünkü bölgede karşılıklı olarak yürütülen operasyonlar var. Suriye’nin İdlib’de, Türkiye’nin daha önce El Bab’da ve şimdi Afrin’de yürüttüğü operasyonlar var. Bu operasyonları yürütürken karşılıklı olarak Türkiye’nin Suriye askeri varlığına, Suriye’nin de Türk askeri varlığına bir tehdit oluşturmaması ve karşı karşıya gelinmemesi için yer bildirimleri yapılıyor karşılıklı olarak, birtakım el altından görüşmeler yapılıyor. Bu gayet normaldir. Onun ötesinde Rusya’nın istediği; bu şekildeki askeri veya istihbarat görüşmesi değil, doğrudan siyasi görüşmedir. Rusya bunun için de Türkiye’ye baskı yapıyor. Eninde sonunda da Türkiye’nin geleceği noktanın o olacağını söylemek mümkün. Zira, biz sınırımızda şu tercihte bulunmak zorundayız; ya sınırımızda bir PKK/PYD kukla devleticiğini kabul edeceğiz veyahut bütün Türkiye sınırına hâkim bir Suriye devleti isteyeceğiz. Bunlardan birisini Türkiye tercih etmek zorundadır. Zannediyorum ki, sonuçta PKK/PYD devletini tercih etmeyeceğimize göre, tercih edeceğimiz PKK/PYD’yi de bölgeden def edecek sınırlarına hakim güçlü bir Suriye devletidir, mantıklı olan budur. Yani sınırımızda birtakım ne olduğu belli olmayan yapıların olmasındansa elbette ki, sınırımızda Suriye’nin resmi devletinin orada hakim olmasını isteriz. Şunu da ifade etmek lazım; bölgemizdeki Türkiye’nin desteklediği ÖSO gibi yerel güçlerin  bu yapı içerisinde mevcudiyetinin garanti altına alacak bir yapının da olması lazım. Aksi takdirde, Türkiye ile beraber hareket eden bu yapıları da yarın öbür gün bu çarkın içerisinde yem olur.

 

“Biz Afrin’de Harekata Devam Ederken İdlib ve Çevresinde de Ciddi Bir Çatışma Yaşanıyor”

 

Burada ana aktör Esad değil, Rusya'dır. Dolayısıyla da Rusya şunu istiyor; bölgede Esad’ın ve Suriye rejiminin mevcudiyetin tanıdığınız gün Esad o bölgedeki yeniden Suriye’nin geneline hakim olabilecek ana aktör haline gelecektir. Türkiye’nin tavrı burada çok önemlidir. Esad’ı bugün Amerika artık tanıyor, Fransa başta olmak üzere AB ülkeleri Esad’ı tanıyor. Bölgede tanımayan tek güç ve bölge gücü Türkiye’dir. O sebeple Türkiye böyle bir siyasi ilişkiye girdiği takdirde ve Türkiye’nin amacının bölgede Suriye’yi bölmek olmadığı ifade edildiği takdirde; ben zannediyorum ki, bu konuda Türkiye, Rusya ve Esad rejimi bir araya gelip anlaşabilir. Önümüzdeki süreçte şunu da unutmamak lazım; çok hızlı bir şekilde hem işte Doğu Guta’da hem İdlib ve çevresinde yeniden o bölgelerin Esad rejiminin etkisine girmesi için büyük bir çaba olduğunu görmekteyiz. Bu çabalar Afrin Harekâtı bitene kadar devam edecektir. Zannediyorum, eğer yanılmıyorsam, Türkiye Afrin Harekâtını başlattığı süre içerisinde Suriye rejimi de İdlib ve çevresindeki topraklarını o anlamda neredeyse 1/3 kadar arttırmış durumdadır, bu ciddi bir rakamdır ve biz burada Afrin’de harekata devam ederken idlib ve çevresinde de çok ciddi bir çatışma yaşanıyor.

