Gümüşhane Kabaköy’de Mehmet Emioğlu Kerti Bekar’ı evlendirmek ister lakin köyün kızları çok erken evlendiği için isteyecek münasip kız çok az kalmıştır.

Köyün havalı güzel kızı yerinde kalmış hanım hiç kimseye yüz vermez, güzelliğine güvenir ama isteyenleri birer birer evlenir. O sonradan pişmanlık duyar lakin trenler birer birer çoktan kaçar.

Artık bekarlık canına tak eder köyü şöyle bir gözden geçirir kendi yaşına uygun sadece Kerti Bekar kalmıştır. Onu da kendine bir türlü layık görmez ama çaresizdir.

Kerti Bekar’ı ilgi alanına alır onunla meşgul olmak dikkat ve ilgisini çekmek ister onun için öte mahalleye bacılığı Murat Almış’a gider. Kerti Bekar hemen yan binada oturur sohbet muhabbet evlilik derken gönlü konunun Kerti Bekar’a gelmesini ister.

Yavaş yavaş çöp çatanlar devreye girer Kerti Bekar, yerinde kalmışın delikanlı beğenmediğini bildiği için karizma çizilmesin diye hiç yüzüne bakmaz.

Ona asla yüz vermez Murat Almış komşusu işaret verince heyecanlanır bir kaç mesaj trafiğinden sonra aşk tansiyonu yükselir.

Aşk alevlenir iş mektup faslına düşer. Kerti Bekar’ın babası Mehmet Çavuş Emi, fakirdir bir katırı vardır. Yıl boyunca yaz kış demeden ot odun taşır elinin sopasıdır. O olmazsa nasıl geçinir?

Karar verir biz otu odunu sırtımızda taşıyalım ama şu katırı satıp oğlanı evlendirelim ama şu bahar yaz güz işleri bitsin. Aradan günler geçmiş ama kışın ayak sesleri duyulmuş soğuk ayları gelip çatmıştır.

Bekarlık Kerti Bekar’ın canına tak etmiş annesine beni evlendirin diyemediği için aklına şu soru gelir “anne katırın meselesi ne oldu?” Annesi önce anlamazlıktan gelir ısrar edince gülerek tamam oğlum babana sorarım der.

Aynı soruyu oda kocasına sorar “herif şu katır konusu ne oldu?” O da gülümser kahkaha atar ve katırı Çarşamba günü doğru kale nahiyesinde kurulan pazara gider hayvanı Zimonlu Çağdaş dayıya satar.

Parasını alır pazardan alış verişini yaptıktan sonra yayan olarak dağ yolu ile Arzular Hama sırtlarından Kabaköy’e gelirken, dağda o sırada ıssız Hama Tuzlu maden suyu başında İsmail Yıldız ve Seydi Yakut ile karşılaşır.

Çocuklar çobanlık yaparlar ikindi üzeridir azıkları bitmiştir açtırlar gelen Mehmet Emiden ekmek isteyelim demeyi düşünürler lakin zordur ekmek istemek.

Almanya’da Hans, Türkiye’de Niyazi’nin emeklilik mukayesesi! Almanya’da Hans, Türkiye’de Niyazi’nin emeklilik mukayesesi!

İsmail Yıldız dayanamaz hemen sorar Mehmet emi “Pazardan mı geliyorsun abamı gördün mü ver bana bazar ekmeği?” aslında abası ne arar pazarda o gün Kartol Pağla sulamaya gitmiştir ama o ekmek istemeyi bir formülle başarmıştır.

Ekmeklerini alır tuzlu suya batırır afiyetle yerler. Günler geçer aileler bu aşk hikayesinden sonunda yavaş yavaş haberdar olur gün gelir çatar. Mehmet Emi yakınları ile eşi çoktan ölmüş Porsuk bibinin kapısına dayanır. Adetler isteme faslı derken nişan düğün bir yapmak için anlaşırlar.

Düğün üç gün üç gece sürer. Keyveniler seferber olmuş yemek yapar. Pirahmetli Sefer Niyazi Mermer Dayı Davul Zurna çalar. Elbeyi Emi Tulum, Halis Emi Kemence çalarlar.

Bu çalgılar ile nöbetleşe gece gündüz oynanır. Davul zurna biter kemence başlar. O biter tulum çalar.

Erkekler Tatarların harmanda kadınlar Delfeslerin Harmanında ayrı ayrı günlerce oynayıp son gelin alma faslına gelinir. Gelin bir ata yenge başka bir ata bindirilir.

Kız evinden erkek evine yönelinir. Sohbet muhabbet dillere destan bir düğün Kerti Bekar toprak bacalı damın hogalından mendil içine doldurulmuş kuru yemiş ve bozuk paraları bir arkadaşı ile çok dikkatli milimetrik hesapla, yerinde kalmışın gelin kızın başından aşağı isabet ettirerek dökerler.

Köylü hep birlikte bu ana şahitlik eder. Bu evliliğin en görkemli ilan sahnesidir.

Bu arada bütün silahlar duvardan sandıktan çıkmış hazırdır. Müthiş silah atışı ile yer yerinden oynar adeta şok bir sahne. O şokla dünya evine girerler. Düğünler köylerin en önemli sosyal faaliyeti kurulan yuvanın ihtişamının göstergesi olarak hafızalara kazınır.

Editör: TE Bilisim