Gümüşhane STK’ları Ayaklandı; “Utanç Köprüsü” Gümüşhane STK’ları Ayaklandı; “Utanç Köprüsü”

Biz işte o kamyon şöförlerinin Kalaycı taş duvar ustası yada amelelik yaparak helal ile beslenenlerin çocuklarıyız. Biz sizinle ne kadar gurur duysak azdır yaşayan bize rızk elçisi kahramanlara sağlık selamet ölenlere rahmet dileriz.selam olsun bu değerler emanetinin ebedi nöbetini tutan bir bayrak sancak gibi nesilden nesile devredenlere; o model Gümüşhaneliler önünde minnet ve saygı ile eğiliyorum.Buyurun mendilinizi alın hikayeyi okuyun lütfen Gümüşhaneli yada başka yerli olmak ahlakta adamlıkta kemale ermektir adam olmadıkça ne olduğunuz sadece sizi ilgilendirir.

"Konuşmamız esnasında Ardahanlı olduğunu öğrendim Nevin Hanım"ın. Benim nereli olduğumu sorduğunda "Gümüşhaneli'yim" dedim; birdenbire yüzünün şekli değişti; ağlamaklı oldu..."

"Ne oldu acaba; babasına, kocasına ya da çok sevdiği birine Gümüşhane'liler bir şey mi yapmıştı?.." diye düşünmüştüm. 

Nevin öğretmeni dinleyelim:
"Ardahan"ın bir dağ köyünde doğdum. Bizim oralarda aileler kızlarını ilkokuldan sonra okutmazlardı. Birkaç varlıklı aile hariç tabii. Yakınımızda okul olmadığından ilkokuldan sonra okumak isteyenler şehir dışına veya ilçe merkezine gitmek zorunda kalıyordu.
Her iki seçenek de bize uzaktı.
Fakir bir aile olmamıza rağmen babam okumamı çok istiyordu. Yakın bir ildeki parasız yatılı okul sınavını kazandığımda benden daha çok sevinmişti...
Tatillere gelirken babamın rica ettiği öğretmenlerimden biri bizim o tarafa giden bir arabaya bindiriyordu beni.
Köyümüzden okullar başlarken ayrılırdım.
Babamla birlikte sabaha karşı 3"te yürüyerek köyden 1,5 kilometre uzaklıktaki ana yola inerdik. Babamın bineceğim kamyonu seçmesi saatlerimizi aldığından çok erken kalkıyorduk. İlk başta bu beklemeler bana çok anlamsız geliyordu. Ta ki gerçek nedenini öğrenene kadar...
Köydeki insanların yaptığı dedikoduları duyar, geceleri gizli gizli ağlardım.
Babam beni, yani öz kızını satıyormuş!
Böyle diyorlardı.
Bunun nedeni, babamın yol üzerinde beklerken, geçen her kamyonu durdurup, kısa bir konuşma yaptıktan sonra bineceğim kamyonla ilgili kararını veriyor olması idi.
Bindiğim kamyonların şoförleri lokantada kendi yediklerinden daha fazlasını ısmarlar; yan koltukta uyurken paltolarını çıkarıp üzerime örter, bazen de çaktırmadan cebime harçlık koyarlardı.
Babamın neden o şehre giden her arabaya beni bindirmediğini çok sonradan öğrendim.
Şoförlere nereli olduklarını soruyordu babam. "Gümüşhane'liyim" cevabını alana kadar da beni hiçbir kamyoncuya teslim etmiyordu.
Nedenini sorduğumda, "Kızım Gümüşhaneliler güvenilir ve ahlaklı insanlardır; seni onlara teslim ettiğimde gözüm arkada kalmıyor..." demişti.
Okudum ve öğretmen oldum. Evlendim, üç çocuk yetiştirdim. Biri şu anda bursla ABD"de okuyor.
ABD"de yaşayan oğlumu yolcu ederken pistin ufkuna baktım. Oğlumu teslim edebileceğim bir Gümüşhaneli aradı gözlerim!..
Beni her türlü yokluğa ve iftiraya karşı okutan babam şu anda yaşamıyor.
Nerde bir Gümüşhaneli görsem aklıma babam, benim için yaptıkları, uğradığı iftiralar gelir ağlarım..."
"Sözü bittiğinde Nevin öğretmen dakikalarca ağladı; ben ağladım, ağladım ağladım..."
Nevin öğretmenin şu feryadıyla bitirelim: "Bu ülkenin sokaklarında, yollarında nefes alan tüm Gümüşhane`liler size seslenmek istiyorum: Ardahanlı bir babanın bozkırın veya dağların ortasında sabah erkenden yolunuzu çevirip kızını size teslim edebileceğini unutmadan yaşayın emi!.."

Alıntı.

Editör: TE Bilisim