Babamdan üç yaş büyük bir emmizadem vardı…
Vehbi amca, (Allah tüm geçmişlerimize rahmetiyle muamele etsin) onun hanımı Neriman hala hem de süt annem olur, safra kesesi ameliyatı olmak üzere hastahaneye yatırdık.

Bu akşam ziyaretine gittim yanında oturdum bakıştık ağlamamak için kendimi zor tuttum. O da bir hayli duygulandı. Birlikte 47 gün süren bir hac yolculuğumuz vardır, onlardan bahsettik ve sonra dedi ki;

“Evlat biz bu hayatın her yüzünü gördük, varlığı da yokluğu da kıtlığı da gördük. İsmet paşa devrinde karneyle ekmek, listeyle buğday dağıtılırdı. Rize’ye buğday almak için gidenler bazen iki üç gün orada bekler anca sıraları gelip istihkaklarımızı alırdı. Babamın yine böyle üçüncü güne taşan bir gidişinde evde Mustafa ağabeyim ve Ali kardeşimle yalnız kalmıştık, acıktık, ekmeğimiz yok, kardeşim Ali’ye amcamın eski yamalı pantolonunu giydirdim paçalarını kıvırdım yüzüne biraz is mis sürdüm onu dilenci kılığına soktum. Yakınımızdaki komşu Halit dedelerin evine gönderdim. Yüzü gözü hafif sarılı, tanımadılar. “Uzaktan geldim açız” dedi. Biraz mısır ekmeği verdiler getirdi…. Yoğurda doğrayıp üçümüz yedik.”

İntikam veya affetmek İntikam veya affetmek

İşte böyle dostlar. Nereden nereye hayatın evvelini ve ahirini bilmek lâzım.

Aklımda kaldığı kadarıyla not ettim. Bir kenarda dursun bir gün belki okuyan olur.

Hasan KÜLÜNK / 8 Şubat 2022


Editör: TE Bilisim