bahçeleri bostanları çöle çevirip virane etti.
Zaten kısıtlı sulanabilir tarım alanları, yol aşkına, keyfi, dayatma bir anlayışla birleşince zulme dönüştü.
Defalarca feryat edilmesine rağmen, hala bahçelerin, bostanların su arkları açılmadı, duvarları yapılmadı.
Belli ki işi alan mütahhit firma, pervasız ve müdanasız, yani böyle bir hizmet anlayışı olur mu? Yola karşı çıkan yok, köylüler anlayış gösterme konusunda, Osmanlı bey efendisi, İstanbul hanımefendisi gibi davranıyor.
Gelen kamu görevlilerine son derece cömert, misafirperver, ama ne ise son birkaç evlek bostan virane döndü. Defalarca yazılmasına, çizilmesine, ikaz edilmesine rağmen nasıl bir vurdumduymazlık ve sorumsuzluktur?
İnsanların suyu niçin bağlanmaz, duvarları yapılmaz, anlamak anlaşılmak son derece zordur. Yazıklar olsun, böyle bir yönetim anlayışına, bizim için oralar hatıralarımızın diyarıdır. Evlatlarımıza ata topraklarımızı, dedelerimizin kabri olduğu için sevdiriyoruz. Bu davranışın, bize dolaylı olarak gelmeyin buralara denmekten başka ne anlamı olabilir?
Başka bölgelerden insanlar gelip o mahrumiyet bolluğu olan vadide kalır mı? Bizim gibi insanların orada teşvik edilmesi, hizmetlerin getirilmesi hayatın kolaylaştırılması gerekmez mi?
Devlet destek olacağı yerde, adeta deveye hendek atlatırcasına, köstek olmaktadır. Açın arklarımızı, yapın duvarlarımızı, mezarlıkta huşu içinde Kuran okumak istiyoruz.
Bize bitmeyen yollarda toz yutturmayın,
Canlılar o vadide susuzluktan ölüyor.
Canlıların Allah’ı zikretmesine mani olamazsınız.
Vadideki bağlar bostanlar susuzluktan Kerbela’ya döndü.
Vadiyi lütfen su ile buluşturunuz.
Pestil diyarında bülbüller duta, dutlar suya hasret kaldı.
Editör: TE Bilisim
