Memleket sevdamız bahar ayını yaşayan ömrümüz boyunca hiç solmayan bir çiçek olarak hep canlı kalacaktır.
Karayolları’nın yol çalışması ve istimlakla viraneye çevirdiği bahçelere, bostanlara su almak için yıllarca akla karayı seçtik adeta…
Deveye Hendek atlattık ama yine başaramadık.
Gümüşhane Kabaköy’de dut bahçesi üstündeki bayıra var olan bir ahşap kulübemizi yağmurda, sıcakta kullanmak için tamir edince göze battık.
Ardı arkası bir kulübe… Utandık arlandık Karayolları bunu yıkın diye alelacele bizi çağırdı.
Yer tamamen Karayolları sınırları dışında!
Türkiye’nin her tarafında Karayolları’nda bu tip bahçe ve satış kulübeleri vardır.
O yolların aynı zamanda gönüllü bekçi kulübeleridir.
“Sensiz neyleyim köşkü sarayı” diyor aşık…
Kulübeler ve o toprakların çilekeş Anadolu insanı olmazsa o ıssız dağ başında yaşanır mı?!
Issız, kervan geçmez, kuş konmaz dağ taş ürkütür insanı…
Bazen karanlık yollarda bir ışık bir kaç kulübe hayattır, umuttur, sığınma danışma evidir, şenliktir…
Gümüşhane’de o 1500 rakımda dağ başında taş kayalar içinde kim durur bizden başka!
O taşlar karın doyursa hiç kimse şehirlere göç etmek zorunda kalmazdı…
Aksine kentlerden köylere geri dönmek isteyen herkese sembolik ücretle arsa tahsisi ve örnek proje verilmeli desteklenmeli tarım teşvik edilmelidir!
Rahmetli anneciğimin, babacığımın akraba komşu kabir ehline Yasinler okumak için oralarda olmak istiyoruz. Bizi bundan mahrum edemezsiniz yoksa Roman çadırımı kuralım?
Gümüşhane dahil tarih boyunca her yerleşim yeri sert zemin kayalıklara kurulur, düzlük ve vadilerde tarıma bırakılırdı.
Bu toprakların kültürü çok acı bedeller ödeyerek oluşturulmuştur.
Ya şimdi vadiler beton dolduruldu.
Devlet millet için vardır vatandaşa kayalık zeminlerde alt yapısı bitmiş uygun bedelle arsa tashihi devletin boynunun borcudur.
Bizden başka para verseniz kim gelir durur oralarda?
Ne açlık sefalet çektik o kayalıklarda oraların bekçiliği sıla hasretimizin gönül karşılığıdır.
Bunun izahı yoktur bunu paraya pula tahvil edip dönüştürmek vicdansızlıktır.
40 yıldır İstanbul’da Gümüşhane’yi sevdirdik anlattık. STK kurduk servet ömür harcadık. Medyada ili tanıttık. Bunun karşılığı sadece o topraklara vefa borcumuzdu…
Boşalan köyler en azından yeni nesillerin unutmaması sevdirilmesi cazibe merkezi yapılması için bir şeyler yapılması gerekiyordu ama bu duygularım bugün 7.4 şiddetindeki bir depremle sarsıldı!
İçim burkuldu sanki kovulmak istendim yazık bu kafa ile hiç bir yere varamayız!
Konuyu anlatmaya devam edeceğiz!
Biz Gümüşhane’nin dut pestilini ABD’de karşılıksız sevda ile tanıtıyoruz.
Gümüşhane Karayolları işgüzarlık yaparak dut kulübesini yıkmak için alelacele huzura çağırıp Jandarma hatırlatması yapıyor…
Karayolları’nın virane haline getirdiği bağlara, bostanlara 10 senedir su akıtamazken adeta sağır sultanları oynayıp ithal dut yemiş bülbül gibi susanlar, ithal ceviz yemiş karga gibi boş boş öterken; yerli dut ve ceviz bahçeleri virane oldu.
Karayolları kulağının üstüne yattı yıllarca sus pus oldu.
Biz yıllarca sırtımızda toprak taşıyıp meyve diktik, su taşıdık dut ceviz suladık..
Şimdi taş üstüne toprak taşıyarak kayısı bahçesi yapıyoruz.
Suyu akıtmak için gelmeyenler kulübe için tepemize üşüştüler…
Allah’a şükür o kayısıya, duta, cevize muhtaç değiliz!
Vadide canlılar nasiplensin, Allah’ı zikretsin yoksa etraf çölleşiyor.
Bu bir sevda kargalar, kuşlar, kurtlar, inler-cinler ekmeyi dikmeyi rızkı bekliyor…
Eskiden vadi boyunca dere kenarındaki bağların bostanların yola yakın kulübe evleri vardı hem satış yapılır hem de depo yağmurdan sıcaktan korunma sığınma mekanlarıydı.
Beyler, tehdit gibi “yıkın kulübeyi” diyor!
Ekmediğimiz, dikmediğimiz için bu haldeyiz! Ekmek dikmek tapudur, umuttur gelecek hayalidir, hayattır, ayakta kalmaktır…
Kargaya ceviz, bülbüle duttur!
Yazıklar olsun yazıklar…
Hem de ceza tehdidi!
Atatürk’ün yanında İstiklal harbine katılan Gazi Şükrü Şenel öldüğünde 1 metre kare tapulu yeri yoktu!
O vatan dedi…
Köyünü seçti…
Torunlarına gidin buralardan deniliyor!
Orada bir evde elli kişi yaşanır mı?
Çözüm üretin veya vatandaşın çözümüne razı olun önünü açın…
Bu nasıl hantal jakoben bir anlayış!
SABRİ ŞENEL / 11.04.2019