Almanya’da Hans, Türkiye’de Niyazi’nin emeklilik mukayesesi! Almanya’da Hans, Türkiye’de Niyazi’nin emeklilik mukayesesi!
Adını Türk edebiyatında sıkça duyduğumuz Ziya Paşa‘nın oğlu olan Albay Reşat, 1896 yılında Harp Okulu’nu bitiriyor. 

Önce Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda, sonra Birinci Dünya Savaşı’nın Çanakkale cephesinde, sonra ise Muş ve Bitlis’in düşman işgalinden kurtuluşunda çok büyük başarılar gösteriyor.

1918'de İngilizlere esir düşen Reşat Bey, daha sonra esaretten kurtulur kurtulmaz Aralık 1919'da Milli Mücadele'ye katılmak üzere İnebolu'dan 'İstiklal Yolu' üzerinden Ankara'ya geçiyor.

Reşat Bey, Mustafa Kemal Paşa tarafından 11. Kafkas Tümeni (sonradan 21. Tümen) Komutanlığı'na getiriliyor. 

Yarbay rütbesi ile İnönü ve Sakarya muharebelerine de iştirak ediyor. Reşat Beye, son olarak 57. Alay Komutanlığı görevi veriliyor.

Bizzat Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından, Büyük Taaruzun ikinci gününde, muharebenin ve de ülkenin-ulusun kaderini etkileyecek en kritik mevkide yeralan -Sincanlı Ovasından Dumlupınar'a kadar tüm yolların önündeki en stratejik engel olan- Çiğiltepe'yi düşmandan temizlemesi emrediliyor.

Ne var ki, bu tepenin onemini çok iyi bilen Yunan Başkomutanı Trikopis ise, en zinde kuvvetlerini, üstün ateş gücüyle bu tepeye yığıyor, tahkimatını pekiştiriyor.

Gerisini resmi kayıtlarda şöyle geçiyor:

Saat 10.30
27 Ağustos 1922 sabahı 57. Alay bu tepeyi kuşatmış, saat 10.30'da Mustafa Kemal telefonda komutana;
'' Reşat Bey, bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız? ''
'' Komutanım, yarım saat sonra alacağız. ''
'' Başarılar diliyorum. ''

Saat 10.45
Mustafa Kemal:
''Düşmanın halen direndiğini görüyorum. Gözümüz o tepede, çok önemli.
''Komutanım tepeye düşman bir tümen yığmış direniyorlar. Ama alacağız komutanım, mutlaka alacağız.''

Saat 11.00
Mustafa Kemal:
''Reşat Bey’i istiyorum.''
*''Komutanım Reşat Bey size bir mesaj bırakarak intihar etti. Okuyorum, komutanım: “Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam komutanım.''
Mustafa Kemal’in gözlerinden yaşlar boşanıyor*:
''Allah rahmet eylesin, Reşat Bey büyük bir vatanseverdir''

Saat 11.45
Başkomutanın telefonu çalıyor:
'Çiğiltepe alınmıştır komutanım. Yüzlerce ölüsünü bırakan düşman Sincanlı Ovası’na doğru kaçmaktadır, arz ederim.'’

Albay Reşat, milletini bir aile, vatanını bir ocak bilen bu yürekli kahraman vatanının geleceği için yaptığı onlarca hizmeti bile yeterli görmeyip, 45 dakika geciken zafer için kendini cezalandırıyor.

İşte Kurtuluş Savaşı böyle kazanılıyor... 

Albay Reşat’ı rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

Aradan yıllar geçiyor.

Yıl 2020 oluyor.

İstiklal Savaşı komutanlarından Reşat Çiğiltepe’nin adını taşıyan Ankara Mamak’taki okuldan Reşat Çiğiltepe’nin adı siliniyor. Okula yeni ad olarak okula bağış yapan vakfın adı veriliyor. 

Bu vatan vatan olalı böyle bir vefasızlığı bin yıllık tarihinde hiç yaşamıyor… Böylesine bir uygulama Afrika’nın kabilelerinde bile yaşanmıyor…

Osman Aydoğan

Editör: TE Bilisim