Başbakan Mardin' de yaptığı konuşmada hertürlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söyledi. Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu, buna karşılık ey başbakan, delikanlıysan, yüreğin yetiyorsa git bunları rizede söyle mealinde laflar etti. Başbakan' ın en hafifinden üslübu yanlıştı, kullandığı kelimeler yanlıştı, siyasilerin deyimiyle maksadını aşan talihsiz sözlerdi. Sn.ana muhalefet partisi lideri ise ; başbakan'ın sözlerine hiç bir fikri itiraz öne süremeyen,  ama bir şeyler söylemek zorunluluğu hisseden, konuyu özünden koparıp gürültüye getirmeye çalışan, biraz da Demirelvari demogog intibaı uyandırdı. Milliyetçilik nedir?, bizim insanımızın bu kavrama yüklediği anlam nedir,? neden ayaklar altına alınamaz ? Sorularını sorup iki cümle ile cevap verseydi kendisini alkışlardım ancak o ucuz kabadayılıkla konuyu geçiştirdi.
 
Benim milliyetçilikten anladığım, kişinin dinini, kültürünü, namusunu, ülkesini, milletini, bağımsızlığını sevmesi, bu değerlere halel gelmemesi ve devletinin dünya da söz sahibi, lider ülke olması için çalışmasıdır. Eğer milliyetçilik iddiasındaysanız önce milleti seveceksiniz, tepeden bakmayacaksınız.Milletle barışık olacaksınız.Milleti, kafanızdaki birtakım kalıplarla, şablonlarla şekillendirme inadından vazgeçeceksiniz.Milletin en az bin yılda oluşturduğu değerlere saygılı olacaksınız, hatta saygılı olmak yetmez bu değerlere sahip çıkacaksınız. Ve bu değerlere dayanarak milleti ayağa kaldıracak projeler geliştireceksiniz. Kameraların karşısında kuru sıkı sallamakla milliyetçilik olmadığı gibi iktidarı eleştirmeklede muhalefet yapmış olmuyorsunuz. Demokrasilerde muhalefetin görevi eleştirmektir diyorsunuz. Eleştirmekle görevinizi yapmış olmuyorsunuz , eleştirdiğiniz konularla ilgili alternatif çözümler ortaya koymanız gerekir.Yanlışları, eksikleri sıradan vatandaşlar da dile getiriyor.Siz sıradan vatandaş değilsiniz.Ülkeyi daha iyi yönetme iddiasıyla ortaya çıktığınıza göre gereğini yapmalısınız.
 
Askerlerin hoşuma giden ama kışla duvarında kalmış bir sloganları vardır. “ Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır “ der. Doğru bir sözdür fakat hayata geçmeyen bir sözdür.Hangi söz olursa olsun eğer hayatımızda yer bulamıyorsa, kimseye faydası yoktur. Mesela sabahtan akşama kadar bal deseniz bal yemiş olmazsınız. Tadını da alamazsınız.Bal tadı lalabilmek için bir parmak da olsa yemeniz gerekir.
 
Milliyetçilik de böyledir. Slogan olarak söylenen milliyetçiliğin kimseye faydasının olmadığı son kırk yıllık tecrübeyle sabititr. Hep merak etmişimdir. Bu ülkede bu kadar milliyetçi varken; neden ekonomik açıdan sefilleri oynuyoruz.? Neden batılı devletlerin çöpe attıkları teknolojileri kullanıyoruz.? Neden yıllarca IMF kapısında dilencilik yaptık.? Bu kadar çok millyetçimiz varda neden kendi imalatımız olan uçağımız yok, tankımız yok ? Neden bizim bir ilimiz büyüklüğündeki İsrail' in askeri teçhizatına muhtacız.?..... Soruları çoğaltmak mümkün.
 
Anlatmaya çalıştığım; milleyetçilik, slogan olmaktan çıkarılıp aksiyona dönüştürülmelidir. Eğer milliyetçilik iddiasındaysanız; en iyi uçağı siz yapmalısınız, en büyük gemiyi siz inşa etmelisiniz, en iyi araba markası sizinki olmalı, en iyi eğitim sistemi sizde olmalı, en aranan hastane ve tedavi yöntemleri sizde bulunmalı v.s. Bunları gerçekleştirmek için de araştırmalı , öğrenmeli ve çalışmalısınız. Laf üreterek zamanı heba etmemelisiniz.
Eğer milliyetçiğim diyorsanız önce samimi olacaksınız, dürüst olacaksınız, fedakar olacaksınız,çalışkan olacaksınız, devletten beslenmeyi aklınızdan geçirmeyeceksiniz, kul hakkı yemeyeceksiniz, belki birtakım dünya zevklerinden feragat edeceksiniz.Kısaca milliyetçiyim diyorsanız bu günkü paradigma karşısında ateşten gömlek giymeyi göze alacaksınız. Gerisi laf ü güzaftır.