 

“ABD, Menbiç’ten Çıkmaz”

 

Bizim esas gözden kaçırdığımız denklem ABD’nin YPG’yi ve Menbiç’i terk etmeyeceği konusudur. ABD, YPG’yi Menbiç’ten çıkarabilir; ama kendisi kolay kolay Menbiç’ten çıkmaz. O sebeple iki şeyi göz onunda bulundurmamız lazımdır. Birincisi; ABD’nin orada YPG’yi uzun süreli kullanmak isteyeceği aşikârdır. YPG’yi, ABD orada adeta bir paralı asker gibi, önümüzdeki süreçte İran’a yönelik operasyonlarda,  Suriye içerisinde bölge ülkelerinin etkisini kırmak için kullanacağı ve Amerika’nın bölgede kalması için adeta yerel bir unsur olarak kullanacağını görmek gerekir. O sebeple Amerika’nın bundan kolay kolay vazgeçmeyeceğini görmek lazım. İkincisi; Türkiye’de Amerika’nın Menbiç’in terk edeceği ve Fırat’ın doğusuna çekileceği konuşuluyor. Yanlış bir konu. Konuşulan konu o değil, YPG’nin çekilmesi talebidir. Amerika hiçbir zaman o bölgeden çekilmeyi düşünmeyecektir. Amerika’yı bölgede sıkıştırmanın yolu bellidir. Rusya, Türkiye, Esad rejimi ve İran bir araya gelir yerel güçlerle beraber bölgede ciddi bir kamuoyu kamu diplomasisi çalışmasıyla Amerika’yı bölgede sıkıştırabilir ama böyle karşılıklı bir savaşla bunu yapmak yani çok akıl karı gözükmüyor.

 

PKK’yı Tasfiye Edip YPG ile Türkiye Masaya Oturtulmak İsteniyor

 

Yapılmak istenen şudur, ben bunu çok uzun süreden beri söylüyorum. ABD, PKK’nın artık uluslararası terör örgütü algısını yerleştiğinin farkındadır. PKK’yı yavaş yavaş devreden çıkarıp onun yerine Kuzey Irak’taki gibi bir Kürt devleti kurmayı planlıyor. YPG’ya orada bir Kürt devleti kurdurmak istiyor. ABD, Türkiye’yi de bir şekilde bununla nasıl barıştırabilir acaba bir YPG açılımı yapabilir mi diye ABD’de şuan think-tankler harıl harıl çalışıyor. Bölgedeki ana denklemlerden birisi de budur, bunu gözden kaçırmamak lazım. Amerika Türkiye’ye diyebilir ki; gel PKK’ya karşı beraber operasyon yapalım, PKK’yı Kandil’den çıkaralım; ama sende bunun karşılığında YPG’nin Fırat’ın doğusundaki varlığını tanı. Belki yarın öbür gün PKK’ya diyecekler ki, Türkiye’yedeki eylemlerini durdurduğuna dair açıklamalarını yap ve bütün iddialarından vazgeç. PKK yarın öbür gün Türkiye’ye karşı “silahlı mücadeleden” vazgeçtim, silah bırakıyorum, bundan sonra ben Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi sonlandırıyorum gibi bir noktaya getirmek isteyeceklerdir. Karşılığında ise Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde YPG devleti, özerk devleti sözü aldıklarında ancak bunu yapabilirler. Memlekette öyle akıl almaz teklifler hayat buldu ki… Açılım… PKK ile masaya oturma… Bunların hangisi akıl alır tekliflerdi? Hepsi akıl almaz tekliflerdi ama bu ülke bunları yaşadı, açılımı yaşadı ikinci bir açılımı da yaşatmak istiyorlar. İkinci açılım Türkiye’de eğer olacaksa ki bunun üzerinde Amerikalılar çalışıyorlar. Bunu duyuyoruz sahada. Bu Türkiye ile YPG’yi bir araya getirme açılımı olacaktır. Kanaatimce ABD’nin Türkiye’den temel talebi budur. Türkiye’yi buna ikna etmeye çalıyor. Diyorlar ki, “YPG size karşı değil, YPG’yi burada Suriye içerisinde İran etkisini kırmak için kullanıyoruz o sebeple PKK’ya karşı birlikte mücadele edelim, PKK terör örgütüdür, ona karşı biz de her türlü istihbarat ve askeri desteği sağlayalım. PKK’yı ortadan kaldıralım; ama PYD’ye dokunmayalım.” PKK ile YPG’nin aynı şey olduğunu biz biliyoruz, Amerikalılar da biliyor ama bize diyorlar ki bunu bilmezden, görmezden gelin.

