Zihninin efendisi olmak düşünülen her şeyi kontrol edebilme becerisidir. Kişi zihninden olumlu veya olumsuz düşünce geçirebilir. Zihninin efendisi olan, seçimini, iradesini, reyini olumlu düşünceden yana kullanır. Tüm zayıf düşünceleri bırakıp, sadece olumlu ve yapıcı olan iyi düşüncelere yoğunlaşarak hayatının da efendisi olur.

Zihnimizden pozitif güzel düşünceler geçirmek negatif düşünceler geçirmekten kolaydır. Kural olarak olumlu düşünce ve davranış olumsuzu alt eder. Yıllar içinde zihnimize yerleşmiş zayıf düşüncelere karşı savaşa devam edersek, sonunda o düşünceler istenmediklerini anlayacak ve istenmeyen misafirler gibi zihin kalemizi terk edeceklerdir.

Bununla birlikte pek çok kişi endişeye kapılıp negatif düşüncelere odaklanıyor. Acaba bunun sebebi nedir?

Bunun sebebi insanların kendini kontrol etme ve disiplinli düşünme sanatını öğrenmemiş olmalarıdır. Bu yüzden insanların çoğu zihinlerinde taşıdıkları zehirli düşüncelerle yaşıyor ve o şekilde ölüp gidiyorlar. Bir ömür israf ediliyor. Kişi kendini inşa edemiyor. Okumaya, eğitime yaklaşmadıkları için durumları da değişmiyor. Sokrates'in şu sözü ne kadar doğru: "Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın."

Konuştuğum pek çok insan, düşüncelerin kendiliğinden oluştuğunu zannediyor. Oysa olaylar karşısında tavrımızı kesinlikle kontrol edebiliriz. Belirli bir anda ne düşüneceğimizi belirleme gücüne sahibiz. İnsanı insan yapan da bu yetenektir. Mutlu insanları mutsuzlardan ayıran fark, hayat şartlarının nasıl yorumlandığı ve değerlendirildiğidir (Sharma, 2005,s. 55).

Düşüncelerini kontrol eden zihnini de kontrol edebilir. Zihnini kontrol eden hayatının kontrolünü de eline alabilir. Hayatını kontrol etme gücüne ulaşan kaderinin de efendisi olur. Daha erken kalkma, daha az yeme, daha az endişelenme, daha çok sabırlı olmak isteyen, iradesini kullanma alışkanlığını kazanmalıdır. İrade, bir iç kuvvettir.

Çoğu insan bu iç gücü kullanamıyor. İrade gücüne sahip olmadıklarını düşünüyorlar. Zayıflıkları için herkesi ve her şeyi suçluyorlar. Öfkeyle başkalarına saldıran bu kişiler “Elimde değil, babam da benim gibi öfkesne hakim olamazdı” şeklinde savunmaya geçiyorlar Kendilerindeki çok büyük potansiyel gücün öfkeyi yenebileceğinin farkında olmuyorlar. Çünkü kendilerini tanımıyorlar.

Şu anda sahip olduğumuz irade gücünü iki üç katına çıkardığımız zaman neler olabileceğini hayal edelim. O zaman bizde öfke kalır mı?

İrade gücümüzü artırdığımız oranda, öfkeden ve kaygı duyma alışkanlığından kurtulabiliriz. Artık her gün istediğimiz saatte kalkabilir, televizyonumuzu istediğimizde kapatabilir ve gereksiz konuşmalardan kurtulabiliriz. Bu süreçte kalbimizin derinliklerinden bakma alışkanlığı kazanabiliriz. Bu alışkanlıkla zihnimizi zenginleştirebilir, bedenimizi geliştirebilir ve ruhumuzu besleyebiliriz.

Küçük zaferler büyük zaferleri doğurur. İrade gücümüzü küçük şeylerle geliştirebiliriz. İrademizi kullanarak hayat enerjimizi yeniden ateşleyebiliriz.

Nefsimize hakim olup manevî gücümüzü artırabiliriz. Gönül eğitimiyle “Eşref-i mahlûk” olma özelliğimizi açığa çıkarabiliriz.

Unutmayalım: Kelimelerin gücü büyüktür. Kelimeler gücün sözlü ifadeleridir. Zihnimizi umut dolu kelimelerle doldurduğumuzda umut dolu oluruz. Zihnimizi nezaket kelimeleri ile doldurduğumuzda, nazik oluruz. Zihnimizi cesaret kelimeleri ile doldurduğumuzda, cesur oluruz. Kelimeler güçlüdür.

Sağlıklı, iç huzurlu, enerjik ve sevgi dolu olmamız için yapacağımız iş kendi iç gücümüzü keşfetmek ve hayata geçirmektir

Zihnimizin efendisi olalım ve irade gücümüzü düzenli olarak kullanma alışkanlığı edinelim. Biz robot değiliz. Bu çalışmaya kendi iç dünyamızı değiştirmekten başlayalım.

Türkiye’ye bu donu kim biçiyor? Türkiye’ye bu donu kim biçiyor?

Zülfikar Özkan

Kaynaklar

Robin SHARMA. Ferrari’sini Satan Bilge, çev. Osman Özkan, GOA Yayınları, İstanbul, 1997.

Zülfikar Özkan, Beynin Mutluluğa Ayarlanması, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2021.

Editör: Kerim Öztürk