 

Rusya Suriye’de Ne İstiyor?

 

Rusya’nın işine gelecek tek formül, bölgede Amerikalıların olmadığın Esad’ın bütün o coğrafyaya hakim olduğu ve YPG’nin Amerika’nın kontrolünden çıkıp zayıflamış halde kendi kontrolüne girdiği bir formüldür. O sebeple Rusya buna çok sıcak bakmaz, İran hele buna hiç sıcak bakmaz. Çünkü o bölgede YPG’nin kendisine karşı olduğunu biliyor, Esad rejimi de zaten o bölgeyi kendi toprağı olduğu için başka bir yapının orada olmasını istemiyor. Türkiye de istemiyor. Mesele burada Türkiye’nin neye ikna edileceği, ne kadarına ikna edileceği. Türkiye burada ikna olduğu takdirde, bu projeye Türkiye ikna olursa hayat bulur, gerçekleşir. Türkiye ikna olmayıp ama aynı zamanda Esad rejimiyle beraber topyekûn bir bu projeyi ortadan kaldırmak için bir mücadele içerisine girdiği takdirde de bu projenin yaşama şansı olmaz. Türkiye bugün bu sayılanların hiçbirisini yapmaz. Türkiye, ÖSO ile beraber bir mücadele seçeneğini ön planda tutmaktadır. ÖSO o anlamda güzel işler de yapıyor Türkiye ile beraber ancak ÖSO’nun da buradaki imkân ve kabiliyetlerinin de kısıtlı olduğunu unutmamak lazım.

 

Afrin Harekatı Ne Zaman Tamamlanır?

 

Afrin Harekâtı’nın çok kısa süreceğini beklememek lazım. Yani eğer söz konusu olan Afrin şehir merkezinin önüne kadar gelmekse, bu kısa sürecektir. Yani zaten dikkat ederseniz o dağlık ve tepelik alanlardan sonra şimdi önümüzde 20-25 km’lik daha düz bir derinlik var, bu çok hızlı bir şekilde aşılacaktır. Sıra Cinderes’deki meskun mahal operasyonuna gelmiştir. Cinderes’in de alınmasıyla ‘önümüzdeki günlerde inşallah alınacaktır’ önemli ölçüde Meskûn Mahal operasyonlarının yapılacağı Afrin şehir merkezi hariç önemli ölçüde dağlık tepelik ve civar kırsal bölgelerin tamamı temizlenmiş olacaktır. Bununla yetinilirse ki, Rusya bununla yetinilmesini istiyor, Afrin Harekâtı bir ay içinde biter; ama şehir merkezine de girilecekse o zaman bunun daha uzun süreceği, hendek operasyonundan hatırlıyoruz. Bunun aylar alacağını ifade etmek mümkündür. Çünkü hendek operasyonlarının bir benzeri orada yapılacaktır; ancak Rusya’nın hala görüşmelerini sürdürdüğünü YPG ile Esad’ı masaya oturtmaya çalıştığını ve YPG’yi şuna ikna etmeye çakıştığını gözden uzak tutmamak lazım. Bu söylentiler çıkmadan bunu ben bir televizyon kanalında ifade etmiştim geçtiğimiz hafta ve şunu demiştim; Rusya bölgenin “YPG tarafından Esad güçlerine teslim edilmesini istiyor, Rusya bunu resmi olarak yaptığı takdirde Türkiye’ye diyecek ki “hava sahasını kapattım, meskûn mahal falan hiçbir yere giremezsin” bu çok net. Bu durumda Türkiye ne yapar? Bu bölgedeki YPG’li teröristlerin bölgeyi terk etmesi durumuna bağlı olarak değişir.

Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!

 

 

http://www.turksam.org/tr/basin-detay/1758-turkiye-nin-bolgede-daimi-dostlari-yoktur-daimi-cikarlari-vardir


Editör: TE Bilisim